حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır
Medya Bürosu
No: MS-BA-2025-MB-TR-07 |
H. 25 Ramazan 1446 M. Salı, 25 Mart 2025 |
Mısır’ın Ateşkes Önerisi... Gazze Halkının Kanı, Artık Müzakere Masalarında Pazarlık Konusu Edilen Bir Meta mı Haline Geldi?
Gazze’de korkunç katliamların sürdüğü, Gazzelilerin kuşatma ve bombalar altında yaşadığı bir dönemde Mısır’dan yeni bir ateşkes önerisi geldi. Öneri, biri Amerikalı olmak üzere beş canlı esirin serbest bırakılması karşılığında Gazze’ye insani yardım girişine izin verilmesini ve birkaç haftalık ateşkes ilan edilmesini öngörüyor. İlk bakışta bu teklif durumu sakinleştirmeye yönelik bir adım gibi görünebilir, fakat aslında oldukça acı bir tabloyu ortaya koyuyor. Öyle ki Gazze meselesi, artık Müslüman kanının pazarlık unsuru haline geldiği bir siyasi pazar haline gelmiş durumda. İşgalci düşman hâlâ güven içinde! Hâlâ cezasızlık zırhıyla korunuyor!
Söz konusu önerinin temel paradigması, şu sabit çerçeveyi aşmamaktadır: Her ne şekilde olursa olsun Yahudi varlığıyla yürütülen her türlü müzakere, onun varlığını meşrulaştırmak, işgalini sağlamlaştırmak ve işlediği suçların ömrünü uzatmak anlamına gelmektedir. Gazze halkına insani yardım ulaştırılmasını bir avuç esirin serbest bırakılması şartına bağlanması nasıl bir skandaldır, nasıl bir komedidir bu? Binlerce şehidin kanını Amerikan iradesi ve Siyonist onayıyla yönetilen bir müzakere masasında pazarlık konusu yapmak nasıl bir alçaklıktır?
Gazze halkına yardım ulaştırılması (her ne kadar onların trajedisinin asıl çözümü olmasa da), ne Yahudi varlığının ne de sözde arabulucuların bir lütfu veya iyiliği değildir; bu, onların en temel hakkıdır. Ayrıca bu hakkın ötesinde, tüm İslam topraklarının özgürleştirilmesi ve onların yardımına koşulması, ümmetin boynunun borcudur. Gazze halkını kuşatma altında tutmak ve temel yardımlardan mahrum bırakmak her açıdan bir suçtur; Bu suç sadece Yahudi varlığının değil, aynı zamanda ona boyun eğen korkak ümmet yöneticilerinin, onlara destek veren elitlerin ve yardım etme gücü olduğu halde sessiz kalanların da ortak olduğu bir suçtur.
Mısır rejimi, ihanetin simgesi hâline gelmiştir. Sınır geçişlerinin kontrolünü elinde bulunduran Mısır, aylarca Gazze’ye gıda ve ilaç girişine izin vermedi ve bu yardımların ancak “siyasi mutabakatlar” çerçevesinde ulaştırılması gerektiğini savundu. Bu nasıl bir rezil rüsvaylık? Sınır kapılarının kayıtsız şartsız açılması ve kuşatmanın diplomasiyle değil askeri güçle kırılması gerekmez mi? Bu ablukayı kırmak, bu sınırları yıkmak ve zulüm altındaki Gazze halkına destek olmak en temel görev değil mi? Mısır ordusundan yapılacak tek bir açıklama, Yahudi varlığının damarlarında akan kanı durdurmaya yeteceği gibi, işlediği katliamları da sonlandıracaktır. Mısır silahlı kuvvetlerinin bir tugayı dahi, kısa sürede tüm Filistin topraklarını özgürleştirme kapasitesine sahiptir. Bu güce sahip olup da harekete geçmeyenlerin, Kıyamet günü Allah katında hiçbir mazereti olamaz.
Mısır bu krizde adeta Amerika ve Yahudilerin talimatlarını harfiyen uygulayan bir taşeron gibi hareket etti. Gazze halkının yanında duran bir İslam ülkesi gibi değil, Amerikan vizyonuna uygun ‘işleri yoluna koyan’ bir aracı gibi davrandı.
-
• Mısır ordusu, neden mevcut durumu değiştirmek ve Yahudileri hiçbir şart koşmadan ablukayı kaldırmaya zorlamak için sahaya inmedi?
• Gazze, ümmetin yüreğidir, canıdır! Neden bir parçamız olarak değil de, sanki bir dosya gibi masalara yatırılıp pazarlık konusu ediliyor?!
• Mısır neden askerî olarak harekete geçip Filistin’i kurtarmayı önermedi de, sadece komisyonculuk yapmayı tercih etti?
Filistin krizini esirler dosyasına indirgemek büyük bir suçtur. Bu kriz, ne bu kimselerin esir alınmasıyla başladı, ne de onların serbest bırakılmasıyla sona erecektir. Çünkü meselenin aslı, Yahudi varlığının Filistin’i gasp etmesi, orada yerleşmesi ve Müslümanlara karşı durmaksızın suç işlemesidir!
Şer’i bakış açısı tamamen nettir:
• Filistin meselesi bir ‘insani kriz’ meselesi değil, bir cihat ve kurtuluş meselesidir.
• Denizden nehre kadar tüm Filistin, işgalden temizlenmesi gereken bir İslam toprağıdır. İşgalci varlıkla herhangi bir müzakere meşru değildir.
• Geçici ateşkesler çözüm değildir. İslam ümmetinin orduları, tıpkı Selahaddin Eyyubi’nin yaptığı gibi, bu Mübarek Toprağı kurtarmak için harekete geçmelidir.
O halde ordular ne zaman harekete geçecek?
• Mısır başta olmak üzere tüm Müslüman ordularının komutanlarına soruyoruz:
• Madem Mısır ordusu yeterince güçlü, o hâlde neden Filistin’i kurtarmak için harekete geçmiyor?
• Gazze’de kardeşleri katledilirken, ordu komutanları nasıl rahat bir şekilde uyuyabiliyor?
• Orduların görevi, ümmet topyekûn yok edilirken yalnızca rejimleri korumak mıdır?
Tüm bu müzakereler ve öneriler, İsra ve Miraç topraklarına çöreklenmiş Yahudi varlığını ayakta ve hayatta tutma çabasından başka bir şey değildir. Yegane çözüm, İslam ümmetinin harekete geçmesi ve Filistin’in tamamını kurtarmak üzere cihat görevini yerine getirmesidir.
Ey Mısır halkı! Ey Kinane askerleri! Siz arabulucu değilsiniz! Siz dava sahibisiniz! Ya bugünden tezi yok hemen harekete geçersiniz ya da tarih sizi, fark yaratabilecekleri anda ümmetin hakkını heba eden gafiller ve vurdumduymaz kimseler arasında anacaktır!
وَقَاتِلُوهُمْ حَتَّى لَا تَكُونَ فِتْنَةٌ وَيَكُونَ الدِّينُ كُلُّهُ لِلَّهِ“Fitne kalmayıncaya ve din sadece Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın.” [Tevbe 36]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Mısır Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi 31 el-Cela’ Caddesi, Kahire / Mısır Telefon: Tel: +(20) 2 27738076 – 5119857010 www.hizb.net/ |
E-Mail: hizb.ut.tahrir.eg@gmail.com |