- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber - Yorum
Belediye Seçimleri, İslam'a Yönelik Mezhepçi Nefreti Yeniden Ortaya Çıkarıyor!
Haber:
Lübnan'daki belediye ve belediye başkanlığı seçimleri ve Beyrut'ta önerilen eşitlik yasası.
Yorum:
Fransız General Gouraud'un 1920'de sözde büyük Lübnan devletini ilan etmesinden ve Müslümanlar pahasına Lübnan'daki Hıristiyanların standardına göre mezhepsel bir sistemin kurulmasından bu yanaTemsilciler Meclisi 1932'de Trabluslu Şeyh Muhammed Nedim el-Cisr'i Lübnan Cumhurbaşkanı olarak seçince, Fransız Komiser cumhurbaşkanlığı seçimlerini iptal etmiş, Temsilciler Meclisi'ni feshetmiş ve anayasayı da askıya almıştı.
Yüzbinlerce Lübnanlının hayatına mal olan 1970'ler ve 1980'lerdeki iç savaştan sonra mezhepsel sistem değiştirilmiştir; nitekim Müslümanların sayısının çok olmasına rağmen Hıristiyanlar, devlet başkanlığı, ordu komutanlığı ve Lübnan Bankası başkanlığı gibi kilit pozisyonların yanı sıra birinci ve ikinci kategorideki görevlerin yarısını almıştır.
Lübnanlıların sayısına ilişkin istatistiklere ve Filistin'den ve Suriye'den gelen yerinden edilmiş kişilerin dışında Müslümanların Lübnanlıların %75'inden fazla olmasına rağmen, Hıristiyanlar Müslümanların çoğunluğu pahasına eşitlikten yararlanmaya devam ediyorlar; nitekim önceki seçim yasası, Hıristiyanların sayısıyla örtüşmesi ve çoğunluğun kendi bölgelerindeki adaylarının başarılı olmasını önlemek için ırkçı ve küstah bir şekilde değiştirilmiştir; bugün ise bazı milletvekilleri, üyelerinin çoğunluğunun Müslüman olması nedeniyle belediyenin yetkilerinin büyük bir kısmının Ortodoks valinin lehine kaldırıldığı bir dönemde, Müslümanların çoğunlukta olduğu Beyrut belediyesinde eşitliğe çağrı yapan küstah bir yasa öneriyor.
Lübnan'daki taifeciler ve mezhepçiler, ne Allah'tan ne de kullarından utanıyorlar; zira Müslümanlar yüzlerce yıldır bu ülkeyi yönetmelerine, farklı din ve mezheplerden olan insanları Allah'ın şeriatının altında korumalarına ve diğerleriyle bir arada yaşamanın bir örneği olmalarına rağmen, Müslümanlarla korku ve ihtiyatla muamele ediyorlar ve onları ülkenin liderliğinden engelliyorlar; dolayısıyla bu kindarlar, Müslümanların Lübnan'daki haklarını elde etmelerini engellemek için bir slogan haline getirdikleri “bir arada yaşama” ile övünemezler.
İslam, idari konularda ve insanların çıkarlarını güvence altına almada insanların dinine bakmaz, bilakis yeterliliğine bakar; siyasi ve güvenlik konularında ise bunlara liderlik için birtakım şartlar vardır; dolayısıyla bunları kim gerçekleştirirse, o daha layık olur.
Ayrıca birlik içinde olan ailelerin arasını ayıran ve dünya için kavga ve rekabeti pekiştiren belediye ve belediye başkanlığı seçimlerinin hepsinin, kapitalist ideolojinin salgılarından olduğunu, İslam'da ise her şehirde veya köyde insanlara hizmet etmek ve onların çıkarlarını gözetmek için yeterliliğe sahip olan görevlilerin atandığını hatırlatırız.
Sözlerimizi Lübnan'daki gayrimüslimlere yönelik aşağıdaki samimi tavsiyelerimizle sonlandırıyoruz:
Bizler, kendimizi sevdiğimiz kadar sizi de seviyoruz; öyleyse bizim gibi Müslümanlar olun ve hak din olan İslam'a girin ki böylece hem dünyada hem de ahirette mutlu olasınız; eğer reddederseniz, sizlere olan nasihatimiz bize düşmanlık yapmamanızdır; zira atalarınız, İslam'ın yönetimi altında güven ve huzur içinde aramızda yaşadılar ve hiç kimseye minnet duymadan tüm meşru haklarını aldılar; o halde dine ve insani değerlere karşı savaşan ve maddi çıkarları yücelten kapitalist Batı'dan iyi bir şey ummayın.
Bizler İslam'ın yönetiminin, bu ülke de dahil olmak üzere tüm Müslüman ülkeler için yakın olduğuna eminiz; o halde düşmanların elindeki bir araç olmayın ve düşmanların kökünü kazıyacak ve saldırganları ve kindarları Allah'ın adaletiyle cezalandıracak olan yaklaşan İslam'ın karşısında durmayın; yoksa apaçık bir kayba uğrarsınız.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Dr. Şeyh Muhammed İbrahim - Lübnan