- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
Savaşa Gitmezsen Bu, Savaşın Sana Geleceği Anlamına Gelmektedir!
Haber:
Hindistan ve Pakistan arasındaki ilişkiler, tartışmalı Himalaya dağlarındaki Cammu ve Keşmir'de meydana gelen ve yirmiden fazla turistin ölümüne yol açan ölümcül saldırının ardından kötüleşti. (CNN)
Yorum:
Saldırıda 26 turist hayatını kaybetmiş ve Hindistan derhal Pakistan'ı bölgedeki terörist grupları desteklemekle suçlamıştır. Ayrıca Hindistan, ana sınır kapısının kapatıldığını, İndus Su Anlaşmasının askıya alındığını ve diplomatların sınır dışı edildiğini duyurmuştur. Buna karşılık Pakistan, Hintlilere yönelik tüm vizeleri askıya almış, bazı diplomatlarının sınır dışı edilmesini emretmiş ve hava sahasını Hint uçuşlarına kapatmıştır. Tüm bu önlemler, insanların nefislerinde savaş korkusu ve güvenlik tehdidi aşılamaya yönelik bir girişimdir.
Geçtiğimiz 18 ay boyunca dünya Filistin'de çok sayıda katliam operasyonlarına tanık olmuş ve uluslararası kuruluşların sessizliği, insanların bu kuruluşların güvenilirliği konusunda düşünmelerine yol açmıştır. Tüm bu çatışmalar, gelecek yıllara yönelik yanlış kararlarını korumaya hırs gösteren bu kuruluşların yapımcılarından kaynaklanmaktadır. Keşmir, Hint alt kıtasının ayrılmasından bu yana iki ülke arasındaki ilişkilerin gerginleşmesine yol açan bir konu olmuştur. İki ülke, her biri üzerinde tam egemenlik talep ettikleri ancak sadece kısmen kontrol ettikleri, çoğunluğu Müslüman olan bu bölge için iki kez savaşa girmiştir. Soru şudur; her iki ülke de 75 yıldır kötü yönetim ve kaynakların adaletsiz dağılımına ilişkin bir geçmişe sahipken, neden başka bir sorumluluk için kavga ediyorlar ki? Cevap, su ve kaynaklardır. Bu kez savaş patlak verirse bu, su ya da toprak için değil, Keşmir'den Gazze'nin nihai olarak ele geçirilmesine kadar İslam ümmetinin güvenliği için olacaktır. Aslında Hindistan'ın Pakistan'ı tehdit etme cüreti, Pakistan ordusunun Yahudiler tarafından işlenen vahşete karşı sessiz tepki vermesinden kaynaklanıyor. 2023 Çok Boyutlu Yoksulluk Endeksi raporuna göre, dünyadaki tüm yoksulların üçte birinden fazlası, yani yaklaşık 389 milyon kişi Güney Asya'da yaşıyor. Hindistan, aşırı yoksulluktaki artışın yaklaşık %70'ini oluşturarak bu sayıya önemli ölçüde katkıda bulunurken, Pakistan'daki yoksulluk 2024 yılında yüzde yedi puan artarak ortalama %25,3'e ulaşmıştır.
İslami yönetim sırasında Hint alt kıtası dünya ekonomisinin %23'ünü oluştururken, Aurangzeb Alamgir döneminde bu rakam %27'ye yükselmişti. Tüm sakinlere, dinleri, ırkları veya kökenleri ne olursa olsun, İslam şeriatının hükümlerine göre özen ve adaletle muamele edilmiştir. Bu yüzden İngilizler, dine dayalı nefreti oluşturmak için ciddi ve kötü niyetli bir şekilde çalışmak zorunda kalmıştır. 1857 Savaşı Hindu-Müslüman birliğinin en bariz bir örneğidir; zira her ikisi de İngiliz yönetimine karşı ortak bir kurtuluş savaşı vermiştir. Sömürge dönemindeki toprak ve kaynakları paylaşmaya dayalı vahşi oyun, zamanla daha da vahşileşmiştir. Keşmir üzerindeki çatışma artık halkın refahıyla ilgili değil, bilakis ilk kez 1850'lerde İngilizlerin kapsamlı kanal sistemleri kurmasıyla sömürülen kaynakları kontrol etmek için bir çatışmadır. İngilizler, alt kıtayı sömürgeleştirirken barajlar inşa ederek ve doğal akışlarını değiştirerek bölgenin nehirlerini yeniden şekillendirdiler. Hindistan'ın 1947'deki bağımsızlığından sonra bile, birbirini izleyen hükümetler bu sömürgeci politikaları sürdürerek barajlar ve kanallar ağını genişletmiş ve bu da sonunda dünyanın beşinci büyük deltası olan İndus Deltası'nın bozulmasına yol açmıştır.
ABD'nin bölgedeki stratejisi, iki ülke arasındaki anlaşmazlıkları Hindistan lehine çözmeyi ve Pakistan'ın rolünü etkin bir şekilde zayıflatmayı hedeflemektedir. Bu yaklaşım, Hindistan'ı, Çin'i dengeleyen ve Pakistan'da olası bir Hilafetin canlanmasını önleyen egemen bölgesel bir güç olarak yükseltmeyi amaçlamaktadır. Amerika ve müttefikleri, İslam ümmetinin saflarının birleşmesini zorlaştıracak stratejik bir durum yaratmak için sürekli çalışmaktadır. Bunu ise İslam'ın hükmüne aykırı olan planlarından emin oldukları için yapıyorlar. O halde İslam ülkelerindeki yetkililer, Allah Azze ve Celle'nin planı konusunda neden tereddüt ediyorlar?وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ “Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.” [Nur 55]
Müslüman ordusunun sorumluluğu, Allah'ın ordusu olarak gücünü pekiştirmek ve Allah'ın hükmünü yeniden tesis etmektir; zira kaynakların adil bir şekilde dağıtılmasını sağlayacak ve dünyaya, dünyayı susuz bırakanın su eksikliği değil, iktidardakilerin açgözlülüğü olduğunu gösterecek olan sadece Raşidi Hilafettir. Ebu Hureyre Radıyallahu Anh’dan, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: ثَلاَثٌ لاَ يُمْنَعْنَ الْمَاءُ وَالْكَلأُ وَالنَّارُ “Üç şey men edilmez; su, ateş ve mera.”
Keşmir halkı da tıpkı Filistin halkı gibi çok uzun süredir zulme maruz kalmaktadır. Dünya yeni türden vahşetlere tanık olmaktadır; zira modern gelişmeler, silahsız insanlar ile müttefikler tarafından sağlanan ve İslam beldelerindeki mevcut rejimler tarafından sessizce onaylanan en son ekipmanlarla donatılmış şeytanın ordusu arasındaki savaşların dehşetini tüm insanların görmesini ve duymasını sağlamıştır. Artık Pakistan ordusunun Hindistan'a gereken cevabı vermesinin ve ardından da Gazze'ye doğru hareket etmesinin zamanı gelmiştir. O halde daha ne bekliyorsunuz? Haydi Hilafeti kurun. Sizler savaştan kaçıyorsunuz ama şimdi savaş kapınızı çalıyor; bu yüzden sakın sırtınızı dönmeyin.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ahlak Cihan