- |
- İlk yorumlayan ol!
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt

بسم الله الرحمن الرحيم
Haber-Yorum
77 Yıldır Kınıyorsunuz Yetmedi mi? Aşılmadık Kırmızı Çizginiz mi Kaldı?
Haber:
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Burhanettin Duran, “Bazı “İsrailli” bakanların fanatik gruplarla “İsrail” polisinin koruması altında Mescid-i Aksa’ya düzenlediği baskını şiddetle kınıyorum. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın da belirttiği gibi “İlk kıblemiz Mescid-i Aksa kırmızı çizgimizdir.” ifadelerini kullandı.” (04.08.2025 24TV)
Yorum:
Yahudi varlığı, 1948 yılında Filistin’i işgal ettiğinden beri sayısız katliam ve suç işlemiş, Mescid-i Aksa’ya sayısız baskın düzenlemiştir. Onun bu ihlal ve suçlarına karşı İslam dünyasındaki hain ve korkak yöneticiler, her seferinde kınamakla yetinmişler hatta kınamanın dozajını bir tık artırarak şiddetle kınamak olarak kınama furyasını sürdürmüşlerdir. 1948 yılından bu yana kınamanın ötesine bir adım bile geçememişlerdir. Sadece dediğim gibi kınamayı şiddetli kınamak olarak bir tık ileri taşımışlar ama kınama döngüsünün dışına çıkamamışlardır.
Yahudi varlığı da onların korkak ve ajan olduklarını ve dolayısıyla efendileri Amerika’dan izin almadıkça daha doğrusu izin vermedikçe kendisine bir fiske bile vuramayacaklarını bildiği için katliam ve cürüm işlemeye devam etmiş, onların Mescid-i Aksa kırmızı çizgimiz sözlerini onlara adeta yuttururcasına Mescid-i Aksa’yı kirletmeye ve pisletmeye devam etmiştir. O halde soruyoruz: Nerede kaldı Erdoğan’ın kırmızı çizgisi? Madem ilk kıblesi Mescid-i Aksa kırmızı çizgisiyse, o kırmızı çizgisi 23 yıllık iktidarı döneminde yıllardır aşılmış ve aşılmaya da devam etmektedir. Kırmızı çizgisiyse neden aşılmasına ve çiğnenmesine müsaade ediyor? Değilse neden kırmızı çizgisi olduğunu söylüyor? Bu da gösteriyor ki Erdoğan’ın kırmızı çizgimiz sözü laftan ibarettir ama bilindiği üzere lafla peynir gemisi yürümüyor ya da kamuoyuna yönelik bir söylemdir. Zira eğer kırmızı çizgisi olsaydı, varlık yokluk meselesi olarak kabul eder ve milyonlarca cana mal olsa bile onu kurtarmak için kışlalarında bekleyen devasa ordularını uğruna seferber ederdi.
Mescidi Aksa tabii ki kutsal bir yerdir, ama ondan daha önemlisi Müslümanın kanıdır. Zira Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem, bir gün tavaf esnasında Kâbe’ye yönelerek şöyle buyurdu:
رأيت رسول الله صلى الله عليه وسلم يطوف بالكعبة، ويقول: ما أطيبك، وأطيب ريحك! ما أعظمك، وأعظم حرمتك! والذي نفس محمد بيده، لحرمة المؤمن أعظم عند الله حرمة منك، ماله، ودمه “Ey Kâbe! Sen ne güzelsin. Senin kokun ne güzeldir. Senin azametine ve kutsallığına hayranım. Fakat Allah’a yemin ederim ki, müminin saygınlığı Allah katında senin saygınlığından daha fazladır.”
Mescid-i Aksa kırmızı çizginizse, Müslümanın kanı haydi haydi kırmızı çizginiz olmalıdır. Gazze’de yaklaşık iki yıldır oluk oluk Müslüman kanı akıtılıyor. Şehit olan can sayısı 70 bini bulmuş durumda. Kâbe ve Mescidi Aksa’nın kutsallığından bile daha kutsal, azametinden bile daha azametli olan Müslüman kanı için ordularını seferber etmeyen birinden Mescid-i Aksa için ordularının seferber etmesini beklemek safdillik olur. Mescid-i Aksa’nın ihlalini de kınıyorlar, ondan daha kutsal ve daha azametli olanın ihlal edilmesini ve katliama uğramasını da kınıyorlar. Kınamaktan öteye geçemiyorlar.
Erdoğan da dahil olmak üzere İslam dünyasındaki hain yöneticilerde zerre kadar iman, onur ve insanlık kalmış olsaydı, Yemen, Afganistan, Pakistan, Irak ve Suriye’de akan kanlar bir yana 2 yıldır Gazze’de akan ve akmakta olan kanlar için, Müslüman kadın veya kadınların onurları ayaklar altına alınması nedeniyle emirleri altındaki güçlü Müslüman ordularını seferber eden Mutasım ve Muhammed bin Kasım gibi ordularını seferber ederler, akan Müslüman kanlarının intikamını alırlar, Mescidi Aksa’yı kirleten Yahudileri bırakın Filistin’den yeryüzünden sürerlerdi. Ama heyhat! Günümüzün hain yöneticileri, Hilafetin kahraman komutanlarının yanından dahi geçemedikleri gibi tırnakları bile olamazlar. Onlar kahramanlıkla anılacaklar, Erdoğan dahil günümüz yöneticileri ise hainlik ve ihanetle anılacaklar ve İslam tarihine tükenmez kalemle hain olarak kazınacaklardır. Alınlarına vurulan bu kara lekeyi ancak Hilafeti ilan edip Müslümanların kanının intikamını aldıklarında ve kutsal mekanlarını ve topraklarını kurtardıklarında silebilirler.
Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Ercan Tekinbaş