Pazar, 20 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu

No: RD-BA-2021-MB-TR-17 H. 26 Ramazan 1442
M. Cumartesi, 08 May 2021

Mutasım Yiğitliği, Müslüman Orduları Beytül Makdis ve Tüm Filistin’e Yardıma Çağırıyor

Müslümanların hain yöneticilerinin işbirliği ve ordu komutanlarının vurdumduymazlığı olmasaydı ve ümmet vehne yakalanmamış olsaydı, gazaba uğrayanlar ve üzerlerine zillet vurulanlar, ilk kıblede bozgunculuk çıkaramazlardı!

Yöneticilerin suç ortaklığına gelince, sözün bittiği yerdir. Kamuoyu baskısı sonrası yaptıkları açıklamalar ve konuşmaların hakkı ortaya çıkarmak ve batılı tepelemek için değildir. Aksine onlar, batılın işbirlikçileridir. Açıklamaları göz boyamaktan öteye geçmez. Artık kimseyi kandırmıyorlar. Ayıpları ifşa oldu. İki devletli çözüm yani Filistin’de Yahudi varlığının hakkı olduğu çağrısında bulunanlar, barış antlaşmalarını ve sözleşmelerini imzalayanlar onlar değil mi?

Beytül Makdis’deki İslami kutsallar üzerinde vesayet türküsü söyleyenlere gelince, bu vesayet, eylemsizliğin daha doğrusu düşmanlarla işbirliğinin bir başka argümanıdır. Gerçek vesayet, yere serilmesi için halı yollamak değildir! Aksine Beytül Makdis’i kurtarmak için ordular göndermektir. Mescid-i Aksa üzerinde vesayetlerinin olduğuna inananlar, Vadi Araba anlaşmasını imzaladılar. İşgal varlığının sınırlarını korudular, birlikte plan yaptılar. Kolonileşmeden bu yana rolleri ve varlık amaçları, bu sinsi varlığı ümmetten korumak ve bekçiliğini yapmaktır. Beytül Makdis’i önemsediğini iddia edenler, ihanet eden kurtlardır. İlk normalleşenler, Yahudi varlığının hayatta kalmasını isteyenlerdir. Siyam ikizleri gibidirler, varlıkları birbirine bağlıdır!

Ey Müslümanlar! Allah ve Rasûlü durumumuzdan razı değildir. Allah ve Rasûlü nasıl razı olsun ki? Ordularımız kışlalarında kış uykusunda. Halkı, yardım çığlıkları atıyor ama yanıt veren yok! Allah, güç ve kuvvet ehline, asker ve subaylara, silah taşıyan herkese ümmetin mühimmatı ve teçhizatı olmayı farz kılmıştır. Allah Subhânehu ve Teâlâ Muhkem Kitabında şöyle buyurdu:

وَإِنْ اسْتَنصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فعليكم النصر Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üzerinize borçtur.[Enfal 72] Ayetin tevili şöyledir: Müminler, kurtuluş için seferberlik veya yardım çağrısında bulunduklarında, yardımlarına koşun. Bu, farzdır, onları yardımsız bırakmayın. Onlara yardım etmek farzdır. Onları kurtarmak için yola çıkana kadar uyku uymamalıyız.

Tek vücutlu ümmetin durumu işte budur. Vücudun bir yeri rahatsız olunca, bütün vücut huzursuz olur. Eğer vurdumduymaz ve hareketsiz kalırsak, o zaman gücü olup da kılını kıpırdatmayanlar rezil rüsva olacaktır.

Ey Müslümanlar! Ey Müslüman orduları! Ümmetinize ve sorunlarına yardım etmekle mükellefsiniz. Ama karşısında durmakta özgürsünüz! Silahlarınızın ümmet düşmanlarına yönelmesi yasaktır, kardeşlerinize yönelmesi caizdir. Kısıtlamalarınızı kırın, ümmete zillet giysisini giydirenlerden uzak durun. Onurlarınızın ihlal, ülkenizin işgal edilmesini sağlayanlardan, kutsallarınıza ve Şeriatınıza tecavüz edenlerden, kurtuluşa, izzet ve itibara, din ve Şeriatla kalkınmaya mani olanlardan uzaklaşın.

İslam ümmeti, çığlık atmaktan ve haykırmaktan sesi kısıldı. Neredesiniz? Ey güç ve kuvvet ehli, ey Müslüman orduları! Müslüman evlatlarının feryadı ve bize yalvaran kadınların figanı karşısında neredesiniz? Yeter artık deyin, ümmetinizin yanında durun, ümmetinize yardım ederek üstünlük onuruna nail olun.

Belki Mutasım yola çıkmıştır, yetim kızların ağızları dolu, kulaklarını çınlattılar ama Mutasım’ın yiğitliğini göremediler!

Ümmet elinden geleni yaptı, siz neredesiniz? Ümmet görevini eda etti. Sıra sizde, iki seçeneğiniz var: Ya bu dünyada izzet ve onura erişir, ahirette de yüce bir makam kavuşursunuz ya da dünyada zillet, teslimiyet ve aşağılanmaya maruz kalır, ahirette ise daha şiddetli bir zillet uğrarsınız!

Efendimiz ve örneğimiz Peygamber Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

مَا مِنْ امْرِئٍ يَخْذُلُ امْرَأً مُسْلِمًا فِي مَوْضِعٍ تُنْتَهَكُ فِيهِ حُرْمَتُهُ، وَيُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ، إِلَّا خَذَلَهُ اللَّهُ فِي مَوْطِنٍ يُحِبُّ فِيهِ نُصْرَتَهُ، وَمَا مِنْ امْرِئٍ يَنْصُرُ مُسْلِمًا فِي مَوْضِعٍ يُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ، وَيُنْتَهَكُ فِيهِ مِنْ حُرْمَتِهِ، إِلَّا نَصَرَهُ اللَّهُ فِي مَوْطِنٍ يُحِبُّ نُصْرَتَهُ Her kim bir Müslümanın saygınlığının kaybolacağı, onurunun zayıflayacağı bir yerde yardımsız bırakırsa, Allah da onu kendisine yardım edilmesini arzu ettiği yerde yalnız bırakır. Kim de bir Müslümana onurunun zayıflayacağı ve saygınlığının yitirileceği bir yerde yardım ederse, Allah da ona kendisine yardım edilmesini arzu ettiği bir yerde yardım eder.[et-Taberani, el-Beyhaki ve Ebu Davud]

Allah’ın terk etmesini mi yoksa yardım etmesini mi istiyorsunuz? Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انفِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الْأَرْضِ أَرَضِيتُم بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الْآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الْآخِرَةِ إِلَّا قَلِيلٌ * إِلَّا تَنفِرُوا يُعَذِّبْكُمْ عَذَاباً أَلِيماً وَيَسْتَبْدِلْ قَوْماً غَيْرَكُمْ وَلَا تَضُرُّوهُ شَيْئاً وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ﴾ “Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size Allah yolunda sefere çıkındenilince, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir. Eğer Allah, yolunda sefere çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir toplum getirir. Siz ise Ona hiçbir zarar veremezsiniz. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” [Tevbe 38-39]

Allah için sefere çıkın... Allah ile birlikte olun ve ümmetinizin safında yer alın. Allah’tan yardım isteyin ve sadece O’na güvenin. Çözüm sadece sizin elinizdedir. Unutmayın, ya izzet ya da zillet, ya cennet ya da cehennem söz konusu.

Allahım, murabıt kardeşlerimizle birlikte ol, Sen’den başka güç ve kuvveti olmayan kardeşlerimizin yanında ol. Ümmet ve ordular arasından samimi kişiler çıkar. Ki yeni bir çağ açsınlar, ümmetin zilleti sona ersin. Allahım, dinimizi hâkim kıl, bize Şeriatınla yönetimi nasip et. Ki ordularımız Senin emrinle hareket etsinler, Senin yolunda savaşsınlar, dinine destek olsunlar, Şeriatın için mücadele etsinler. Allahım Âmin.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 
http://www.hizb-jordan.org/
E-Mail: info@hizb-jordan.org

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER