Ağır güvenlik önlemleri ışığında acımasız Hasina hükümeti, binlerce Rohingya mültecisini Bengal Körfezi’ndeki metruk ve sel riski olan Bhashan Char adasına zorla sınır dışı etmeye başladı. Geçen Mayıs ayında bu güvensiz topraklara sürgün edilmiş üç yüz Rohingya Müslümanı, zaten içler acısı koşullarda yaşıyor. Daha iyi yaşam koşulları için birkaç ay önce açlık grevi başlatmalarının ardından erkekler, kadınlar hatta çocuklar, oradaki güvenlik görevlileri tarafından sopalarla darp edildi. ^{(Rohingya, Bangladeşli polis memurlarını açlık grevini kötüye kullanmakla suçluyor” El Cezire, 8 Ekim 2020)} Dolayısıyla Bhashan Char adası aslında Müslüman mültecilere hayvan gibi davranıldığı bir “toplu gözaltı kampı”dır. Andaman ve Nicobar Adaları’nda ömür boyu hapis ve muhalifleri cezalandırmak için kullanılan İngilizlerin kolonyal işkence hapishanelerinden (Kala Paani veya “karanlık sular”) pek farkı yoktur.

Korumasız Rohingya Müslümanları, laik Hasina hükümetinin kirli siyasetinin tutsağı oldular. Başlangıçta hükümet, 2016’da Myanmar’daki katliamdan kaçan Rohingya mültecilerinin ülkeye girişini yasakladı. Ancak Bangladeş’teki Müslümanların öfkesinden korkan hükümet, ülkeye girişlerine izin vermek zorunda kaldı. Daha sonra bu laik hükümet, Rohingya Müslümanları adına gelen sözde yardım fonlarını yağmaladı, onları hayvanlara uygun sefil kamplara yerleştirdi. Buna rağmen bu çaresiz Müslümanlara karşı zehirli yabancı düşmanı fikirleri topluma nazikçe ve yavaş yavaş enjekte ediyor. İktidar partisinin adamları, mültecilerin sefaletlerini istismar ediyor, mağduriyetleri sırasında onları suç işlemeye zorluyor. Diğer yandan Chanakya Hasina hükümeti, bu kurbanlara karşı korku ve düşmanlık yaratmak, böylece “sular altında ada” anlamına gelen erişilemez Bhashan Char adasına sınır dışı edilmelerini haklı çıkarmak için dalkavuk entelektüelleri ve gişe rekorları kıran medya kanallarını kullanıyor. Bangladeş halkı için özellikle bu COVİD-19 senaryosu sırasında yapay ekonomik endişeler üretildi, beka içgüdüsü devreye sokuldu. 200 milyonluk nüfustan 1 milyon insanın gıda kıtlığı ve istihdam krizi yaşayacağı iddia ediliyor! Sanki onlarca yıldır laik rejimlerin, insanların parasını ve kaynaklarını yanlış yönlendirmesi ve yağmalaması, sosyo-ekonomik sefalete bırakması yetmiyormuş gibi! Bu nedenle açıkçası Hasina hükümeti, çürümüş milliyetçiliğin arkasına saklanarak, laik iktidardan bıkan Bangladeş halkına karşı sınırlarını savunmaya çalışıyor. Allah’ın buyruğuna aykırı davranıyor:

وَإِنِ اسْتَنصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ“Eğer din konusunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üzerinize borçtur.”^{[Enfal 72]} Rejim, “mülteciler” hakkında halkımızda var olan kardeşlik veya insanlık duygusunu yabancılaştırmaya, 10 milyon insanımızın başka bir ülkede mülteci olduğu bir zamanda sahte milliyetçilik bahanesiyle o insanların muhtaç Müslüman olduklarını unutturmaya çalışıyor. Ayrıca şu gerçeği görmezden gelemeyiz, hain Hasina hükümeti, Bangladeşli Müslümanların damarlarına Rohingya Müslümanlarına yönelik kasıtlı olarak nefret enjekte ediyor. Böylelikle Batılı efendilerinin gündemini gerçekleştirmek, sömürgeciliğin dayattığı yapay milliyetçi sınırlarla bu ümmetin bölünmüş kalmasını sağlamak için sömürgecilerin “Böl ve Yönet” mirasını sürdürmeye çalışıyor ve ezilen Müslüman kardeşlerimizden kolaylıkla vazgeçmemizi istiyor.

Ey Müslümanlar! Laik Hasina hükümetinin, zehirli milliyetçiliği aklımıza enjekte etme komplosuna direnin. Bu kötü fikir, insanlık dışıdır, zulüm gören kardeşlerimizin zorla sınır dışı edilmesini haklı çıkarmak için kullanılacaktır. Ulus-devlet yöneticilerimiz, bu mağdurları yabancı suçlular gibi görüyor ve sırf başka bir ülkenin vatandaşı oldukları için onlara karşı nefreti körüklüyor. Oysa bizzat laik yöneticiler ve iktidar partisinin adamları devam eden suçları ve ihanetleri nedeniyle adaya sürülmelidir. Bu hain yöneticiler, ırkçılık, milliyetçilik ve coğrafi bölgelere göre bölünmüşlüğümüzü korumak için mevcut tüm araçları kullanacaklar ve vaat edilen Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin yakında geri dönmesinden korkan sömürgeci Batılı efendilerinin hizmetinde olacaklardır.

Ey Müslümanlar! Dikkatli olun. Eğer zihninizi milliyetçi fikirlerin zincirlerinden ve hastalıklarından kurtaramazsanız, inananların, ezilenlerin tek kalkanı ve bekçisi olan Hilafeti yeniden kurmak için mücadele etmezseniz, o zaman Allah’a nasıl hesap vereceksiniz? Çünkü çaresiz kadınlar ve çocukların yardım çığlıklarından hesaba çekileceksiniz. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

الْمُسْلِمُ أَخُو الْمُسْلِمِ، لَا يَظْلِمُهُ، وَلَا يَخْذُلُهُ“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez ve onu yardımsız bırakmaz.”