Kudüs’ün et Tur mahallesinde Yahudi varlığı mahkemesinin kararını bekleyen yarısı çocuk olmak üzere yaklaşık 70 Filistinli, zorla göçle karşı karşıya. Bina sakinlerine ruhsatsız olduğu için bir hafta içinde evlerini boşaltma tebligatı gönderildi. Ya ruhsat almak için 200 bin yeni “İsrail” Şekeli (yaklaşık 65 bin dolar) ödeyecekler ya Kasım ayının sonuna kadar kendileri yıkacaklar ya da iki milyon şekel (yaklaşık 650.000 dolar) yıkım maliyeti karşılığında devlet yıkım işini yapacak. Beş katlı bu bina Cebel ez- Zeytun olarak da bilinen et Tur mahallesinde yer alıyor. Binada 10 aileden toplam 70 kişi oturuyor. Bölgedeki diğer birçok ev gibi bina ruhsatsız. Yıkıma direnen bina sakinleri ruhsat almak için defalarca başvuruda bulundu, neredeyse dokuz yılları mahkemede geçti. Fakat her seferinde işgal yetkilileri çeşitli bahanelerle başvurularını reddediyorlar.

Kudüs’ün et Tur ve diğer mahallelerinde yapılan ruhsatsız binaların nedeni, insanların ihmalkârlığı değil, aksine işgal yetkililerinin, bu mahallelere ve işgal altındaki Kudüs’ün doğu kısmındaki diğer mahallelere ruhsatı vermemesidir. Sınırlı planlama sistemi, Filistinlilerin ruhsat almasını imkânsız hale getiriyor. Söz konusu sistem, bu mahallelerdeki büyük nüfus artışına rağmen konut, altyapı ve yol yapımını engelliyor. Dolayısıyla ruhsatsız oldukları gerekçesiyle işgal hükümeti, bu mübarek kenti viraneye çevirmek amacıyla bu mahalleler ve Kudüs’ün diğer mahallelerinde zorla göç ve yıkım politikası izliyor. İşgal mahkemeleri, bu programı uygulamak için hükümete yasal gerekçe sunuyor. Filistinliler, Doğu Kudüs’ün sadece yüzde 12’lik alanında inşaat yapma hakkına sahipken, yerleşimciler yüzde 42’lik alanında inşaat yapabiliyor. Kudüs’ün tamamını ele geçirmek amacıyla birçok plan ve büyük yerleşim projeleri devreye sokuldu. Kentin doğusunu ve batısını kapsayan ve Amerikan yolu olarak adlandırılan Kudüs’te et Tuk Caddesi kurulması bu planlardan biridir. Üçüncü aşamada et Tur mahallesinin de yer aldığı Cebel ez Zeytun’un altına tünel kazılacak.

Bu politikadan en çok, bu mahallelerde ve evlerde yaşayan kadınlar ve çocuklar etkileniyor. Korku ve endişe dolu bir yaşam sürüyorlar; istikrardan yoksunlar. Yahudilerin ruhsatsız olduğu gerekçesiyle evlerini yıkma ve boşaltma tehdidi altında yaşıyorlar. Yahudiler, sinirlerini bozuyorlar, onları fiziksel ve duygusal olarak çökertiyorlar. Bu da hayatlarını olumsuz etkiliyor.

Tüm bu yaşananlar, Kudüs için, kutsallıkları ve halkı için timsah gözyaşları döken ikiyüzlü düzenbaz yöneticilerin gözleri ve kulakları önünde gerçekleşmektedir. Başta Filistin yönetimi olmak üzere İslam dünyasındaki rejimler, bu planlar ve sömürgeci yerleşim projeleri karşısında çaresizce bekliyorlar. Evsiz barksız kalma riskiyle karşı karşıya kalan kadınlar ve çocukların çağrılarına sağır sultan kesiliyorlar. Kudüs ve savunması ile ilgili attıkları sloganların içi boş. Filistin yönetimi, Kudüs’e, Filistin ve halkına karşı işgalin ileri karakolu haline geldi.

Ey Filistin halkı, ey ev sahipleri! BM veya uluslararası mahkeme kararlarının, insan hakları kuruluşlarının, ihanete ve zavallılığa razı gelen Ruveybida yöneticilerin sizi koruyamayacağını biliyorsunuz. İslam ile yöneten, düşmanlar ve entrikacıların kökünü kazıyan bir devletin ancak sizi koruyabileceğini biliyorsunuz. Zulüm ve karanlıklar kampı hoşlanmasa da Allah’ın izniyle o gün mutlaka gelecektir. Onun için niyeti Allah’a has kılın. Zafer ancak Allah Azze ve Celle katındadır.

وَمَا النَّصْرُ إِلَّا مِنْ عِندِ اللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ “Zafer, yalnızca mutlak güç ve hikmet sahibi Allah katındandır.”^{[Ali İmran 126]}