Acımasız işgal güçleri, 28 Ramazan sabahı Mescid-i Aksa’yı basıp cemaate saldırdı. İtikâfa girenleri zorla camiden dışarı attı. Sözde “Kudüs Günü”nde yerleşimcilere Talmud ritüellerini yerine getirmelerine ve avlusunu kirletmelerine izin verildi. İşgal güçleri, Mescid-i Aksa’dakilere ses ve gaz bombaları ve plastik mermilerle müdahale etti. Kuşatma altındaki cemaati darp etti. Çıkan arbedede 200’den fazla Filistinli yaralandı. Aynı zamanda yerleşimciler, Şam kapısını yerinden söktüler ve avlusuna baskın düzenlediler.

Bu suçlar, Müslümanların yöneticileri başta olmak üzere sözde vesayet sahipleri ve Müslüman orduların gözleri ve kulakları önünde canlı gerçekleşti. Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in İsra’sının yardımına koşmadılar. Boş çağrı ve kınamalarla yetindiler. Güvenlik Konseyi gibi sömürgecilik yuvası ve kökenine ya da Arap Birliği gibi eylemsizlik ve ihanet aparatlarına ihanet çağrısında bulundular!

Filistin halkı için uluslararası koruma çağrısı, ihanetin ötesinde bir ihanettir. Yahudi varlığının perçinlenmesi, mübarek toprak işgalinin uluslararası işgale dönüştürülmesi anlamına gelir. Filistin’i kurtarabilecek Müslüman ordulara çağrıda bulunulması yerine İslam düşmanı uluslararası topluma ve uluslararası kurumlara çağrıda bulunulması, ihanettir, sapıklık ötesinde sapıklıktır. Müslümanların yöneticilerden hain bir zümrenin ve Filistin Yönetimi liderlerinin Arap Birliği toplantısı çağrısı Filistin davasına yönelik entrikacı rollerini sağlamlaştırmak ve doğru gidişatından saptırmak içindir.

Filistin meselesi İslam ve İslam ümmetinin meselesidir. Kurtuluşu İslam’dadır. Yahudi varlığının kökünü kazımak için ümmet ve orduları, mübarek toprağa doğru yürümelidir. Allah’a, Rasûl’üne ve Müslümanlara ihanet eden yöneticiler zümresi, orduları Allah yolunda cihattan ve bu kutlu yürüyüşten alıkoyuyorlar. Bu nedenle Mescid-i Aksa’nın kurtuluş çağrısı, bu hain ve zelil yöneticiler zümresini devirmek için olmalıdır. Ümmetin orduları, gaspçı Yahudilerin pisliğinden kurtarmak ve arındırmak için mübarek toprağa doğru tekbirlerle hemen harekete geçmelidir. Bu yüzden Ürdün, Türkiye, Mısır, Sudan, Cezayir, Endonezya, Pakistan, Hicaz ve diğer Müslüman ordular içindeki kardeşlerimize sesleniyoruz:

Hadi Mescid-i Aksa’nın yardımına koşun ve Beytül Makdis’i kurtarın.

Hadi, ey Müslüman subaylar! Yahudi varlığının kökünü kazıyın ve Rasûl’ünüzün İsrası’nı kurtarın.

Hadi Yahudilerin şiddetini kırın ve küstahlıklarına son verin. Siz güç ve kuvvet ehlisiniz, onurlu insanlarsınız.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انفِرُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الأَرْضِ أَرَضِيتُم بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الآخِرَةِ إِلاَّ قَلِيلٌ “Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, yere çakılıp kaldınız Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir.” ^{[Tevbe 38]}