Haziran 2020’de meclis soruşturma komitesi, camilerin finansmanının sözde ‘özgür olmayan’ ülkelerce hâkimiyete yol açtığı sonucuna vardı. Komite, Lahey’deki As Soennah ve Utrecht’teki El Fitrah camilerini araştırdı ve nereden geldiği bilinmeyen bağışlar olduğunu ortaya çıkardı. Komite, Al Fitrah Camii’nde araştırma ve soruşturma yaparken “güçlü muhalefet” ile karşılaştığını belirtti. Dokuz üyeden oluşan bu komite, bir istihbarat müdürünü, eski Cumhuriyet Savcısını ve Hollanda’da çeşitli camilerin yönetim kurulu üyelerini sorguladı. Finansları hakkında bilgi vermeleri için camilerin yöneticilerine baskı yaptı ve medyada yurtdışından gelen olası “selefi” etki geniş ölçüde değerlendirildi.

Hollanda’daki camilerin finansmanı incelenirken kullanılan varsayım basittir: parayı kim ödüyor. Daha da çarpıcı olan, sergilenen ikiyüzlülüktür. 15 Haziran 2021’de De Volkskrant, “CDA’nın şeker babasının partisine 1,2 milyon Avro bağış yaptığını” belirtti. Milletvekili Pieter Omtzigt’in bu bağışı sert bir şekilde eleştirdiği notun sızdırılmasının ardından bu donör kamuoyunun gündemine geldi. Omtzigt, bağış yoluyla etkide bulunulduğunu öne sürdü. Bağış toplama Komitesi Başkanı van Der Wind, alelacele bağışçıların partinin maddi seyrini hiçbir şekilde etkilemediğini kaydetti.

Ocak 2021’de Follow the Money platformu, PVV lideri Geert Wilders’in gizlice büyük miktarda dış yardım aldığını açıkladı. Daha da çarpıcı olan Wilders, seçim programına ilgili finansörün görüşlerini de dâhil etti. Bağışçı, Robert Shilman’dı. Bağışlarıyla Hollanda’da ayrımcılık tartışmasını etkilemek istedi. Shilman ayrıca, finansal dolandırıcılıktan mahkûm olan aşırı sağ holigan Tommy Robinson’ı da finanse etti. Şubat 2021, yine Follow the Money platformu, VVD’nin yıllardır aldığı binlerce avro değerindeki bağışı açıklamadığını paylaştı.

Siyasi partilerin finansmanı Yasası (wfpp), 4.500 avronun üzerindeki tüm bağışların kamuoyuna açıklanmasını şart koşuyor. Bu aynı zamanda akşam yemekleri gibi ayni hediyeler için de geçerlidir. Bunun yanı sıra konuyla ilgili makaleler yayınlayan bağımsız kuruluşlar olduğunu görüyoruz. Makalelerde Hollanda’daki siyasi partilerin finansman ve finansörlerinin şeffaf olmadığı açıkça belirtildi. Bunun iyice araştırılması gerekmez mi? Ya da şüpheli finansörler ve finansman, “demokratik” partilere fayda sağladığı için “partinin maddi seyrini hiçbir şekilde etkileyemez” mi? Hiç şüphe yok ki, finansman konusuna yaklaşım konusunda ikiyüzlülük söz konusu.

Geleneksel medya, siyasi partilerin finansman konularını ele alıyor, ancak buna pek dikkat etmiyor. Sonuçlarıyla ilgili ayrıntılı raporlar yayınlamak için komisyon kurulmalı değil mi? Bakanlar Kurulu, muhalefet ve diğer siyasi partilerin bağışçılardan etkilendiği konusu görünüşe göre yeterince ilginç değil. Bu yüzden soruşturmalar veya parlamento anketlerinde incelemeye değer bulunmuyor. Hollanda’daki Müslüman topluluk, Hollanda’nın siyasi merkezinde sergilenen bu çifte standarttın farkında olmalıdır. Camilerin finansmanı ile ilgili araştırmaların dış müdahale ile pek ilgisi yok, daha çok İslami kurumları laik kapitalist görüşe göre düzenleme arzusuyla ilgisi var. Hesap verebilirlik, görünüşe göre “demokratik” siyasi partiler içindeki yolsuzluk ve nüfuz için geçerli değil, sadece ideolojik olarak statükodan farklı kurumlar için geçerlidir. Finansman alınsın ya da alınmasın Müslümanlar olarak biz, İslam’ı Batıyı hoşnut edecek şekilde yorumlamamalıyız.