Çalışma Bakanlığı ile Mişel Avn partili bakanlar arasında yerinden edilen Suriyelilere baskı yapma konusunda rekabet yaşanıyor. Şuan Çalışma Bakanı, Lübnan ve Filistinlilere baskının başka aşamasına geçti. Bilindiği üzere Yahudi varlığı tarafından göç ettirilen ve toprakları gasp edilen Filistin halkı yetmiş yıldan fazla bir süredir Lübnan’da yaşıyor. İnsan yapımı yasalara göre artık onlar Lübnanlıdırlar, bazılarının isimlendirdiği gibi yabancı değillerdir. Kaldı ki Lübnanlı politikacılar, Yahudi varlığına ve onunla normalleşmeye karşı olduklarını, göçmenlerin topraklarına geri dönüşünü desteklediklerini iddia ediyorlar.

Ancak iddialarının aksine hükümet, Filistinlilere yönelik bazı eylemlerde bulunuyor. Lübnan’daki en temel haklarından yoksun bırakılıyorlar. Tazyike maruz kalıyorlar. Lübnan’dan Batıya göç etmeye zorlanıyorlar!

Sosyal medyada bazı ırkçılar ve alçakların, Suriyeli ya da Filistinli göçmenlere hakaret, küfür ve tehdit ettiği, korkutma ve kışkırtma eylemlerinde bulunduğu görüldü. Hatta durum, İslam’a, Müslümanlara ve Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e dil uzatma noktasına dahi vardı. Oysa yasalara göre bunlar suçtur. Nedense iktidar, provokasyonlara neden olan suçluları gözaltına almıyor. Hristiyanlara yeniden yetkiler verilmesini talep eden ve sünni siyasal mezhepçiliğin iktidarı gasp ettiğini iddia eden Dışişleri ve Çalışma Bakanının açıklamaları, -Allah korusun- yeni mezhepsel bir iç savaşın fitilini ateşleyebilir... Mesela El Hades belediyesi, Müslümanlara gayrimenkul satışını hatta kiralanmasını dahi yasakladı!

Mevcut bu durum karşısında Hizb ut Tahrir /Lübnan Vilayeti olarak biz, bakanları, belediye başkanlarını veya diğer yetkilileri ırkçı ve nefret dolu kararlara uymaktan sakındırıyoruz. Yetkililer, bu kararları iptal etmeli, provokasyon, kışkırtma veya saldırganlığın önüne geçmeli, dinimize, göçmen ve yerinden edilmiş Suriyeli ve Filistinlilere dil uzatan suçluları cezalandırmalıdır. Onlar bizim kardeşlerimizdir. Mustazaf haline gelmelerine, saldırıya uğramalarına, çalışma ve mülk edinme gibi haklarının gasp edilmesine izin vermeyeceğiz.

Ayrıca iç savaş fitnesini körüklemeye çalışanları da uyarıyoruz. İç savaş patlak verirse, taş üstünde taş omuz üstünde baş bırakmayacaktır. Müslüman Lübnan halkına da şu tavsiyelerde bulunuyoruz. Mücrim Beşşar’dan kaçan Müslüman kardeşlerinizi, kan emici, gasıp, saldırgan Yahudi varlığının göç ettirdiği Filistinlileri yalnız bırakmayın. İslam kardeşliği, her şeyin üstündedir. Bizimle onlar arasında bu ülkede hiçbir üstünlük yoktur. Hepimiz aynıyız.

Lübnanlı gayrimüslimlere de diyoruz ki ırkçılığa engel olun, İslam’a, Lübnanlı, Suriyeli ve Filistinli Müslümanlara dil uzatılmasına izin vermeyin. Atalarımız ve atalarınız iç savaş ve şeytani fitneler olmadan İslam Şeriatı altında bu ülkede yüzyıllarca birlikte yaşadılar. Müslümanlar yüzlerce yıldır sizlere kol kanat gerdi...

Siz, ceberut saltanattan kurtulmaya çalışan Müslüman bir ümmetin içinde ve çevresinde yaşıyorsunuz. İslam ümmeti, Batının parçalama pençesinden kurtulmaya, İslam Şeriatı ile hükmeden, dinine, ırkına, milliyetine bakmaksızın bütün insanların işlerini güden tek bir devlet altında bütünleşmeye çalışıyor.

İslam ümmeti Allah’ın izniyle bunu başarmak üzeredir. Bu nedenle ümmetin hareketine ve kurtuluşuna karşı kürek çekmeyin. Değilse kaybedenlerden olursunuz.