Küresel krizin, Lübnan ve dünyayı kasıp kavurduğu bir dönemde, hayatın her alanında; siyasi, ekonomik, sosyal, sağlık, eğitim, ulaşım ve iletişimde buhran yaşanıyor. Dayanışma çağrıları yapılıyor, ülke ve halkın, dünyada fırtına gibi esen korona virüsü salgınından kurtarılması gerektiği belirtiliyor... Ev karantinası altındaki bazı Lübnanlılar, hastalıklı bir akla ve anlayışa sahipler. Ülkenin barış ve güvenliğine tehdit teşkil ettikleri için bir tür karantinaya muhtaçlar. Irkçılık ve mezhepçilik, tepeden tırnağa tüm Avn akımı liderleri arasında yaygın bir salgın haline geldi.

Avn Akımı Siyasi İşler Başkan Yardımcısı ve Temyiz avukatı May Khreich, ev izolasyonunda “Les derniers jours de Muhammad” (Muhammed’in Son Günleri)adlı Fransızca kitabı okumakta faydanın olduğunu söyledi. Söz konusu kitap, Müslümanları provoke eden, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve sahabe gerçeğini çarpıtan, sömürücü ve oportünist betimlemesi yapan bir kitap.

May Khreich hakkında bahsedecek değiliz, çünkü açıklamalarının içerik ve biçim yönünden başarısız olduğu muhakkak! Unutulmamalıdır ki May Chidiac, ilk derin sondaj töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Avn’a eleştiriler yöneltmiş, bu, Khreich’in pek hoşuna gitmemişti. O yüzden Khreich, Cumhurbaşkanını ve konuşmasını savunmuştu. Khreich, “Bazı insanların fiziksel ve psikolojik engelli olması, petrol çıkarımını engelleyemeyecek...”demişti. Oysa Khreich, Sobell Engelliler Vakfı yönetim kurulu üyesi! Evet, Khreich’in kim olduğundan bahsetmeyeceğiz, ama yasak alana girip kutsalları eleştirmeye kalktı. Dinini, Peygamberini seven bir Müslüman, böyle saçmalıklara sessiz kalamaz. Avn hareketi liderlerin bu köklü ve derin nefreti, korona salgını gibidir hatta daha da kötü ve tehlikelidir.

Bu hareketin Lübnan’daki Müslümanlara karşı nefret dolu uygulamaları, herkesçe malum. Mesela çoğunluğu Müslüman olduğu için kamu hizmeti kurulunun KPSS sınavlarını yasakladı, Müslümanların bazı bölgelerde ev, dükkân veya gayrimenkul satın almasına veya kiralamasına yasak getirdi. Amer Fakhouri gibi ajanları serbest bırakırken, mazlum Müslüman tutukluların serbest bırakılmasını reddetti. Hatta çoğu Müslüman olduğu için ya da Filistin halkından veya Suriye halkından yerinden edilen Müslümanlara karşı düşmanlığı nedeniyle Lübnanlı olmayanlar ile evlenen Lübnanlı annelerin çocuklarına vatandaşlık verilmesini yasakladı! Hadi diyelim bunlar kabul edilebilir -ki kabul edilemez- Müslümanları provoke eden, Peygamberleri ve sahabe ile alay eden bir kitabın propagandasının yapılması kabul edilemez.

Avn Akımının bu tür uygulamaları, çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede, daha doğrusu Müslüman bir ülkede mezhepsel bir iklim yaratıyor, yıkımın ilk kıvılcımını tutuşturuyor. Bu ırkçıların özellikle Peygamberimiz, ailesi ve sahabesine yönelik nefret ve kinine son verilmesi gerektiği uyarısında bulunuyoruz. Allah korkusu olan bir Müslüman, bunu kabul edemez ya da sessiz kalamaz, kelimelerle oynayamaz.

O yüzden talebimiz şudur:

- Avn Akımı, eğip bükmeden, çarpık argümanlar ileri sürmeden açık ve net biçimde bu açıklamaları reddettiğini duyurmalı.

- Ülkedeki ilgili İslami dini otoriteler, gerekli yasal önlemleri almalı ve otoriter pozisyonda olmaları itibariyle kınama ve telin ile yetinmemeli.

- Müslüman avukatlar, kutsallarla alay eden, toplumsal barışı sabote eden Khreich ve işbirlikçilerine karşı adli işlem başlatmalı ve bu konuda uygun gördükleri yollara başvurmalı.

- Bu akımın müttefikleri özellikle de Ehli Beyt mensupları ve iktidardakiler, açıkça pozisyon almalı ve gerekli adımları atmalı. Bu adımlar, ajanları serbest bırakan ve Peygamberlerle alay eden bu iğrenç ittifakın dağılmasına kadar gitmeli.

Bu ülkenin halkı, Müslümandır, İslami Hilafet, Lübnan Hıristiyanları da dâhil olmak üzere ülkedeki gayrimüslimlere kucak açmıştır. İslam’ın egemenliği altında barış ve güvenlik içinde yaşamışlardır ve sayıları gittikçe çoğalmıştır. 99 yıl önce Batı, Osmanlı Hilafetini yıktı, ümmeti paramparça etti, İslami yönetimi engelledi. O zamandan bu yana ülkemizdeki gayrimüslimlerin sayısında azalma oldu, dünya çapında küçük, yerinden edilmiş ve parçalanmış gruplar haline geldiler.

Özellikle ülkedeki kriz yönetiminin belirgin başarısızlığından sonra, başta 17 Ekim 2019’dan bu yana devam eden siyasi ve ekonomik kriz sonrası bu Akım gibi, Hristiyanları kutuplaştırmak için böylesi provokasyon yöntemlerini kullananlar iktidara geldiler. Daha sonra Ahit ve müttefiklerinin başlangıçta aldırış etmediği korona pandemisi patlak verdi. Böylece yamadaki yırtık genişledi.

Allah’tan, Lübnan’ı, Lübnanlıları, Müslüman ülkeleri hatta dünyayı bu pandemiden korumasını, yeni küresel bir liderliğin doğmasını diliyoruz. Dünya, kapitalist sistemin krizleri yönetmedeki başarısızlığına ve adamlarının kötü eylemlerine tanık olduktan sonra küresel liderliğin başarılarına tanıklık edecektir. Bu Ahit ve öncesindeki Lübnanlı politikacıların kötü eylemleri de onlarınkisinden farksız değil.

كَبُرَتْ كَلِمَةً تَخْرُجُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ إِن يَقُولُونَ إِلَّا كَذِباً “Ağızlarından çıkan söz ne büyük iftiradır. Onlar yalnız ve yalnız yalan söylerler.”^{[Kehf 5]}