ABD Başkanı Donald Trump destekçisi ABD’li protestocular, seçimlere hile karıştığı düşüncesiyle yeni Başkan Joe Biden’ın Kongre’de onaylanmasını engellemek için Kongre binasını bastılar. Kendilerini demokrasinin ve ABD anayasasının savunucuları olarak addettiler. Ateşli bir konuşma yapan Trump, destekçilerini protesto etmeye ve Kongre oturumuna engel olmak için sokaklara dökülmeye çağırdı. Yenilgiyi asla kabul etmeyeceğini söyleyerek, kendini seçimin galibi olarak kabul etti.

Her aday ve destekçileri, demokrasi düşkünü olduklarını ifade ederek, demokrasiyi devrilmekten koruyacaklarını vurguladılar. Böylece her iki taraf için demokrasi, kutsadıkları, acıktıklarında da yedikleri hurmadan bir put haline gelmiştir.

Amerika, belli ki maddi değer dışında tüm değerleri çiğneyen faydacı bir ideoloji krizi yaşıyor. Kutsal görenler gözünde bazılarını kandıran Batı demokrasisinin yozlaşmışlığı açığa çıkmıştır. Zira diledikleri zaman tekmeleyebiliyorlar. Demokrasi, anlaşmazlıklar ve krizlerin kaynağıdır, sorunları çözmez.

Ayrıca, Batının zorla işgal ettiği ve yönettiği bir ülkede demokrasinin defalarca nasıl başarısız olduğunu da unutmuş değiliz. Sözde “demokratik geçiş” fezlekesi, ülkeyi yolsuzluk, baskı ve zulüm sarmalına sürüklemiş, çoğu zaman iç savaşlara yol açmıştır. Bugün, demokrasi adı verilen anlaşmazlık ve krizler tohumu, Amerika’yı dibe doğru sürüklüyor.

Burada İslam ümmetine insan uygarlığına sahip bir ümmet olduğunu hatırlatıyoruz. Bugün sadece Müslüman ülkelerde Hilafeti yeniden kurmak için değil, aynı zamanda İslam’ı Batı halklarına alternatif bir uygarlık olarak sunmak için de önlerindeki kapı ardına kadar açıktır. Söz konusu halklar, yöneticilerinin açgözlülüğü ve materyalizminden bıkmışlardır. Bugün, demokrasinin Tapınağı’na saldırıyorlar ve açıkça inançsızlığını ilan ediyorlar.

İslam’daki yönetim sistemi, ülke ve halkın işlerinin idaresinde nevi şahsına münhasır bir tarzı sahiptir. Egemenlik ile otorite arasını ayırır. Ümmet, inandığı Şeriatı uygulamak için seçilmiş Halifeye otorite verir. İslam’da muhalefet ve yandaşlık yoktur. Ümmet, Allah’ın Şeriatını uyguladığı sürece Halifeye itaat eder. Böylece, İslam sistemi uzun süreli istikrarı sağlayan yegâne sistemdir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

أَفَمَنْ أَسَّسَ بُنْيَانَهُ عَلَى تَقْوَى مِنَ اللَّهِ وَرِضْوَانٍ خَيْرٌ أَم مَّنْ أَسَّسَ بُنْيَانَهُ عَلَى شَفَا جُرُفٍ هَارٍ فَانْهَارَ بِهِ فِي نَارِ جَهَنَّمَ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ “Binasını Allah korkusu ve rızası üzerine kuran kimse mi daha hayırlıdır, yoksa yapısını yıkılacak bir yarın kenarına kurup, onunla beraber kendisi de çöküp cehennem ateşine giden kimse mi? Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.” ^{[Tevbe 109]}