حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
No: HT-BA-2024-MB-TR-14 |
H. 12 Muharrem 1446 M. Perşembe, 18 Temmuz 2024 |
İslam Dünyasındaki Yöneticilerin ve Bazı Uluslararası Toplum Liderlerinin Gazze’de Yaşanan Katliamları Kınamaları, Diğer Katliamları Onayladıkları Anlamına Gelir
13 Temmuz 2024 Cumartesi günü Yahudi varlığı, Gazze Şeridi’ndeki Han Yunus şehrinin batısındaki El Mevasi’de yeni iğrenç bir katliam işledi. Katliamda 90’dan fazla kişi şehit oldu, yarısı çocuk ve kadın 300’den fazla kişi de yaralandı. Buna ek olarak Yahudiler, 7 Ekim 2023’ten bu yana ABD’nin desteğiyle Gazze’de suç işliyorlar. En düşük tahminlere göre, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere şehit ve yaralıların sayısı yaklaşık 127.000’e ulaştı. Düzinelerce çocuğun hayatına mal olan kitlesel yıkım ve kıtlık nedeniyle de 10.000’den fazla insan kayıp.
Yahudi varlığı Gazze’de acımasız katliam işlemeye başladığından bu yana bu katliamlara yanıt olarak Müslümanların yöneticileri ve bazı yabancı liderlerden duyduğumuz tek şey, kınamadır ve uluslararası hukuka saygı çağrılarıdır! Gözleri boyamak, kamuoyunu kontrol altına almak ve yanıltmak için yapılan bu siyasi kınama ve lanetleme saçmalığı, iki ay önceki Refah işgali öncesine kadar devam etti. Amerika’nın, Yahudi varlığının olağanüstü katliamlar işlememesini dilemesinden sonra artık kınamalar da yapılmaz oldu. Yani Yahudi varlığı, artık yüzlerce değil onlarca katliam işlemeye devam ediyor. Bu nedenle komşu ülkelerden ve bazı Batılı ülkelerden bazı kınamalar duysak da birçok uzak Müslüman ülkesinden en ufak bir kınama bile duymadık. Küfrün başı Amerika da belki seçimlerle meşgul olduğu için belki de bu katliamın tesadüfi olduğuna ve benzer katliamların arkasının gelmeyeceğine inandığı için bu katliama sessiz kaldı.
Birçok Arap ülkesi, işgal varlığının Gazze Şeridi’nin güneyindeki El Mevasi kampını hedef almasını kınadı ve Filistinlilerin korunması ve Yahudi devletinin hesap vermesi gerektiği çağrısında bulundu. Ürdün Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Amman, “İsrail”in Gazze Şeridi’ne yönelik devam eden acımasız saldırganlığını, sistematik olarak sivilleri ve yerlerinden edilmiş kişilerin barınaklarını hedef almasını, son olarak (İsrail) işgal güçlerinin Han Yunus’ta, (İsrail’in) daha önce güvenli olarak sınıflandırdığı bir bölgede yerlerinden edilmiş kişilerin çadırlarını hedef almasını ve onlarca Filistinlinin şehit olmasına ve yaralanmasına neden olan saldırıyı” en güçlü ifadelerle kınadı. Cumartesi günü Dışişleri ve Göç Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Mısır, Yahudi varlığının El Mevasi bölgesini hedef almasını en sert ifadelerle kınayarak, silahsız sivillerin hayatlarını hiçe saymaya son verilmesi, insani standartlara uyulması ve uluslararası hukuk ile uluslararası insancıl hukuk hükümlerine riayet edilmesi çağrısında bulundu. Aynı bağlamda, Suudi Dışişleri Bakanlığı, Krallığın sonuncusu Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus’ta bulunan göçmen kampı olmak üzere “İsrail” savaş makinesinin Filistin halkına karşı devam eden soykırım katliamlarını en güçlü ifadelerle kınadığını” ifade etti. Suudi Arabistan ayrıca Yahudi varlığının uluslararası insani hukuku ve uluslararası meşruiyet kararlarını sürekli ihlal etmesi karşısında uluslararası hesap verebilirlik mekanizmalarının harekete geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Türk Dışişleri Bakanlığı da Yahudi varlığının, Han Yunus kentinin batısında yerinden edilmiş Filistinlilerin yaşadığı El-Mevasi bölgesindeki saldırılarının, “(İsrail)” Başbakanı Binyamin) Netanyahu hükümetinin Filistinlileri topyekûn yok etme çabasının bir aşaması” olduğunu bildirdi.
Mübarek Toprak Filistin’de Yahudi yerleşimi projesinin mimarlarından olan Batılı ülkelerin tepkilerine gelince, İngiltere Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Londra’nın El Mevasi kampına yönelik saldırı haberlerini yakından takip ettiğini belirterek, İngiltere Dışişleri Bakanlığı’nın çok uzun süredir devam eden ve dayanılmaz ölüm ve yıkıma neden olan çatışmanın sona ermesini arzuladığını açıkladı.
Dolayısıyla bu ülkeler, Batılı bombardıman uçaklarıyla her gün gerçekleşen onlarca katliam ve kıyımda bir sakınca görmüyorlar, sadece Yahudi varlığı tarafından yüzlerce cana mal olan katliamlar işlenmesine pek sıcak bakmıyorlar. Bu da Müslümanların kanını pek umursamadıklarını, yavaş yavaş öldürülmeleri gerektiğini, “büyük” katliamlarla ümmeti patlama noktasına getirmek istemediklerini doğruluyor. Tabii ki bu utanç verici durum, ümmetin Gazze halkını desteklemekte yetersiz kaldığı gerçeği ışığında gerçekleşiyor! Ümmetin orduları prangaya vurulmuş durumda ya da kılını bile kıpırdatmadan bu katliamları izliyor. Böylesi kimseler hakkında Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
مَامِنْامْرِئٍيَخْذُلُامْرَأًمُسْلِماًفِيمَوْضِعٍتُنْتَهَكُفِيهِحُرْمَتُهُوَيُنْتَقَصُفِيهِمِنْعِرْضِهِإِلَّاخَذَلَهُاللهُفِيمَوْطِنٍيُحِبُّفِيهِنُصْرَتَهُ،وَمَامِنْامْرِئٍيَنْصُرُمُسْلِماًفِيمَوْضِعٍيُنْتَقَصُفِيهِمِنْعِرْضِهِوَيُنْتَهَكُفِيهِمِنْحُرْمَتِهِإِلَّانَصَرَهُاللهُفِيمَوْطِنٍيُحِبُّنُصْرَتَهُ“Her kim bir Müslümanın saygınlığının kaybolacağı, onurunun zayıflayacağı bir yerde yardımsız bırakırsa, Allah da onu kendisine yardım edilmesini arzu ettiği yerde yalnız bırakır. Kim de bir Müslümana onurunun zayıflayacağı ve saygınlığının yitirileceği bir yerde yardım ederse, Allah da ona kendisine yardım edilmesini arzu ettiği bir yerde yardım eder.”
Ey Müslümanlar! ey Müslüman orduları! Müslüman ülkelerdeki yöneticilere ve mevcut rejimlere olan güvenimiz tamamen yok oldu. Hiçbirinizin aksini düşündüğünü veya Müslümanların yöneticiler hakkında iyilik beslediğini sanmıyoruz. Dolayısıyla Gazze halkınızı destekleme görevi tamamen sizin sorumluluğunuzdadır. Bu nedenle ümmet, ordulardaki sadık müminleri savaşmaya teşvik etmelidir. Gösteriler ve protestolar, ordulara yardım talebini duyurmak ve halklarına karşı görevlerini yerine getirme çağrısında bulunmak için olmalıdır. Tüm edep ve asalet duygularını yitirmiş alkolik ve sarhoş insanlarla dolu sarayların önünde değil, genelkurmay başkanlıklarının önünde oturma eylemleri ve gösteriler düzenlenmelidir. Bilin ki Hizb-ut Tahrir, sizinledir ve aranızdadır. Halkına asla yalan söylemez. Yönetimi devralmak, Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurmak, Mübarek Toprak Filistin’i, Mescid-i Aksa’yı, İsra makamını ve esirleri kurtarmak için güç ve kuvvet ehlinden nusret almaya hazırdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:
اسْتَجِيبُوا لِرَبِّكُمْ مِنْ قَبْلِ أَنْ يَأْتِيَ يَوْمٌ لَا مَرَدَّ لَهُ مِنَ اللهِ مَا لَكُمْ مِنْ مَلْجَأٍ يَوْمَئِذٍ وَمَا لَكُمْ مِنْ نَكِيرٍ“Allah’tan, geri çevrilmesi imkânsız olan bir gün gelmeden önce, Rabbinizin çağrısına uyun. O gün sizin için ne sığınacak bir yer vardır ne de (günahlarınızı) inkâr edebilirsiniz!” [Şura 47]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Ofisi |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43 www.hizbuttahrir.today |
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info |