حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
No: HT-BA-2024-MO-TR-36 |
H. 18 Rabi-ul Evve 1446 M. Pazartesi, 21 Ekim 2024 |
Ümmetin Misakı, Sahte Demokrasiden Değil, Saf İslam Akidesinden Fışkırmaktadır!
Arap Demokrasisi Dönemi... Arap Demokrasisi İçin Yol Haritası” başlığı altında, kendilerini Arap entelektüelleri olarak tanıtan bir grup, Saraybosna’da şüpheli bir konferans düzenledi. Konferansta, otoriter yönetim, baskı ve sosyal adaletsizlik gibi sorunlara pratik çözüm olarak tanımladıkları konuları ele aldılar ve Gazze’deki savaşın ortaya attığı fikri ve siyasi zorlukları tartıştılar. (19.10.2022 El Cezire)
Ey sayın entelektüeller! Eski bir Arap atasözü der ki, “Denenmişi deneyen pişman olur.”. Diyoruz ki, artık akıl sahiplerinin genel kural olan “denenmiş olan tekrar denenmez” ilkesini uygulamalarının zamanı gelmiştir. Böylesi bir konferansı düzenleme çağrısı yapan, eski Tunus Cumhurbaşkanı Munsif Merzuki’dir. 2011’deki Yasemin Devrimi sonrasında Tunus’ta demokrasiyi denedi, ülkesini büyük bir yıkıma sürükledi. Tunus’un bugünkü durumu, yani Kays Said’in iktidara gelmesi, onun bu deneyiminin bir sonucu. Kendisinden samimi bir cevap bekliyoruz: Demokrasi ülkedeki durumu düzeltti mi yoksa daha da mi kötüleştirdi? Mısır, Yemen, Suriye, Irak, Malezya, Ürdün ve diğer ülkelerde de durum öyle.
Belki de Merzuki ve onun gibi düşünen entelektüeller, doğru bir demokrasinin uygulanmadığını, başarılı olup olmadığını değerlendirebilmek için uygun bir fırsat bulamadıklarını söyleyebilirler. İşte burada, bu katılımcılara, Yahudi (demokratik) varlığının Gazze ve Lübnan’da işlediği suçlara tanıklık ettiklerini, tanıklık ettiklerini bu varlığın, Batının, Ortadoğu’nun tek demokratik ülkesi olarak övündüğü varlık olduğunu hatırlatıyoruz. Peki bu demokrasi, harabetten, yıkımdan ve helakten başka ne getirdi?
Acaba bu entelektüeller, mevcut sistemlerin ve onların ürettiği uluslararası örgütlerin ne kadar kusurlu ve sahte olduğunu göremediler mi? Artık bu demokratik ülkelerin, zulümden ve sömürgeden kurtulmaya çalışan halklarla özellikle Müslüman halklarla savaşmaktan başka bir amaç taşımadıkları net bir şekilde ortada.
Bu şüpheli konferansta toplanan aydınlar, çözümün “geçmişin yanılsamalarından uzaklaşmak ve halkların demokrasi, adalet ve ulusal kurtuluş beklentilerini karşılayan gerçekçi çözümler üzerinde düşünmeye devam etmek’ olduğunu iddia ediyorlar. Burada şunu sormak gerekir: Halkların sözcüsü olarak konuşma yetkisini size kim verdi ve onları demokrasiye özlem duyduklarına inandırmak için kim sizi vekil tayin etti? Çünkü bu halklar, Müslüman halklardır. Allah’ın tüm âlemlere rahmet ve insanlığa hidayet olarak indirdiği, kapsamlı bir hayat sistemi içeren tertemiz bir inanca sahiptirler, bir yüzyıl boyunca dünyaya hükmettiği ve insan yapımı yasalarla dünyaya korku ve dehşet saçtığı, savaşları alevlendirdiği, insanları göç ettirip açlığa mahkûm ettiği, güçlülerin zayıfların sırtından geçinerek dünyanın nimetlerinden faydalandığı, başarısızlığı ve kötülüğü dünyaya getiren aldatıcı demokrasi hayallerine değil. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu: أَفَحُكْمَالْجَاهِلِيَّةِيَبْغُونَوَمَنْأَحْسَنُمِنَاللَّهِحُكْماًلِّقَوْمٍيُوقِنُونَ“Onlar hâlâ cahiliye devrinin hükmünü mü istiyorlar? Kesin olarak inanacak bir toplum için, kimin hükmü Allah’ınkinden daha güzeldir?” [Maide 50]
Sayın aydınlar, İslam ümmetinin Filistin ve diğer yerlerdeki fedakârlıklarını istismar etmeniz, bu halklar adına konuşma yetkisi tanımaz size; çünkü demokrasiyi tercih ederek İslam’a sırt çevirdiniz ve halkların inancını hayatlarından kopardınız. Şunu bilin ki, Gazze’deki bu mücahitlerin, “Demokrasi ve Birlikte Yaşamın Adamı” sloganıyla sunulan sahte madalyalara ihtiyacı yoktur! Mücahitler, iğrenç demokrasi için değil, Allah’ın sözü üstün gelsin diye canlarını feda etmişlerdir. Gazze’deki bu korkunç savaş, demokratların Müslümanlara karşı nasıl iş birliği içinde olduğunu ve onların Yahudilerin saldırganlığına ve adaletsizliğine nasıl destek verdiğini tüm dünyaya açıkça gösterdi.
Ey saygıdeğer aydınlar! Halkları yanılttığınızı kendiniz itiraf ediyorsunuz. Nitekim Merzuki, “Bu soykırıma Batılı rejimlerin göz yumması, Arap halklarının demokrasiye olan güvenini daha da kaybetmesine yol açtı; artık demokrasiyi, tüm güvenilirliğini yitirmiş bir Batı ideolojisi olarak görüyorlar.” demiştir. Tevekkül Karman da “Artan nefret, ırkçılık ve mülteci karşıtlığı Batı rejimlerinin kırılganlığını gözler önüne sermiştir. Gazze ve Filistin’e destek veren öğrencileri bastırıp hapse atarak özgürlükler testinde de başarısız olmuşlardır.” demiştir. Bu durum, sapıklığınızın, İslam ümmetinden ayrışmanızın ve yanılgılarınızın en büyük kanıtıdır.
Hangi demokrasiden bahsediyorsunuz? Nasıl bir demokrasi uygulamak istiyorsunuz?
Kısacası demokrasi bir küfür sistemidir ve İslam ile hiçbir ilgisi yoktur. Ona çağrıda bulunan ya da uygulanmasını isteyen herkes şüpheli ve yanıltıcıdır, çünkü ümmet, izzetine ve şerefine ancak İslam ile ve Allah’ın zaferiyle kavuşabileceğine inanmaktadır. Biz Allah’a yardım ettiğimiz de Allah da Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet sisteminde birliğimizi sağlayarak dinine yardım edecektir. Bu yüzden sizi İslam’ı ve onun sistemini benimseyerek aklınızı başınıza almaya çağırıyoruz; çünkü o haktır ve onun dışındaki her şey batıldır.
المر تِلْكَ آيَاتُ الْكِتَابِ وَالَّذِيَ أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ الْحَقُّ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يُؤْمِنُونَ “Elif Lâm Mîm Râ. İşte bunlar Kitab’ın âyetleridir. Sana Rabbinden indirilen gerçektir, fakat insanların çoğu inanmazlar.” [Rad 1]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Ofisi |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43 www.hizbuttahrir.today |
E-Mail: media [@] hizb-ut-tahrir.info |