حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Merkezî Medya Ofisi
No: HT-BA-2025-MB-TR-23 |
H. 29 Ramazan 1446 M. Cumartesi, 29 Mart 2025 |
Gazze Halkına Yardım Etmek, Bazı Müslümanlara Değil, Tüm Müslümanlara Farzdır!
Afganistan Arapça TV, 24 Mart 2025’te dikkat çeken bir açıklamaya yer verdi. Mevlevi Abdülhak Hamad tarafından okunan ve ‘Arap Yöneticilere Afganistan’dan Mesaj’ başlığını taşıyan metinde, Arap dünyasının Gazze’de yaşananlara karşı duyarsızlığı ve Yahudi varlığı ile aynı safta yer almaları sert bir dille eleştirildi Abdülhak Hamad, şu çağrıda bulundu: “Ey Arap yöneticiler! Başkalarının dünyası için kendi dininizi sattınız!
Hem Allah hem de düşmanınızı dost edindiniz, çocuk katilleri ve toprak gaspçılarıyla barış serabının peşine düştünüz. Kendiniz hakkında Allah’tan korkun! Ümmetiniz ve dininiz hakkında Allah’tan korkun. Akıl ve izan sahibiyseniz, hakka geri dönün. Hakkın cephesine katılın. Bilmiyor musunuz ki Allah düşmanına verdiğiniz her kuruş, Gazze’ye yağan bombaların yakıtı oluyor!
Petrolünüzün artık Siyonist tankların damarlarında dolaşan kana dönüştüğünü görmüyor musunuz? Ey Arap yöneticiler! İki milyar Müslüman sizin suskunluğunuza öfkeli. Bu sessizlik karşısında yükselen öfke, belki de Allah’ın size olan gazabının yeryüzündeki yankısıdır Allah korusun! Ümmetin önderleri olmanız gerekirdi, ama sizin döneminizde ümmet eşi görülmemiş bir zillete duçar oldu! Gazze’nin kadın ve çocukları sizin için Siyonistlerden daha mı tehlikeli ki, düşmanınızı mazlum kardeşlerinize tercih ediyorsunuz?! Gazze kan revan içinde, sizse kapıları kapatıp yiğitlerin yardıma koşmasını engelliyorsunuz! Bu zorbalığın durdurulmasına gücünüz yetmiyorsa bari sınırları açın da özgür ruhlar vazifelerini yerine getirsin! Gazze’nin kadınlarının, çocuklarının feryadını duymuyor musunuz? Allah’ın Gazze’de olup biten her şeyi işittiğine ve kaydettiğine, kıyamet günü hepsinden hesap soracağına inanmıyor musunuz? Öyleyse ne diye gaflet uykusundan uyanıp kardeşlerinizin yardımına koşmuyorsunuz? Bu caninin her geçen gün vahşetini artırdığını, kuduz bir köpek gibi her yerde havlayarak sizin liderliğinize meydan okuduğunu görmüyor musunuz? Ey ümmetin liderleri, daha neyi bekliyorsunuz?!”
Bu mesaja yanıt olarak diyoruz ki: Ey kardeşimiz Abdülhak! Bu yöneticilerin, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in sahih hadiste haber verdiği “ruveybidalar” olduklarını her Müslümanın bildiği gibi sen de çok iyi biliyorsun.
سَيَأْتِي عَلَى النَّاسِ سَنَوَاتٌ خَدَّاعَاتُ؛ يُصَدَّقُ فِيهَا الْكَاذِبُ وَيُكَذَّبُ فِيهَا الصَّادِقُ، وَيُؤْتَمَنُ فِيهَا الْخَائِنُ وَيُخَوَّنُ فِيهَا الْأَمِينُ، وَيَنْطِقُ فِيهَا الرُّوَيْبِضَةُ» قِيلَ: وَمَا الرُّوَيْبِضَةُ؟ قَالَ: «الرَّجُلُ التَّافِهُ فِي أَمْرِ الْعَامَّ “İnsanlar üzerine öyle hayırsız yıllar gelir ki o zamanda yalancı doğrulanır, doğru yalanlanır, haine güvenilir, emin kimseye güvenilmez! O zamanda Ruveybida konuşur’ buyurdu. Ruveybida nedir? Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem, “Sefih kimse genelin işi hakkında konuşur” buyurdu.” [İbn Mace] Bu yöneticiler küfürle hükmediyorlar, İslam’a ve Müslümanlara düşmanlık besliyorlar. Onlar Batı’nın ajanlarıdır ve tek görevleri İslam’a zarar vermek, Müslümanları ezmek, sömürgeci kâfir ve Yahudi varlığının çıkarlarına hizmet etmektir Dolayısıyla bu hainlerden medet ummak boşunadır. Ancak bu çağrı, onları devirmek için ümmete onları ifşa etmek ve Rabbimize bir mazeret sunmak içinse, o zaman anlamlı ve hikmetli olur. Nitekim Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:
وَإِذَ قَالَتْ أُمَّةٌ مِّنْهُمْ لِمَ تَعِظُونَ قَوْماً اللهُ مُهْلِكُهُمْ أَوْ مُعَذِّبُهُمْ عَذَاباً شَدِيداً قَالُواْ مَعْذِرَةً إِلَى رَبِّكُمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ “İçlerinden bir topluluk, “Allah’ın helâk edeceği yahut şiddetli bir azapla cezalandıracağı kimselere ne diye öğüt veriyorsunuz sanki!” deyince onlar, “Rabbiniz katında bir mazeretimiz olsun diye; bir de sakınıp çekinirler ümidiyle” şeklinde cevap verdiler.” [Araf 164]
Mübarek Toprak Filistin haraci arazidir, tüm İslam ümmetinin ortak malıdır. Bu topraklar sadece Filistinlilere değil, tüm Müslümanlara aittir. Öyleyse nasıl olur da bu kutsal sorumluluk, korkak, ihanet içindeki işbirlikçi yöneticilere terk edilebilir? Filistin, Arabıyla Acemiyle yakınıyla uzağıyla tartışmasız tüm İslam ümmetinin meselesidir. Nasıl ki Haremeyn (Mekke ve Medine) Suud hanedanının tapulu malı değil de tüm ümmetin ortak değeriyse; Mescid-i Aksâ da kimsenin mülkü ya da vesayeti altında değildir. O, dünyadaki her Müslümanın ortak sorumluluğudur.
Ey Abdülhak kardeşim! Gazze halkına gönderdiğin mesajında şöyle dedin: “Bilin ki yalnız değilsiniz. Afganistan’daki kardeşleriniz tek yürek olarak sizlerle beraberdir. Sizi unutmadık, dualarımızdan hiç eksik etmedik. Attığınız her adımda, geçtiğiniz her vadide, sığındığınız her siperde biz de kalplerimiz, ruhlarımız ve dillerimizle sizinle birlikteydik. Bahanelerle kapana kısıldık ve sınırlarla kısıtlandık, ama dualarımız gecenin karanlığında saplanan oklar gibi oldu” Peki kardeşlerinin acısını paylaşman ve onlar için dua etmen, Yahudilerin bombalarına maruz kalan o insanlara gerçek bir yardım sağlar mı? Enkaz altında can verenler için duyduğun acı ve döktüğün gözyaşlarının ne faydası var ki? Yahudi katliamlarını protesto için Batı sokaklarını dolduran, üzüntülerini dile getirip kınayan milyonlardan ne farkın kaldı senin? Gazze’deki kardeşlerimizin yardımına koşmak gibi bir konuda sadece dua etmek, Allah’a güvenmek değil, sorumluluktan kaçmaktır! Unutmayın ki Allah zaferin sebeplerine sarılmayı farz kılmıştır. Nitekim Şa’bî şöyle demiştir: “Duana biraz da katran ekle!”
Ey Abdülhak kardeşim! ‘Bizi mazeretler hapsetti, sınırlar zincire vurdu’ sözüne gelince, acaba bu mazeretin, ‘Kardeşlerinize yardım etmekten geri durmayın’ diyen Âlemlerin Rabbi katında makbul olacak mı? Hele ki Allah, o mazlum kardeşlerimiz hakkında şöyle buyurmuşken:
وَإِنِ اسْتَنصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ“Eğer onlar din hususunda sizden yardım isterlerse, yardım etmek üzerinize borçtur.” [Enfal 72] Gerçekten sınırların sizi durdurduğunu mu düşünüyorsunuz? O zaman geçmişte, onlarca yıl boyunca Afgan cihadına katılan Müslümanları o sınırlar nasıl durduramadı? Sovyet’e, Amerika’ya karşı savaşan onca mücahit o zaman nasıl geçti o sınırları? Peki, sizinle birlikte cihat eden Arap mücahitleri unuttunuz mu? İçlerinde nice Filistinli vardı! Sizinle birlikte düşmanınıza karşı cihat edip Allah’ın size zafer nasip etmesine vesile oldular. Bu sınırlar, cihat niyeti halis olan o mücahitleri size gelmek için durduramamıştır. Aynı durum sizin için de geçerli! Eğer Gazze’deki kardeşlerinize yardım niyetiniz sahihse, Afganistan’dan yola çıkmanıza hiçbir sınır engel olamaz. Allah’tan korkun! Kardeşlerinize karşı samimi olun. Daha önce sizin yardımınıza koşan bu kardeşlerinizin bugün de siz yardımına koşun.
Son olarak ey Abdülhak kardeşim! Bu mesajı Arap yöneticilere değil de Afganistan’daki Taliban mücahitlerine yöneltseydin daha yerinde olurdu. Çünkü o Arap yöneticileri, artık ümmetin değil de ümmet ve Gazze halkının düşmanları saf tutan ruveybidalardır!
Afganistan’daki mücahitler, Allah’ın yardımıyla iktidara gelip devlet gücüne kavuştuktan sonra, Mübarek Toprak Filistin’deki ezilen kardeşlerine yardım etmeye çok daha layıktırlar ve en güçlü adaylardır. Allah katında hiçbir mazeretleri olamaz. Dünyayı ahirete tercih eden Arap yöneticilerin bahanelerini öne sürmeleri kesinlikle kabul edilemez. Taliban’daki kardeşlerinizi Filistin’e savaşçılar ve birlikler göndermeye çağırın. Onlara silah verin, asker gönderin, destek olun! Sakın es Sisi, Abdullah ya da diğer işbirlikçi Ruveybidaların iznini beklemeyin. Bilakis, adil hüküm sahibi Allah’ın sizinle birlikte olduğunu hatırlayarak bu sınırları aşın ve geçin!
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انْفِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الْأَرْضِ أَرَضِيتُمْ بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الْآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الْآخِرَةِ إِلَّا قَلِيلٌ * إِلَّا تَنْفِرُوا يُعَذِّبْكُمْ عَذَاباً أَلِيماً وَيَسْتَبْدِلْ قَوْماً غَيْرَكُمْ وَلَا تَضُرُّوهُ شَيْئاً وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ“Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir. Eğer Allah, yolunda sefere çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir toplum getirir. Siz ise O’na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” [Tevbe 38-39]
حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Merkezî Medya Ofisi |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi el-Mezra’a, P.K. 5010-14, Kolombiya Merkezi B Blok Kat:2, Beyrut/Lübnan Telefon: TEL: 0096 113 07 59 4 / GSM: 0096 171 72 40 43 www.hizbuttahrir.today |
E-Mail: media [@] hizbuttahrir.today |