Kamuoyunun yaygın tepkisine rağmen Pakistan yöneticileri, Gilgit-Baltistan’ı il yapma ısrarlarını sürdürüyorlar. Genel seçimlerin 15 Kasım 2020’de yapılacağını açıkladılar. Yöneticiler, Gilgit-Baltistan’ın il yapılması halinde gelişmesine yardımcı olacağının iddiası arkasına saklanıyorlar. Peki, Gilgit-Baltistan’ın statüsü değiştirilmeden uzun süredir acı çeken halkının gelişmesi için neden çaba gösterilmiyor? Yetmiş yıldır mevcut başarısız sistemde illerin sözde gelişmesi için ne tür bir çaba gösterildi? Onlarca yıldır önceki hiçbir Pakistan hükümeti, Gilgit-Baltistan’ı il yapma cesaretini gösteremedi. Gilgit-Baltistan’ın özel statüsünün devam etmesi, Kontrol Hattının tartışmalı bir sınır olarak kalması nedeniyle tüm Keşmir’in Hint işgalinden kurtarılması talebini güçlendirmektedir. Gilgit-Baltistan’ı il yapma girişimi, Bajwa-İmran rejimi tarafından yayınlanan siyasi haritaya bile aykırıdır. 4 Ağustos 2020’de yayınlanan haritada, Kontrol Hattının ötesindeki işgal altındaki Müslüman topraklarda bile hak iddiasında bulunuluyor.

Gilgit-Baltistan’ın statüsünü değiştirmek, Keşmir davasına açıkça ihanettir. Gilgit-Baltistan’ın il yapılması, Modi’nin Kontrol Hattını kalıcı uluslararası bir sınır haline getirme pozisyonunu güçlendirir ve Azad (kurtarılmış) Cammu Keşmir’in il yapılması baskılarını artırır. Ancak ABD’nin emriyle hareket eden Bajwa-İmran rejimi, Müslümanların uzun soluklu ve sabırlı mücadelesine rağmen işgal altındaki Keşmir’i Hindu devletinin kontrolüne bırakma konusunda ısrarcı. Hiçbir fedakârlığı esirgemeyen Müslümanlar, Allah’a iman güçleriyle demoralize olmuş ve içsel olarak bölünmüş Hint ordusunun yapısını değiştirdiler.

Ey Pakistan Müslümanları! Sahtekâr Bajwa-İmran rejimini, işgal altındaki Keşmir’i peşkeş çekme girişiminden geri adım atmaya zorlayın. İlk önce rejim, muhteşem silahlı kuvvetlerimizi işgal altındaki Keşmir’i kurtarma onurundan yoksun bıraktı. Savaşın bir seçenek olmadığını ve cihadı Müslümanlar düşmanı olarak ilan etti. Şimdi de Kontrol Hattını kalıcı bir sınıra dönüştürerek Modi’nin işgal altındaki Keşmir üzerindeki kırılgan dizginlerini sağlamlaştırmaya çalışıyor. Bizim ve tüm yaratıkların Rabbi olan Allah Subhânehu ve Teâlâ, İslam topraklarının düşmanın işgaline terk edilmesine asla rıza göstermez. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ وَأَخْرِجُوهُم مِّنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ وَالْفِتْنَةُ أَشَدُّ مِنَ الْقَتْلِ“Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke’den) siz de onları çıkarın. Zulüm ve baskı, adam öldürmekten daha ağırdır.”^{[Bakara 191]} Cihadı Müslümanlar düşmanı olarak ilan etmek bir yana Sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem bizi cihat konusunda uyarmıştır.

مَا تَرَكَ قَوْمٌ الْجِهَادَ إلاّ ذُلّوا“Bir millet, Allah yolunda cihadı terk edecek olursa Allah, o kavmi zillete düşürür.”^[Ahmed]

Başlangıcından beri hak olan Nübüvvet metodu üzere Hilafet yeryüzünde kurulana kadar hak üzerinde sebat edin. Hilafet, bizi Allah Subhânehu ve Teâlâ ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in emirlerine göre yönetecek, devletin uyguladığı şeri hükümler doğrultusunda Rabbimize ibadet etme sevincini tattıracaktır. Keşmir veya Mescidi Aksa etrafındaki mübarek topraklardan olsun Müslümanların temiz topraklarından düşmanlarımızı geri çekilmeye zorlayacaktır.

Ey Müslümanlar! Kalkın ve Hilafeti yeniden kurmak için canınızı dişinize takın.

Ey Müslümanlar! Kalkın zamanınız yaklaşıyor.