“Son Çağrı” adı verilen son protesto, 24 Kasım 2024’te başladı ve 27 Kasım’da İslamabad’daki D-Chowk meydanında sona erdi. Yolların ve okulların kapatılmasına, internetin kesilmesine ek olarak, kolluk kuvvetleri ve siviller de dahil olmak üzere yaklaşık bir düzine kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi de yaralandı. Bu şiddetli çatışmaların sonucu ne olursa olsun, Pakistan halkının sıkıntılarında bir değişiklik olmayacaktır. Bu siyasi kaos, Amerikan ajanlarının farklı fraksiyonları arasında yaşanan bir güç mücadelesidir. Halk için gerçek değişim, ancak silahlı kuvvetlerin Raşidi Hilafet’in kurulmasına destek vermesiyle mümkün olacaktır.

Mevcut sistemdeki çeşitli siyasi fraksiyonlar, tüm önemli meselelerde aynı duruşu sergilemektedir. Bu meseleler, Amerika’nın çıkarlarını koruyan askeri liderlik tarafından kontrol edilmektedir. Bun meseleler arasında, Birleşmiş Milletler kararlarının uygulanmasını talep ederek Keşmir meselesini tarihe gömmek, Hindistan ile ilan edilmemiş iş birliğini artırarak normalleşmeyi kabul etmek, Gazze’ye destek için silahlı kuvvetleri harekete geçirmeyi reddetmek, Afganistan’da sınır çatışmalarıyla Taliban hükümetini baskı altında tutmak, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) şartlarını uygulayarak ekonomiyi yok etmek, yozlaşmış Batı liberal değerlerinin sosyal sistemde ve İngiliz yargısında hâkimiyetini sağlamak için İslam’a daveti bastırmak, Müslümanların en büyük düşmanı olan Amerika ile ittifak yapmak ve Çin’den alınan krediler karşılığında Doğu Türkistan’daki (Sincan) Müslümanların acımasızca zulüm görmesini görmezden gelmek yer almaktadır.

Amerikan ajanları olan tüm siyasi grupların vizyonları, gündemleri ve manifestoları, birkaç yüzeysel farklılık dışında aynıdır. Bu nedenle, yaşanan siyasi kaos, sadece bir güç mücadelesidir. Bizim sefaletimiz, yanlış gündemler ve vizyonlardan kaynaklanmıyor mu? Bu nedenle, bu siyasi kaosun, bu siyasi elitlerin mücadelesinde ezilen halk için hiçbir fark yaratmayacağı açıktır. Bu protesto, kapsamlı değişimin yalnızca halkın desteğiyle mümkün olamayacağını bir kez daha doğrulamıştır. Değişim, silahlı kuvvetlerin desteğini de gerektirir. Ayrıca, halkın mevcut sistemi reddettiğini ve değişim istediğini de doğrulamıştır. Kapsamlı bir değişim için en önemli faktör, Pakistan Silahlı Kuvvetleri’ndeki samimi subayları, Raşidi Hilafet’in kurulması için nusret vermeye ikna etmektir.

Ey Pakistan Silahlı Kuvvetleri! Allah Subhânehu ve Teâlâ size İslam ümmetinin en büyük askeri gücünü bahşetmiştir, bu güvene ihanet etmeyin. Ajan liderliği devirdiğinizde, siyasi kaosu ve Amerika’ya bağlılığı sona erdirdiğinizde nasıl bir şeref ve zafer kazanacağınızı düşünün. Nübüvvet metodu üzere Hilafetin kurulması için Hizb-ut Tahrir’e nusret verin. Hilafet, sömürgecilerle yapılan tüm anlaşmaları sona erdirerek, onların topraklarımız üzerindeki egemenliğini ve nüfuzunu bitirecektir. Hilafet, sömürgecilerin üslerini, elçiliklerini ve konsolosluklarını kapatacak, sömürgeci programlarını kökünden kazıyacaktır. Hilafet, sizi Gazze ve Keşmir’in kurtuluşu için seferber edecek, Orta Asya’nın, Körfez’in ve diğer Müslüman ülkelerin cesur ve istekli Müslümanlarını birleştirerek, hain Müslüman liderler eliyle yaşanan aşağılanmayı sona erdirecektir. İslam’a bağlanın, kararlılığınızı güçlendirin, Allah’tan başka hiçbir şeyden korkmayın, Allah’a tevekkül edin ve O’nun rızası için harekete geçin. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

إِنَّ اللهَ لاَ يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتَّى يُغَيِّرُواْ مَا بِأَنفُسِهِمْ“Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez” ^{[Rad 11]}