Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru’nu (CPEC) defalarca öven Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, 15 Mayıs 2017 tarihinde bölgede sömürgeci politikalarına teşvik eden Çin’de Kuşak ve Yol Forumu’na katıldı. Ardından Çin anlaşma taslağının ayrıntılarına yönelik ülke çapında protestolar baş gösterdi. Bunun üzerine zavallı hükümet, bir dizi değişikliklerin ardından nihai anlaşmanın bu ay imzalanacağını açıklamak zorunda kaldı. Bajwa-Navaz rejiminin anlaşmanın detaylar hakkında verdiği güvenceleri bir kanara bırakırsak -ki zaten hemen uygulamaya başladığını itiraf etti- CPEC’in ana hatları güvence verilecek kadar da değil. Yabancı veya ekonomik politikaların farkında olan bir liderlik, Çin’in Pakistan halkı ve Müslümanlar için dost bir ülke olmadığını bilir. Çin, açgözlü kapitalist bir devlettir, yurtiçinde ve yurtdışında Müslümanlara baskı yapmaktadır. Doğu Türkistan Müslümanlarına yönelik acımasız ve barbarca muamelesi gözler önündedir. Müslümanların Ramazan’da oruç tutmaları, camiye gitmeleri ve sakal bırakmaları yasak olduğu gibi Müslüman kadınların da İslami kıyafet giymeleri yasaktır.  Şimdi de Müslümanlar, sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in “Muhammed”ismini çocuklarına veremiyorlar. Politik açıdan Çin, diğer büyük sömürgeci güçlerin İslam dünyasındaki sömürgeci projelerini desteklemiştir. Çin de sömürgeci ve kapitalist bir devlettir. Rusya, İngiltere ve ABD gibi sadece kendi çıkarlarını gözetir. CPEC de tek taraflı anlaşmadan başka bir şey değildir. Çin, endüstrisi için Pakistan kaynaklarından ve Çin ürünlerinin satışı için de Pakistan pazarından yararlanmak istemektedir.

Pakistan’ın başka bir sömürgeci devletle yapacağı anlaşmadan dolayı maruz kalacağı tehlikelere gelince, CPEC zaten Çin’e Pakistan’ın temel kaynaklarına sahip olma imkânı sağlamıştır. Pakistan, oyun belirleyici değil, kaybeden taraftır. Artı CPEC, Pakistan’ı iyice faize dayalı dış borç batağına boğmuştur. Diğer sömürgeci güçler ve kurumlara olan büyük miktarlardaki borçlarını saymıyoruz bile. Rejimin CPEC yoluyla Çin ürünleri ve emeğine olan bağımlılığı artmıştır. Bu da uzun vadede Pakistan tarım ve sanayisini felç edecektir. Eğer Pakistan’a pastadan bir pay düşeceğini varsayarsak, bu, Çin kırıntılarını toplamak olacaktır. Hatta bu kırıntılar bile Pakistan halkından ziyade Bajwa-Navaz rejimi ve yandaşlarına peşkeş çekilecektir.

Pakistan’ın büyük potansiyeline rağmen vizyonsuz Bajwa-Navaz rejimi, Pakistan’ı yabancı güçlere ganimet olarak sunmaktadır. Müslümanların artık bu liderliği reddetmelerinin ve yabancı güçlere bağımlılık dönemine son verecek bir proje için çalışmalarının zamanı gelmiştir. Elbette ki o da Hilafet projesidir. Ancak o zaman Müslümanlara ait bir liderlik olacak, o liderlik mevcut Müslüman ülkeleri tek bir Hilafet altında toplamak gibi Müslümanları güçlendirmek için çaba sarf edecektir. Müslüman toprakları arasında ulaşım, haberleşme ve enerji bağlantıları inşa edecektir. Ayrıca Hilafet, yabancı teknoloji ve yatırımlara bağımlılık yerine motor, ağır makine ve silah üretimi dâhil ağır sanayi kurmak için yatırımlar yapacaktır. Böylece ekonomi, güçlü bir zemine oturacak ve Hilafete dünyanın önde gelen devleti olma yeteneği sunacaktır. 

Ey Pakistan silahlı kuvvetlerinin samimi subayları! Görün, Bajwa-Navaz rejimi nasıl da Pakistan’ı altın tepside sömürgecilere sunuyor. Böylece sömürgeciler, hızlı finansal karlar elde edebilecektir. Size gelince, Bajwa-Navaz rejimi sizi Çin projelerinin güvenlik görevlisi haline getirmiştir. Oysa İslam, İslam ve Müslümanların hâkimiyeti için seferber olmanızı talep etmektedir. Hilafet dönemindeki Müslüman komutan Kuteybe b. el-Bahili’yi hatırlayın. Kuteybe, Çin kapılarına dayanmış ve ordular da Çin topraklarına ayak basmak için yemin etmişti. Çin İmparatoru o kadar çok kormuş ve paniğe kapılmıştı ki Müslüman komutana cizye ödemek için bir heyet ve Çin topraklarına ayak basma yeminini yerine getirmek için de bir toprak göndermişti. İşte Hilafet altında Müslüman silahlı kuvvetlerin rolü böyleydi! Onun için daha ne duruyorsunuz? Ne zaman Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletinin kurulması için Hizb-ut Tahrir’e nusret vereceksiniz? Nusret verin ki silah, ateş ve kanınız, ateistler, müşrikler ve ehli kitap düşmanlarımızın komploları yolunda değil İslam’ın hâkimiyeti için aksın.

مَا يَوَدُّ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَلاَ الْمُشْرِكِينَ أَنْ يُنَزَّلَ عَلَيْكُمْ مِنْ خَيْرٍ مِنْ رَبِّكُمْ وَاللَّهُ يَخْتَصُّ بِرَحْمَتِهِ مَنْ يَشَاءُ وَاللَّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ “(Ey müminler!) Ehli Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Hâlbuki Allah rahmetini dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.”^{[Bakara 105]}