ALECA Anlaşması konusunda Avrupa Birliği ile müzakereler açma niyetinden sonra Başbakan Hişam El Meşişi, 08 Ocak 2021 Cuma günü IMF misyonuna video konferans yoluyla yapısal reformlar yapmaya hazır olduklarını söyledi. Ekonomi, Maliye ve Yatırım Bakanı Ali El Kali ile Başbakanın ekonomi danışmanı Abdüsselam El Abbasi’nin katıldığı toplantıda, ekonomik reform programı geliştirilmesi konusunda anlaşmaya varıldı.

Soruyoruz: Bu sözde reformlar, yağmalanan servetin geri alınmasını, Tunus halkının gıda güvenliğini sağlayan sanayi ve stratejik tarım gibi iddialı projelerin yeniden canlandırılmasını içerecek mi?

Yoksa sözde reformlar, IMF’nin tasarladığı ve devrim sonrası hükümetlerin, 2013 ve 2016’da birinci ve ikinci niyet mektubu ile uygulamayı taahhüt ettiği yapısal reform programının tamamlanması mı? Program, kamu bankalarının kapitalizasyonuna, merkez bankasının bağımsızlığına, devletin parasal kolunun budanmasına, döviz kurunun çökmesine, hayat pahalılığına, borcun dip yapmasına, ticaret dengesi açığına, yaygın işsizliğe, kalkınma yetersizliğine yol açtı. Ayrıca kamu sektörünün özelleştirilmesi başlığı altında Tunus halkının kalan yetenekleri, peşkeş çekilecek.

AB ile ortaklık anlaşmasını derinleştirmek için müzakere masasına oturmayı düşünen başbakandan bir şey bekleyebilir miyiz? 1995 yılında eski Cumhurbaşkanı Bin Ali, Tunus’un endüstriyel dokusunu yok eden, tarım ve Tunus gıda güvenliğinin yıkımını öngören AB ortaklık anlaşması imzalamıştı. Sözünü ettiği yapısal reformlar, başbakanın strateji ilişki olarak tanımladığı IMF’nin kalan diktelerinin uygulanması değil mi?

Tunus’un ekonomik krizleri, Batı kurumları ve finansal uzantıları denetimindeki reformlarla çözülemez. Yine krizlerin kaynağı olan kapitalist sistem merkezli alt yamalar da çözülemez.

Çözüm, katışıksız ümmetin ideoloji ve uygarlık projesinden olmalıdır. İslam’daki ekonomik sistem, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet altında krizlerden arınmış adil bir ekonomik yaşam sağlayabilir. Politikacılar ve entelektüeller, bu köklü uygarlık alternatifini dikkate almalıdır. Bu uygarlık alternatifi hem kendilerinin hem de ümmetin kurtuluşudur. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلا يَضِلُّ وَلا يَشْقَى وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكاً “Kim Benim zikrimden yüz çevirirse, mutlaka onun için sıkıntılı bir geçim vardır. Ve kıyamet günü onu, kör olarak haşredeceğiz.” ^{[Taha 124]}