BM, 30 Haziran Salı günü çatışan taraflar arasında ateşkes anlaşmasını denetlemek için Yemen’e uluslararası güçler konuşlandırma zaruretine vurgu yaptı. BM Yemen Özel Temsilcisi İsmail Velid Şeyh, Yemen Cumhurbaşkanı Abd Rabbo Mansur’a 7 maddelik bir öneri sunduğunu aktardı. Öneriye göre Husi militanlar geri çekilecek, devlet kurumları geri teslim edilecek, ateşkesi denetlemek ve ateşkesi sürecini izlemek için tarafsız kuvvetler konuşlandırılacak. Önerinin en önemli maddeleri bunlardır. Gözlemciler, tarafsız güçlerin BM barışı koruma birimleri olmasını yeğliyorlar. Buna gerekçe olarak da dün BM, Yemen’de üst düzey acil durum ilan etti.

Başta Amerika olmak üzere BM, şeytani planlarını uygulamak için uluslararası çatışma kapsamında Yemen halkının sıkıntı ve kötü koşullarını istismar ettiler. Amerika, sanki maktulü öldüren sonra da cenaze ardından yürüyen birine benziyor. Husilere yardım elini uzatan, Husileri desteklemek için İran’a sonra da hava saldırıları düzenlemek için Suudi Arabistan’a yeşil ışık yakan yine Amerika’dır. Amerika, çıkarlarını gerçekleştirmek ve kendi çözümlerini ülkeye dayatmak için ülkeyi felakete sürüklüyor. Oysa bu çözümler, öldürücü zehirlerdir. Nitekim İngiltere’nin tavsiyesi üzerine sürgündeki Yemen hükümeti, Amerika’nın bu çözümlerini içselleştirmek için seğirtircesine Washington’a koştu. Böylelikle İngiltere hem uşaklarını hem de kendi bekasını korumak için çalışıyor!

İman ve hikmet ülkesi Yemen’e yapılacak bu müdahalelerin sonuçlarından çatışan taraflar sorumludur. Ülkenin vardığı bu durumun tek nedeni, tarafların ahmaklık ve uşaklığıdır, siyasi bilinçten yoksun olmalarıdır. Eğer İslam’ı hakem kılsalar ve aralarında çıkan çekişmelerde İslam egemen olsaydı, ülke ve halkın çıkarlarına, kaprisleri ve bencil dar çıkarlarını takdim etselerdi, Batı ve bölgenin ajan yöneticilerine mesafe koysalardı, sorunlar çözülür, çatışmalar durur, Yemen İslam’ın ve onun egemenliği altında mutlu ve refaha ulaşırdı.

Ey Yemen halkı, iman ve hikmet halkı! Batı, çatışmalar aracılığıyla ve ülkenize olan açgözlülüğü nedeniyle yaralarınızı derinleştirmektedir. Siz evvela Allah’ın lütfu sonra da Batılı ülkeler ve Güvenlik Konseyi’nin ülkenize karşı kurdukları entrikaları deşifre eden Hizb-ut Tahrir’in samimi uyanık gençlerinin gayretleri sayesinde, siyasi uyanıklığa sahip oldunuz. Bilin ki Batı’nın çözümleri, tıpkı bir serap gibidir. Ne susuzluğu giderir ne de karın doyurur. Sizin Allah’tan başka dostunuz yoktur. Batı yapımı yönetimleri kendi ellerinizle nakşedin. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’iniman ve hikmet olarak nitelediği bir halk, çözümden yoksun olamaz. Yeter ki Allah’a samimi olsunlar ve samimi olarak çalışanlarla birlikte çalışsınlar. Gelin Allah’ın Şeriatını egemen kılalım ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurarak düşmanları kıskandıralım. Çünkü Hilafet, cankurtarandır ve yegâne faydalı çözümdür.

فَتَرَى الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ يُسَارِعُونَ فِيهِمْ يَقُولُونَ نَخْشَى أَن تُصِيبَنَا دَآئِرَةٌ فَعَسَى اللّهُ أَن يَأْتِيَ بِالْفَتْحِ أَوْ أَمْرٍ مِّنْ عِندِهِ فَيُصْبِحُواْ عَلَى مَا أَسَرُّواْ فِي أَنْفُسِهِمْ نَادِمِينَ“İşte kalplerinde bir hastalık (nifak) bulunanların, “Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz” diyerek onların arasında koşup durduklarını görürsün. Ama Allah, yakın bir fetih veya katından bir emir getirir ve onlar içlerinde gizledikleri şeye (nifaka) pişman olurlar.” ^{[Maide 52]}