Pazar, 02 Safer 1447 | 2025/07/27
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Ey Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Ümmetindeki İslam Hamiyeti!

Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem Şöyle Buyurdu:

لَيْسَ بِالْمُؤْمِنِ الَّذِي يَبِيتُ شَبْعَانَ وَجَارُهُ ‌جَائِعٌ إِلَى جَنْبِهِ

“Yanı başındaki komşusu açken tok olarak geceleyen kişi (olgun) mümin değildir.” [El Hakim]

Yaşadığımız dehşet karşısında taşlar ve ağaçlar bile dile gelmiştir. Yüreklerimiz kan ağlıyor, çocuklarımız açlık ve susuzluktan kıvranıyor, kadınlarımız müminlerin onuruna ve vicdanına sesleniyor. Bombardımandan kurtulan, açlıktan veya susuzluktan can veriyor. Fakat bütün bunlardan daha ağırı, ihanete uğramanın ve yalnız bırakılmanın verdiği acıdır. Bu acı, bombalardan, açlıktan ve susuzluktan çok daha yıkıcıdır. Gazze’deki kardeşleriniz evsiz barksız kalmış durumda, çaresizce oradan oraya savrulup duruyorlar. Nereye gideceklerini bilmeden dolaşıp duruyorlar. Açlığın ve susuzluğun pençesinde, feryatları boğazlarına düğümlenmiş durumda. Şu çığlıkları yeri göğü inletiyor: İslam ümmeti nerede? Dinin izzet-i nefsi nerede? Müminlerin inayet eli nerede?

Asıl insanın yüreğini parçalayan ise, o ‘ölüm tuzakları’dır; Hani şu yalandan ‘insani merkez’ diye adlandırılan yerlerdir. Gazze halkı, ölüme gittiğini bile bile yürüyor oralara. Ama evlatlarının, ailelerinin açlığı, belki bir avuç un bulabilir miyiz diye onları ölümün kucağına sürüklüyor. Hatta o bir avuç unun rengi kendi kanlarıyla kızıla boyansa bile...

Ey Müslümanlar! Gazzeli çocukların, anne babalarının gözleri önünde yavaş yavaş ölüme gitmesine vicdanınız nasıl el veriyor? Anne babaları ise gözyaşı döküp kahrolmaktan başka bir şey yapamıyor!

Bu katliam ve soykırım görüntülerini izlemek hoşunuza mı gidiyor yoksa? Yoksa sizin ve ümmetinizin kaderini Amerika ile Yahudilerin ellerine teslim eden yöneticilerinizin bu ihaneti hoşunuza mı gidiyor? Yoksa Amerika ve Yahudiler tarafından katledilmemize, yerimizden yurdumuzdan çıkarılmamıza, sürgüne gönderilmemize rıza mı gösteriyorsunuz?!

Söyleyin, Gazze halkının kaderini bir Trump’ın ya da Netanyahu’nun vereceği karara bağlamaktan daha büyük bir ihanet olabilir mi?

Söyleyin! Yardım etmeye gücünüz yettiği halde halkınızı, öz kardeşlerinizi, can ailenizi katliamın, açlığın ve susuzluğun pençesine terk etmekten daha büyük bir ihanet var mıdır?!

Söyleyin, Allah düşmanı ‘gazaba uğrayanlar’, Mescid-i Aksa’yı kirletirken, kanımızı ve onurumuzu çiğnerken, orduların kışlalarında, uçakların ve füzelerin hangarlarında beklemesinden daha büyük bir suç olabilir mi?

Bu durum, işbirlikçi hain yöneticilerin ümmetin zihnine aşıladığı o çaresizliğin bir illüzyonudur. Gelinen noktada ne yazık ki ümmetin orduları da, alimleri de, halkı da bu sahte çaresizliğe boyun eğmiş durumdadır. Gerçekten Mısır ordusu kendi halkına ve kardeşlerine bir yudum su ulaştıramayacak kadar çaresiz mi? Ürdün ordusunun o namlı yiğitleri, sınırları aşıp Mescid-i Aksa’yı kurtaramayacak kadar gerçekten çaresiz midir?! Mücahit Pakistan ordusu, gazaba uğrayan Yahudilerin üzerine, onları yerle bir edecek füzeler yağdırmaktan gerçekten aciz mi?

Peki ya Türkiye’nin, Irak’ın, Hicaz’ın, Cezayir’in orduları ne güne duruyor?! Hepsi birden, o yapay sınırları parçalayıp Filistin ve Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in İsra yurdunun imdadına koşmaktan gerçekten aciz mi?

Ah şu İslam ümmetine! Vaktiyle kabilelerin, evlatlarını ve onurlarını korumak için Suriye’nin Süveyda bölgesine doğru yürüdüğü gibi Gazze ve Mübarek Toprağa doğru yürümüş olsaydı, o zaman ‘gazaba uğrayanlar’, İslam ümmetinin öfkesine ve gazabına maruz kalacakları korkusuyla nasıl da arkalarına bakmadan kaçarlardı!

Ey İslam ümmeti! Ey insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet! İnancınızda Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya karşı samimi olun! Yardımınızda Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya karşı dürüst olun! Duruşunuzda Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya karşı dürüst olun! Çünkü dininizi ikame etmenin, kardeşlerinize yardım etmenin, Mescid-i Aksa’yı kurtarmanın tek yolunun, korkak ve işbirlikçi yöneticilerinizin tahtlarını devirmek, sınırları parçalamak ve Mescid-i Aksa’ya yürümek olduğunu çok iyi biliyorsunuz!

İşte bu yüzden İslam ümmeti için, kararını verip ordularını harekete geçirmekten, Gazze’yi Yahudilerle ve Amerikalılarla birlikte aç bırakan yöneticilerin tahtlarını devirmekten başka bir yol kalmamıştır. Artık İslam ümmeti için, Allah’ın çağrısına uymaktan başka bir çare kalmamıştır.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انْفِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الْأَرْضِ أَرَضِيتُمْ بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الْآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الْآخِرَةِ إِلَّا قَلِيلٌ * إِلَّا تَنْفِرُوا يُعَذِّبْكُمْ عَذَاباً أَلِيماً وَيَسْتَبْدِلْ قَوْماً غَيْرَكُمْ وَلَا تَضُرُّوهُ شَيْئاً وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ“Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir. Eğer Allah, yolunda sefere çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir toplum getirir. Siz ise O’na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” [Tevbe 38-39]

Allah’ım! Güçsüzlüğümüzü ve çaresizliğimizi, insanların nazarında düştüğümüz hor ve hakir durumumuzu ancak sana arz ve şikâyet ediyoruz. Ey merhametlilerin en merhametlisi! Sen zor ve sıkıntılı durumlarda olanların, zulüm altında zayıf düşürülmüş olanların Rabbisin. Bizim de Rabbimiz ancak sensin. Bizi kimlerin eline bırakıyorsun? Sen bizi zalim bir düşman eline düşürmeyecek, onları bize hüküm geçirtecek bir konuma getirmeyeceksin. Ey Rabbimiz! Bizim üzerimize çöken bu musibet ve eziyetler eğer senin bize karşı kızgınlığından ve öfkenden dolayı değilse çektiğimiz bunca sıkıntıya hiç aldırış etmeyiz ve hepsine tahammül ederiz. Yine de senden bana gelecek bir sığınmaya çok ihtiyacımız var. Hem bu dünyada hem de ahirette senin o karanlıkları aydınlığa çevirecek nuruna sığınıyoruz. Ey Rabbimiz! Sen hoşnut oluncaya kadar senden af diler, tövbe ve istiğfarda bulunuruz. Biliyoruz ki güç ve kuvvet ancak sendedir.

Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mübarek Toprak (Filistin)


H. 25 Muharrem 1447
M.  Pazar, 27 Temmuz 2025

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER