Taliban, resmi tutumunu yansıtan mesajında barış görüşmeleri sırasında tüm yükümlülüklerini yerine getirmelerine rağmen ABD’nin, yeni “talepler, endişeler ve bahaneler” ile görüşmeleri defalarca baltaladığını söyledi. Hareketin sözcüsü, ABD Dışişleri Bakanı’nın açıklamasına yanıt olarak, “Sayın Pompeo suçu başkalarının üzerine atmamalı.”dedi.

Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti Medya Bürosu, barış görüşmelerinin uzaması ile ilgili olarak aşağıdaki noktalara dikkat çekmek istiyor:

Birincisi: ABD, çeşitli bahanelerle barış anlaşmasının imzalanmasını ertelemeye çalışıyor. Çünkü Trump ekibi, barış anlaşmasını 2020 seçimlerinde siyasi bir propaganda olarak kullanacak. Nitekim Trump, “Ebu Bekir El Bağdadi”, “Kasım Süleymani”nin öldürülmesini ve “Yüzyılın anlaşması”nı önümüzdeki seçimlerde ABD kamuoyunun desteğini almak için istismar edecek.

İkincisi: ABD ve Taliban’ın barış anlaşmasına bakışı tamamen farklı. Çünkü Müslümanlar, yükümlülüklerini ve sözlerini yerine getirmeyi en hayati İslami bir değer olarak görürler. Taliban, ABD ile gerçek bir anlaşma ve uzlaşı yapabileceğini düşünürken, ABD, anlaşmaları ve sözleşmeleri aldatma aracı ve bir fırsat olarak görüyor. Çünkü ABD politikası aldatmacaya dayanır, özellikle devletler ve gruplarla müzakereler sırasında ikiyüzlü davranır ve anlaşmaları ihlal eder. Bu bağlamda, dürüst olmanın ve yeminlere sadık kalmanın hiçbir anlamı yok. ABD hükümetinin, anlaşmaları dünyanın en çok ihlal eden ülkesi unvanına sahip olması şaşırtıcı ve tesadüf değil. Son zamanlarda ABD’nin barış görüşmelerine ilişkin tutumu göz önüne alındığında, ABD’nin Afganistan’da gerçek bir barış istemediği, Taliban hareketine komplo kurma niyetinde olduğu anlaşılır.

Üçüncüsü: Görünüşe göre barış görüşmeleri, kısa vadeli siyasi bir taktik. Çünkü ABD, Afganistan’daki yenilgisini gizlemenin çabası içinde ve Taliban’ın savaş alanındaki sabrının ve ABD’ye karşı savaşma konusundaki isteksizliğinin Taliban için son derece zararlı olduğunun farkında. Bu nedenle ABD, Taliban’ı siyaset, diplomasi ve müzakereler alanına itti. Öyle görünüyor ki ABD sürece hâkim, zira kimi zaman görüşmelerin “başarısız” olduğunu ilan ederken, kimi zaman da müzakere masasına geri dönüp “ateşkes” gibi yeni koşullar belirliyor.

Dördüncüsü: Taliban, ABD’ye güvenmek ve müzakerelere teşvik etmek yerine barış görüşmelerini derhal durdurmalı ve görüşmeleri terk etmelidir. Çünkü ABD işgaline karşı savaş alanında verdiği mücadele ve direnişi sayesinde gerçekten büyük bir zafer elde edecektir. ABD, Afganistan’da galip gelemeyeceğinin bilincinde, çünkü ABD’nin dünyada, bölgede, özellikle de Afganistan’da siyasi, ekonomik ve askeri yönden başarısız olduğuna dair pek çok kanıt var. Bu yüzden Taliban, sözde barış görüşmeleri ile Amerikan diplomasisine aldanmamalı, ABD’ye iyi bir ders vermek için işgale karşı savaşı sürdürmelidir.