Uzun bir süre Amerika, eski mücahitlerin fedakârlıklarını ve onurlu eylemlerini tanımayı reddetti ve onlara elinden geldiğince hakaret etti. Dahası her zaman demokrasi ve laikliğe bağlı, ayrıca duygusal ve entelektüel olarak Afganistan halkına mensup olmayan bir figürü iktidara getirdi.

Allah Subhânehu ve Teâlâ, Sovyetler Birliği’ne karşı samimiyet ve kararlılıkla savaşan bu mücahitleri desteklemiş, bu sayede halktan sevgi ve destek görmüşlerdi. Ancak 2001 yılındaki Bonn Konferansına katılım sonrası bu mücahitlerden bazıları, sırf Batıdan yardım alabilmek ve müttefiklik onurunu nail olabilmek için Afganistan siyaseti ve arenasındaki statüyü işgalci kâfir Amerikalılara teslim ettiler. Böylece Allah Subhânehu ve Teâlâ, onları (karar vermesi için) Amerikalılara terk etti. İslam’a bağlı bir gruba lütuf ve zafer bahşetmesi, dinine ihanet eden birini de ifşa etmesi ve aşağılaması Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın sünnetindendir.

Son 19 yılda Amerikalılar, çıkar merkezli politikaları sayesinde bu mücahitlerden bazılarını kullanım süresi dolan bir mal gibi kullandılar. Kukla rejimi meşrulaştırmak istediklerinde, bu mücahitleri iktidara getirdiler, istediklerini elde edince de onları bir kenara attılar. Bu yüzden bazı siyasi liderlere ya suikast düzenlediler ya da skandallarla karizmalarını yerle yeksan ettiler, böylece kamu ve politik desteği kaybettiler. Amerikalılar ve NATO’yla olan ilişkileri, onları sadece yaratıcılarından koparmakla kalmadı aynı zamanda toplumsal konumlarını ve uyumlarını da kaybetmelerine neden oldu.

Bugün bu eski mücahitlerden bazılarının, İslam bazlı ya da Amerika’nın ülkedeki ajandasını tehdit eden “kapsayıcı bir hükümet” kurma iddiaları, beyhudedir. Kurulacak bu hükümet, daha önceki hatalarının yenilenmesi olacaktır. Belki kişisel ayrıcalıklar elde edecekler ama bu, kayıp güçlerini ve onurlarını yeniden kazanmalarına yardımcı olmayacaktır.

Hizb-ut Tahrir, bir kez daha onlara ihanetlerinden kurtulma ve Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya tövbe etme gerekliliklerini içtenlikle hatırlatıyor. Buna ek olarak Amerikan işgaline, cumhuriyete, demokratik inançlara karşı geldiklerinde, İslami değerleri yeniden canlandırmak için çaba gösterdiklerinde kaybettikleri statülerini ve onurlarını Allah Subhânehu ve Teâlâ huzurunda yeniden elde edebileceklerdir. İşledikleri günahların ve suçların kefaretini ancak böyle ödeyebilirler. Allah Subhânehu ve Teâlâ merhametlilerin en merhametlisidir, her bireyi en son ki eylemine göre yargılar.

إِنَّ فِي ذَلِكَ لَعِبْرَةً لِّمَن يَخْشَى“Elbette bunda, korkan kimseler için büyük bir ibret vardır.”^{[Naziat 26]}