Afganistan’ın Birinci Başkan Yardımcısı kısa bir süre önce yaptığı açıklamada, Hizb-ut Tahrir’in Adalet Bakanlığı’nda resmi kaydının olmadığını, bu yüzden bu partinin toplanma hakkının olmadığını belirtti. Ayrıca Afgan hükümetinin Hizb-ut Tahrir’i tanımadığını, bu nedenle bu grubun düzenlediği bir faaliyet ve aktivitenin yasadışı kabul edildiğini, hükümetin Hizb-ut Tahrir aktivistleriyle nasıl başa çıkacağı konusunda yeni bir politika benimseyeceğini söyledi.

Hizb-ut Tahrir / Afganistan Vilayeti Medya Bürosu, yukarıda belirtilen açıklamalarla ilgili olarak aşağıdaki noktaları vurguluyor:

Afganistan hükümetine göre Adalet Bakanlığının partileri resmi olarak kaydetmesinin tek merci “Afgan Anayasası”ve “Partiler Yasası”dır. Gerçek şu ki, şuan ki yasalar sadece mevcut gerçeklikle bağdaşmadığı gibi İslam’ın hükümleri ile de bağdaşmadığı besbelli. Dahası, mevcut yasalar, partilerin Afganistan sınırlarıyla kayıtlı olmasını öngörüyor. Oysa İslam’a göre Müslümanlar tek bir “ümmet”tir ve tüm müminler kardeştir, Hilafet şemsiyesi altında birlik içinde yaşamak zorundalar. Bu nedenle, Afganistan anayasası ve yasalarına göre Hizb-ut Tahrir’in resmi parti olması imkânsızdır. Çünkü Müslümanların birliği ve İslam’ın yeniden uyanışı çağrısı, egemen sömürge sınırları içerisinde mümkün değildir.

Bu arada, Afganistan’da birçok demokratik parti ve laik kurum var, mevcut yasaları ve koşulları defalarca ihlal ettiler, ancak şimdiye kadar haklarında tek bir açıklama yapılmadı. Örneğin, Afganistan yasaları, partilerin dış fonlara sahip olmayacağını ve/veya partilerin ulusötesi kuruluşlarla ilişki kuramayacaklarını belirtiyor. Hâlbuki Afganistan’da çok uluslu Batılı örgütlerle düzenli temas halinde olan çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu var. Sadece mali yardım ve direktif almakla kalmıyorlar, aynı zamanda o örgütlere rapor da veriyorlar.

Hükümet ve Afganistan halkı, Hizb-ut Tahrir’in tek bir faaliyetinin bile İslam’a aykırı olmadığını bilmelidir. Gerçekten de bu, Şeriat yasalarına dayanmayan Afganistan yasama sisteminin bir sorunudur; bunun bir sonucu olarak, İslami partilerin faaliyetleri ciddi zorluklarla karşı karşıya. Oysa demokratik partiler ve Afgan halkının inançlarına zıt kuruluşlar, bu sistemin çatısı altında görevlerini özgürce yerine getirebiliyorlar. Bu yüzden bu sorun, Afgan hükümetinin demokratik yasalarının temelini tamamen İslami yasalara dönüştürmeye çalışmakla çözülür. İslami kaynaklara (Kur’an, Sünnet, icma ve kıyas) dayalı partilerin faaliyetleri de dâhil olmak üzere mevcut gerçekler içtihat yoluyla ele alınmalıdır. Ancak görünüşe göre bu, tüm demokrasilerde ve ulus-devlet sistemlerinde muhaldir. Öte yandan eğer Adalet Bakanlığı, diğer ülkelerde olduğu gibi örgüt profilini resmi kayıt için tek merci kabul ederse, Hizb-ut Tahrir, ülke çapında resmi ve halka açık ofisler açmak için resmileşmeye hazırdır. Bu, Hizb-ut Tahrir’in resmi olarak kayıtlı olduğu bazı ülkeler için geçerlidir. Afganistan tarihinde partilerin kayıt altına alınmamasının, benzeri görülmemiş bir şey olmadığını belirtmek gerekir. Cihatçı partiler, Sovyetlere karşı savaşmak için komünist rejimden izin istemediler, çünkü faaliyetleri İslam’a dayalıydı, ne ruhsat ne de resmi kayda gerek yoktu.

Yineliyoruz, Hizb-ut Tahrir İslami siyasi bir partidir, Hilafeti ve Allah’ın yönetimini yeniden kurmak için ümmetle birlikte küresel olarak mücadele ediyor. Entelektüel ve politik mücadele yapar, her türlü demokratik, maddi ve şiddet eylemlerini reddeder. Hizb-ut Tahrir, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın aşağıdaki buyruğuna binaen kuruldu:

وَلْتَكُن مِّنكُمْ أُمَّةٌ يَدْعُونَ إِلَى الْخَيْرِ وَيَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.”^{[Ali İmran 104]}

Sonuç olarak, Hizb-ut Tahrir, meşruiyetini Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın emrinden alıyor, çünkü Allah, İslam’ın restorasyonu ve Hilafetin yeniden kurulması için mücadeleyi farz kılıyor. Ve tüm Müslümanlar üzerinde farzdır. Bu nedenle siyasi ve İslami bir partinin, böyle büyük bir amaç uğrunda mücadelesi ve çabası, cumhuriyet hükümetlerinden ve laik yasalardan izin almasını gerektirmez. Kaldı ki Hizb-ut Tahrir “gizemli” bir parti değildir, neredeyse yetmiş yıllık bir deneyime sahiptir ve dünya çapında 60 ülkede aktif olarak mücadele ediyor ve İslam’ı davet ediyor.

#أقيموا_الخلافة
#ReturnTheKhilafah
#YenidenHilafet
#خلافت_کو_قائم_کرو