BM Genel Sekreteri Sözcüsü, Afganistan halkının ihtiyaçlarını karşılamak için 1,5 milyar dolar yardım toplandığını açıkladı. Sert kışın Afganlar için hayatı zorlaştırdığını da sözlerine ekledi.

İslam Emirliğin Afganistan’ı ele geçirmesinin ardından Batılı kurumlar düzenli olarak Afganistan’daki insani krizden bahsediyorlar, timsah gözyaşları döküyorlar, sık sık hayali yardımlardan söz ediyorlar, ihtiyaçlara yönelik anlamsız rakamlar dile getiriyorlar. Aslında BM ve Batılı kurumlar, insani yardım adına Afganistan halkına karşı bir tür psikolojik ve siyasi oyun başlattı.

BM’nin bahsettiği yardımların büyük bir kısmı, siyasi şartlara bağlı taahhütlü hayali yardımlardır. Sömürgeci güçler, insani yardım adına, siyasi ve istihbarat gündemlerini Afganistan’ın mevcut yöneticilerine dayatmaya çalışıyorlar. Bu yardımı siyasi baskı için bir kaldıraç olarak kullanıyorlar. Nihai olarak İslami bir sistemin kurulmasını ve Şeriatın uygulanmasını engelleme derdindeler. Böylece İslam’ın çağrısı Afganistan topraklarının ötesine geçmeyecek.

Tam tersine dış ve insani yardımlar tarihi, bu tür yardımların hiçbir zaman ülkelerin ekonomik refahına ve büyümesine yol açmadığını, aksine bu ülkelerin bağımlılık ve geri kalmışlık ölçeğini yükselttiğini kanıtlamıştır.

İslam, kâfir devletlerden ve sömürge kurumlarından mali yardım ve/veya kredi almamıza asla izin vermez, çünkü bu tür yardımların arkasında her zaman belirli siyasi, ekonomik ve askeri hedefler vardır. Yardımlar, kâfirlerin Müslümanlar üzerinde hâkimiyet kurmalarına ve nüfuz etmelerine yol verir. Bu nedenle mali ve insani yardım da dâhil olmak üzere herhangi bir anlaşma yapmak, Batılı hükümetlerden ve uluslararası kuruluşlardan kredi almak, tahakküm ve nüfuza yol açar. Kaldı ki İslam’a göre Müslümanların siyasi iradesini kâfirlerin eline bırakmak caiz değildir.

وَلَنْ يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلًا  “Allah müminler için kâfirlere asla bir yol kılmayacaktır.”^{[Nisa 141]}

Bu nedenle, mevcut ekonomik sorunlardan kurtulmanın tek yolu, Orta Asya ve Güney Asya’yı İslam bayrağı altında birleştirmek ve Afganistan’ı İslam Devletinin merkezi yapmaktır. Çok sayıda Müslümanın ikamet ettiği bu iki bölge, ekonomik, siyasi ve askeri potansiyele sahip olduğu gibi büyük bir güç olma potansiyeline de sahiptir. Bu toprakları tek çatı (İslam) altında birleştirmek, bölge Müslümanlarını bunalımdan kurtaracak, zengin doğal kaynakları ve eşsiz stratejik konumu ile Müslümanları ekonomik olarak kendi kendine yeterli hale getirecektir. Öyleyse, dayatılan sınırları yıkmanın, dilekçe politikasını bir kenara bırakmanın ve İslami yönetim çatısı altında onurlu bir yaşam için birlikte hareket etmenin zamanı gelmiştir.