UNICEF 19 Nisan Cuma günü yaptığı açıklamada, Yahudi devletinin Gazze’ye yönelik devam eden bombardımanı sonucunda ölen çocuk sayısının 14,000’i aştığını duyurdu. Enkaz altında kaybolanlar nedeniyle gerçek ölü sayısının çok daha yüksek olmasından korkuluyor. ABD Temsilciler Meclisi’nin Yahudi varlığı için çoğu askeri yardım olmak üzere 26 milyar dolarlık destek paketini onaylamasından birkaç saat sonra 20 Nisan’da Yahudi varlığı güçlerinin Refah’a düzenlediği baskında 18 çocuk hayatını kaybetti.

Nisan ayının başlarında Save the Children örgütü, Gazze’de her 50 çocuktan birinin son altı ay içinde hayatını kaybettiğini veya yaralandığını, bunun da yaklaşık 26 bin çocuğa tekabül ettiğini bildirdi. UNICEF İletişim Uzmanı Tess Ingram, Gazze’de her gün en az 70 çocuğun yaralandığını ve her 10 dakikada bir çocuğun öldüğünü veya yaralandığını söyledi. Tess Ingram basın toplantısında yakın zamanda Gazze’ye yaptığı ziyarette karşılaştığı bir olayı anlattı. Aralarında 14 yaşındaki Yusuf’un da bulunduğu çocukların korkunç durumundan bahsetti. Yusuf’un, işgal güçleri tarafından çıplak arandığını, çıplak bırakıldığını ve saatlerce sorgulandığını, serbest bırakıldıktan sonra da vurulduğunu, kurşunun leğen kemiğini delip geçtiğini ve rekonstrüktif ameliyat gerektiren ciddi iç ve dış yaralanmalara yol açtığını belirtti.

Tüm bunlara ek olarak Yahudi varlığının Gazze Şeridi’ni kuşatma altına alması nedeniyle Gazzeli çocuklar açlık kampanyasıyla karşı karşıya. Yetersiz beslenme ve susuzluk nedeniyle onlarca çocuk hayatını kaybetti. UNRWA’ya göre, Gazze’nin kuzeyinde iki yaşın altındaki her üç çocuktan biri akut yetersiz beslenme sorunu yaşıyor. Yardım görevlileri, bebekler ve çocukların “ağlayacak enerjilerinin bile olmadığını” ve bazılarının da hayatlarını tehdit eden yaralanmalar nedeniyle acı çektiklerini söylüyorlar. Ayrıca Save the Children’a göre Yahudi devleti, Gazze’de bulunan okul binalarının yaklaşık yüzde 90’ını ya yıkmış ya da tahrip etmiştir. Açıkçası amaç, Gazze’deki çocukları herhangi bir gelecekten mahrum bırakmak ve soykırımdan kurtulanları fiziksel ve psikolojik işkenceye maruz bırakmaktır.

Gerçekten de suçlu Yahudi varlığının yürüttüğü bu savaş “çocuklara karşı bir savaş” tır. Gazze, Gazzeli çocuklar için bir mezarlığa dönüşmüştür. Bu kan gölünü, sonsuza dek durdurabilecek olan cesur Müslüman ordularının askerleri ise kışlalarında zincirlere vurulmuş durumda. Müslüman ordularındaki kardeşlerimize soruyoruz: Ümmetin savunucusu olma görevinizi yerine getirmeksizin daha ne kadar bu katliamlara tanıklık edeceksiniz? Bu mücrim işgale karşı harekete geçmek için daha kaç bin kişinin ölmesi gerekiyor? Hizmet ettiğiniz yöneticilerin ve rejimlerin korkaklık ve ihanetine daha ne kadar tahammül edeceksiniz? Kanserli Yahudi varlığı ile barış anlaşmaları imzalamaya ve normalleşmeye devam ediyorlar, ekonomik işbirliğini sürdürüyorlar, dahası Gazzeli çocuklar açlıktan ölürken Yahudi varlığına gıda yardımında bulunuyorlar.

Kardeşlerinizi savunmanız için size asla emir vermeyeceklerini biliyorsunuz. Bugün Müslümanları koruyan ve topraklarımızı kurtaran bir hükümet, bir devlet ve bir liderin olmadığını çok iyi biliyorsunuz! Gazze’deki çocuklar ve tüm ümmet, bu soykırımı durdurmanız için size yalvarıyor. Gördükleriniz karşısında yüreğinizin sızladığını ve kanınızın kaynadığını biliyoruz.  O halde sizi engelleyen ne? Eylemsizliğiniz nedeniyle Yüce Rabbinize ne cevap vereceksiniz? Gazzeli çocukları kaderlerine terk etmeniz nedeniyle çocuklarınızın yüzüne nasıl bakıyorsunuz?

Soru gayet basit: Aranızda, bu ümmeti korumak, İsra ve Miraç topraklarını kurtarmak, Selahaddin Eyyubi’nin mirasına sahiplenmek gibi büyük sevap ve onura nail olmak yok mu? Hadi bu hain rejimlerin tahtlarını yerle bir edin ve Nübüvvet metodu üzere Hilafeti kurmak için nusret verin. Raşidi Hilafet, Mübarek Toprak Filistin’in her karışını kurtarmak için sizi seferber edecek ve sizi ümmetin kahramanları haline getirecektir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:

وَمَا لَكُمْ لاَ تُقَاتِلُونَ فِي سَبِيلِ اللهِ وَالْمُسْتَضْعَفِينَ مِنَ الرِّجَالِ وَالنِّسَاء وَالْوِلْدَانِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا أَخْرِجْنَا مِنْ هَـذِهِ الْقَرْيَةِ الظَّالِمِ أَهْلُهَا وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ وَلِيّاً وَاجْعَل لَّنَا مِن لَّدُنكَ نَصِيراً“Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?” ^{[Nisa 75]}