Burmalı Rakhine veya Arakan Müslümanları, bugüne kadar Uluslararası Af Örgütü’nün bildiği üzere Burma hükümetinin gözetiminde Budist çetelerin şiddet ve kitlesel cinayetine maruz kalmıştır.

8.ci asırdan beri Rakhine veya Arakan’da yaşayan Rohingyalı Müslümanlar, şuan vatansızdır. Burma hükümeti, hunharca eylemlerine devam ediyor: Rohingyalı Müslümanların hareketlerini kısıtlıyor. Kendi ülkelerinde haklarından mahrum, eğitim ve kamu hizmetlerinden yoksunlar. BM Mülteci Ajansı UNHCR’e göre devam eden saldırılar nedeniyle on binlerce Müslüman hayatını kaybetmiştir. Yüz binlerce Müslüman ise Bangladeş, Malezya, Tayland ve Endonezya gibi farklı ülkelere kaçmak zorunda kalmıştır. Bu insanlara “Tekne insanları” deniyor ve güvenli ülkelere sığınma talebiyle denizde yol alıyorlar. Ancak sanki onlara bu dünyada sığınmak için yer yokmuş gibi hâlâ yol alıyorlar. UNHCR’e göre yaklaşık bir milyon Rohingyalı Müslüman, şuan Myanmar dışında yaşamak zorunda kalıyor. Ama şu ana kadar hiçbir ülke onları kalıcı olarak kabul etmeye istekli değil. Tüm bu politikalar ışığında Burma hükümetinin bütün Rohingyalı Müslümanları (Müslüman temizliği) katletme niyetinde olduğu inkâr edilemez. Nobel Barış Ödülü sahibi bu devlet, koruması gerekirken Rohingyalı Müslümanları “ulusal güvenlik için bir tehdit” olarak görüyor.

Son olarak 9 Ekim’de, Kuzey Rakhine ilinin Maungdauw İlçesi’nde, bir grup insan, Tatmadaw’da üç polis karakoluna saldırdı. Hükümet, hemen Rohingyalı militanları bu saldırıdan sorumlu tuttu. Misilleme olarak sokağa çıkma yasağı yanı sıra askeri operasyonlara start verdi. Askeri operasyonlar sonucunda iki hafta içinde 200’den fazla kişi hayatını kaybetti. İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün bildirdiğine göre Rohingyalı yerleşkeler, Budist askerlerin tarla yakma kampanyasının kurbanı oldular. Ardından evler kundaklandı. Aşırılıkla mücadele bahanesiyle askeri operasyonlar, Rohingyalı sivilleri hedef aldı. 30.000 insan kaçmak zorunda kaldı, hatta öldü. Acımasız rejim, yardım erişimi ve dışsal hareketleri kısıtladı. Kardeşlerimiz başka nereye sığınabilirler ki? İslam ülkesinin hükümdarları ise sessiz kalarak hiçbir şey yapmıyorlar.

Bu gerçek elbette çok üzücü. Rohingyalı Müslümanlar, dünyada tahmini 1,6 milyar Müslüman nüfuzun ayrılmaz bir parçasıdır. Nasıl oluyor da bu kadar çok Müslüman, vahşice zulme maruz kalan kardeşlerini koruyamıyor? Müslüman kardeşlerimizin izzet ve gururu nerede? Bu gerçek ile birlikte Müslümanların Pattani, Güney Tayland, Moro, Güney Filipinler, Irak, Afganistan ve Filistin’de maruz kaldıkları felaketler şunu göstermiştir ki İslam dünyasındaki Müslümanlar, 1924 yılında Hilafet Devleti yıkılınca kalkansız kalmıştır.

Konu ile ilgili olarak Hizb-ut Tahrir / Endonezya, #RohingyaSoykırımınıDurdurun faaliyeti kapsamında bugün Merdeka Palace sokaktaki Myanmar büyükelçiliği önünde gösteri düzenledi. Ayrıca konu ile ilgili olarak da diyoruz ki:

1-      Bu saldırıları, Rohingyalı Müslümanlara ait malların kundaklanmasını, katliamları ve Arakan’da Rohingyalı Müslümanlara karşı Burma hükümeti ve rahipler destekli Budist çetelerin giriştiği soykırımı kınıyor ve bunları barbarca eylemler olarak kabul ediyoruz.

2-      Burma hükümetini derhal bu zalimane eylemleri durdurmaya davet ediyoruz. Arakan’da Rohingyalı Müslüman varlığını temizlemeyi amaçlayan tüm politikalar durdurulmalıdır. Burma devletinden bile uzun süre önce Arakan bölgesine yerleşen Rohingyalı Müslümanlar, tüm haklarıyla birlikte bölgenin yasal sakinleri olarak kabul edilmelidir.

3-      Endonezya hükümetini bu zulmü durduracak etkili adımlar atmaya davet ediyoruz. Ayrıca Endonezya sınırlarına ulaşan Rohingyalı göçmenleri tekrar denize itmek yerine onlara kalkan olmak ve iyi muamelede bulunmaya çağırıyoruz.

4-      Her yönüyle Rohingyalılar ile dayanışma içinde olmak üzere insanları seferber olmaya davet ediyoruz. Ümmet samimiyetle el ele verip Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletini yeniden kurmak için mücadele etmelidir. 1,6 milyar Müslüman ancak Hilafet Devletinin gölgesi altında birlik olup güçlü olabilir. Rohingyalı Müslümanlar da dâhil olmak üzere çeşitli bölgelerde yaşayan Müslümanların onuru gerçek anlamda ancak böyle korunabilir. Ve Hilafet altında benzer zulümler bir daha asla olmayacaktır, İnşaAllah.

Allah bize yeter. O ne güzel vekil, ne güzel Mevla ve ne güzel yardımcıdır.