Afro-Amerikalı George Floyd’un Amerikan polis şiddetiyle ölümü, tüm dünyada ırkçılığa karşı bir hareket başlattı. Sadece ABD’de değil, Hollanda’nın birçok büyük şehrinde de ırkçılığa karşı protestolar düzenlendi. Açıkçası çeşitli politikacılar, medya, yöneticiler ve hatta çokuluslu şirketler, toplumun baskısını hissettiler ve ırkçılık karşıtı harekete hemen hemen sempati gösterdiler.

Hollanda’da da Başbakan Mark Rutte son protestolar ve ırkçılık hakkında bir açıklama yaptı. Zwarte Piet ve çocuk bayramı hakkında farklı düşünceleri olduğunu kabul etti. Başbakan daha önce zwarte piet “sadece bir adam siyahtır” demiş, ancak renkli insanlarla konuştuktan sonra çocuk bayramında yaşanan duygusal anları daha iyi anladığını söylemişti.

Geçmişte ırkçılık eleştirilerinin reddedilmesi ile ilgili hiç bir sorunu olmadığı söyleyen Başbakanın açıklaması son derece dikkat çekici. Bir önceki kampanya döneminde Mark Rutte, “tüm Hollandalılara yazdığı mektupta” göç geçmişi olan insanların “ya normal davranması ya da ülkeden ayrılması gerektiğini” söylemişti. O dönemde Başbakan ayrıca işgücü piyasasında ayrımcılıkla da toplumun mücadele etmesi gerektiğini ifade etmişti.

Başbakanın Hollanda’da ırkçılığın varlığını kabul etmesi dünyadaki mevcut durum göz önüne alındığında tabii ki şaşırtıcı değil. Bununla birlikte Mark Rutte’ye yöneltilen sorulardan da anlaşılacağı gibi kurumsal ırkçılığa yönelik eleştirileri tam anlamıyla doğrulayamıyor, “Hollanda’nın bir bölümünü” korkutmadan onlara haksız ırkçılık yapıldığını söyleyemiyor. Bu, tüm güzel sözlere rağmen kendilerini bulamayan beyaz Hollandalıların duygularının hâlâ dikkate alınması gerektiği anlamına geliyor.

Başbakanın sözleri, kamuoyunun gücünün ve politikacıları yaptıkları sağlam açıklamaları nasıl yutmaya zorladığının bir teyidi. Dahası, Başbakan Rutte’nin sözleri, politika açısından neredeyse hiçbir şeyin değişmeyeceğini de gösteriyor. Başbakan, ırkçılık açıklamasını sadece “Zwarte piet”e indirgeyerek ırkçılığın özüne yani laik kapitalist sistemin temeline değinmekten kaçınıyor. 

Irkçılık, toplum için sorun teşkil eden bir kültürel halk festivalinden ziyade kabinenin azınlıklara dayattığı bir düşünce biçimidir. Hükümetin entegrasyon politikasından da görüleceği gibi farklı düşünenler, özellikle Müslümanlar, Hollanda’nın norm ve değerlerini benimsemeye zorlanmakta, bunu yapmayan Müslümanlar, radikal ya da aşırılık yanlısı olarak yaftalanmaktadır. Hollanda Başbakanı’nın da kabul ettiği gibi Hollanda halkı yapısal ve kurumsallaşmış ırkçılık sorununu çözüme kavuşturamamıştır.

Abdel Haqq
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Hollanda
Medya Bürosu Üyesi