Bu hafta Vlaams Belang Partisi lideri Filip Dewinter icat ettiği "Minder Minder Minder" [Azınlık, Azınlık, Azınlık] bilgisayar oyununu kamuoyuna tanıttı. Görünen o ki Geert Wilders tarafından Hollanda'da bir kaç Faslı Müslüman hakkında yapılan açıklama onun esin kaynağı oldu. Bu oyunda amaç, olabildiğince Müslümana sopayla vurarak yere düşürmek ve mümkün olduğunca camilere yasaklayıcı çıkartma yapıştırmaktır. Vlaams Belang partisinin genel merkezinde yapılan bir röportaj sırasında Filip Dewinter, artık karmaşık ideolojik tartışmalara girmenin faydasız olduğunu gözlemledikten sonra böyle bir fikre ulaştığını söyledi. Zaten o kendisini bizden daha iyi bilir. Her hâlükârda o, bu oyun ile Flaman vatandaşlara İslam'ın ne demek olduğunu ve Belçika'da yaşayan Müslümanlara nasıl davranmak gerektiğini göstermek istedi.

Vlaams Belang partisinin nerede durduğu, İslam'a saldırmak ve Müslümanlar ile alay etmek gibi hedefinin olduğu bilinmektedir. Ancak Müslümanlara ve camilere yönelik fiziksel saldırılar ilk kez böyle açıkça Vlaams Belang partisi tarafından teşvik ediliyor. Tabi bu bir skandal ve barış içinde bir arada yaşayan toplum için çok büyük bir tehlikedir. Böyle olduğu halde hiçbir siyasi parti, ne de medya kesinlikle bunu eleştirmedi ve arasına mesafe de koymadı. İslam karşıtı parti programı ve şiddete teşvike nazaran bu sadece "zararsız bir bilgisayar oyunu"dur. Burada apaçık şiddete teşvik söz konusu değildir, denilebilir. Oyunun tanıtımı sırasında bu oyunu sanal âlemde oynayan ve bir Müslümana sopayla vurarak yere düşüren Filip Dewinter, bu gerçek olsaydı daha iyi olmaz mıydı dedi. Onun İslam'a olan nefreti, ülke dışından bile biliniyor. Örneğin toplam 77 kişinin canına kıyan Norveçli terörist Anders Breivik, yaptığı "manifesto" niteliğindeki açıklamasında Filip Dewinter'ı işaret etti. Ülke genelinde işitilen ve bilinen bu şok edici ifadelerin yalanlanmamış olması, bu görüşün bütün siyasi çevre ve medya kuruluşları tarafından kabul gördüğünü göstermektedir. Belçika'da camilere pek çok kez saldırılar oldu. Son zamanlarda Eindhoven kentinde Müslüman bir kadının başına gelenlerde olduğu gibi Avrupa'da Müslümanlara yönelik fiziksel saldırılar da bir gerçektir. Tüm bunlar, politikacılar ve medya tarafından beslenen İslam karşıtı atmosferin sonuçlarıdır. Bütün bu olaylar, İslam'ı iblisleştirme çağrısına dur demek için yeterli değil mi? Son yıllarda Müslümanlara yönelik baskıcı politika, İslam karşıtı tutumun görünüşte dönüşü olmayan bir norm haline geldiğini gösterir. Ve tabii ki şiddet ve nefret söyleminin kışkırtılmasında bilgisayar oyunlarının belli bir rolü vardır.

İslam ile Batı düşüncesi [liberal-demokrat düşünce] arasında açık ve objektif bir tartışmanın gündemde olmadığı aşikârdır. Hatta entelektüel bir çatışma bile son derece istenmeyen bir durumdur. Çünkü laiklik akla kanaat vermezken İslam akla kanat veriyor. Batı, tek alternatif olan İslam ile aldatma ve hakaret yoluyla mücadele ederek inandığı felsefesini hayatta tutmaya çalışıyor.

En yaygın kullanılan strateji budur. Yani İslami anlayış Müslümanların zihninde eğitim merkezleri aracılığıyla, Gayrimüslimlerin zihninde de medya aracılığıyla deforme edildi. Aralarında entelektüel olarak zayıf olanlar, hakaretlere tutunurken artık şimdi sanal âlemde şiddete başvurur oldular. Belki bu gülünç gelebilir, ama Belçika'da yaşayan Müslümanların, Filip Dewinter ve benzerlerinin sahip oldukları marjinal karakterlere bakılmaksızın bu sorun ile başa çıkmak için ciddi sorumlulukları vardır.

Tarih, nefret söylemi göz ardı edildiğinde her zaman kartopu gibi büyüdüğünün kanıtıdır. Özellikle bugün İslam karşıtı atmosfer, İslam'a ve İslami kimliğimize yapılan saldırılar karşısında durmayı Müslümanlara farz kılıyor. Bunun tek doğru yolu, toplumda farklı düşünenlere baskı, hakaret ve tehdit edici uygulamaları benimseyen laik ideolojiye alternatif olarak İslam'ı bir yaşam biçimi olarak sunmaktır.

Okay Pala [Ebu Zeyn]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Medya Temsilcisi
Hollanda