Anversli IŞİD militanı Abdullah Nouamane [20], “cihat uzmanı” Muntasar el De’emeh üzerinden Belçikalılara yönelik yeni tehditler savurdu. Ona göre “... Kütüphaneler, okullar, hastaneler, alışveriş merkezleri ve diskoteklere” yönelik saldırılar olacaktır. Yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Artık konuşmak yok. Artık çok geç. Önümüzdeki günler, haftalar, aylar ve yıllar içinde mahalleler, sokaklar, evler ve yatak odalarınıza sadece terör saldırıları olacaktır. Kardeşlerimiz, kâfirleri terörize etmek için ellerinden gelen her şeyi yapacaklar ve bunun için yakında Avrupa’da olacaklar.”

Gelişigüzel masum insanları öldürme çağrısında bulunmak, kesinlikle kabul edilemez ve İslam’da da yeri yoktur. Burada kişi Muntasar el-De’emeh’ın “Nouamane kendi adına değil, büyük bir grup adına konuşuyor?” diye ileri sürdüğü kriterlerin ne olduğunu sormalıdır? Bu tür gençlerin yem olarak kullanıldığına ilişkin çok sayıda raporlar da göz önüne alındığında, Belçika’dan bir gencin bu grup adına konuşması son derece düşüktür. Gerçekten bu genç, bu grup adına konuşuyor olsa bile, IŞİD tarafından savrulan her tehdidi, bir tehdit olarak ne kadar ciddiye almamız gerekiyor? Ve bu arada IŞİD propagandası toplumda korku yaymak için kullanılagelen bir üslup haline gelmiştir. 

Hadi masum sivil hedeflere yönelik her tehdidi ciddiye almamız gerektiğini varsayalım, yine de tüm tehditler gerçek etkin bir tehdit oluşturmamaktadır. Tehdit düzeyini ve toplum üzerindeki etkilerini belirlemek, belirsiz faktörlere bağlı olmamalıdır.

Eğer böyle oluyorsa, o halde haksız yere korku ve nefret atmosferi körükleniyor demektir. Bu nedenle IŞİD fanatiği tarafından savrulan her tehdidi kamuoyuna açıklamak akıllıca bir iş değil. Böylece gereksiz yere yangına benzin dökülüyor ve Batının İslam karşıtı gündemi yanı sıra IŞİD propagandasına da gerekçe oluşturulmuş oluyor. 

Sonuçta, IŞİD fanatikleri ve bu tür haberleri ulusal haber olarak veren Batı medyasının yaygarasının ceremesini Avrupa’daki Müslüman topluluklar çekecektir.