Irak’taki iktidar elitine karşı başlayan kitlesel protestolar son surat devam ediyor. İktidardakiler, halka kan kusturdular, ülkede bozgunculuk çıkardılar, ülkeyi başarısızlık ve geri kalmışlık uçurumuna sürüklediler, suç ve silahlı çetelere prim verdiler... Mazlum halkın öfkesi giderek tırmanıyor. Cellatlar, kitlelerin öfke selini durdurmak için her türlü yolu denediler. Katliam yaptılar, terör estirdiler, insan kaçırdılar. Ama hepsi de fiyaskoyla sonuçlandı... Köşeye sıkışan otorite uşakları ve mezhep liderlerinin lisani halleri, şöyle diyor adeta:

فَهَلْ إِلَى خُرُوجٍ مِنْ سَبِيلٍ “Şimdi günahımızı itiraf etmiş bulunuyoruz, bir çıkış yolu yok mu?”^{[Ğafir 11]} Hükümetin istifasından, seçim yasasının onaylanmasına ve devrimcilerin katı tutumu nedeniyle iktidar partilerinin adaylarını peş peşe geri çekmesine kadar taviz üstüne taviz verdiler...

Sonra çıkarlarının bekçiliğini yapan İran köpeği ve Irak Başkanının işbirliğiyle kalleş Amerika, düzenbazlığın yeni bir versiyonunu yürürlüğe koydu. Amerikan uçakları, kartları yeniden karmak ve gençlerin Amerikan ajanlarına karşı başlattığı ve dünyada gündem olan devrimden sarfı nazar etmek için Irak ve Suriye’deki Hizbullah Tugaylarına ait tesislere savunma amaçlı hava saldırısı düzenledi. Ardından oyunu tamamlamak ve gerçeklik elbisesi giydirmek için farklı bir aldatma versiyonu devreye girdi. Hadi El-Amiri, Kays El Hazeali, Falih El Feyyaz ve yardımcısı Ebu Mehdi El Mühendisi liderliğindeki Haşdi Şabi’den bir grup, personel ve büyükelçinin binadan ayrılmasından sonra ABD güçlerinin hiçbir engeliyle karşılaşmadan Amerikan Büyükelçilik binasının bulunduğu ve kale gibi korunan Yeşil Bölge’ye saldırdı! Grup, Yeşil Bölge’deki bir ağacı ve güvenlik kulübesini ateşe verdi. Kâfirlerin burnu bile kanamadı! Öncesinde o lanet bölgeye giden ve entrika yuvası sayılan köprünün önünde bir dizi genç protestocu hayatını kaybetti. Bu nasıl olabilir?

Ey Iraklı protestocular! Bugün yaşananlar, Suriye, Lübnan, Yemen, Libya, Tunus ve Cezayir’deki ajan rejimlere karşı girişilen devrimi kuşatma girişimidir. Amacı, İslam ümmetini baskıcı rejimlerin ve batıl akidelerinin (dini hayattan, devletten ve toplumdan ayırmak) esareti altında kalmasını sağlamaktır. Ki kaynaklarımızın yağmalanması devam etsin, nesillerimizin geleceği heba edilsin, art niyetli projelerin esiri olsun. Geri adım atmaktan sakının. İçinizdeki entelektüeller ve kitlesel liderler bilmelidir ki kâfirlere bağımlılıktan kurtuluşun tek yolu İslam’dır. Gelecek nesiller ancak İslam ile kurtuluşa erişebilir. İslam, hayatın tüm trajedilerine uygun çözümler içermektedir. Dünya halklarına ve yurtlarına mutluluk getirmeyen başarısız demokrasiyi reddedin. Yalan ve komplolarına kanmayın.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى أَوْلِيَاءَ، بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ، وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ، إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna hidayet etmez.”^{[Maide 51]}