Sadr Hareketinin lideri Mukteda es-Sadr, 30 Ağustos 2022 Salı öğleden sonra uydu kanallarında yayınlanan konuşmasında, oturma eyleminin sona erdiğini ve bir saat içinde Yeşil Bölge’den tamamen çekileceklerini duyurdu. Bu duyuru, kanlı bir günün ardından geldi. Çatışmalarda düzinelerce insan hayatını kaybetti, yaralananlar oldu. El-Sadr, sinirli ve tedirgin göründüğü konferansta yaptığı konuşmasında, “Irak halkından özür diliyorum ve onlardan utanıyorum. Şu an yaşanmakta olan olaylardan sadece Irak halkı zarar görmektedir. Ölen de öldüren de ateştedir. Benim ülkem yozlaşmaya esir olduktan sonra, maalesef yozlaşma ve şiddete de esir oldu. Şiddet ve cinayetle zedelenmiş bir devrim ne kötü bir devrimdir. Bu, bir devrim değildir. Ülke bugün yozlaşma ve şiddete esirdir. Biz gösterilerin silahlı değil barışçıl olmasını ummuştuk. Şiddetle zedelenmiş bir devrim değildir. Ben bugün Sadr Hareketi’nin devrimini eleştiriyorum. Barış Tugayları (Sadr Grubunun askeri kanadı) hayâsız militanlardır. Ben Irak güvenlik güçlerine ve tarafsız kalan Halk Seferberlik Güçleri’ne teşekkür ederim. Silahlı kuvvetler başkomutanını (Başbakan) da takdir ediyorum. Artık siyasi işlere karışmayacağımı ve bundan sonra da arenadan ve tüm makamlardan tamamen çekileceğimi beyan ederim. Lütfen bana siyasi sorular sormayın.”dedi.

Böylece Mukteda es-Sadr, on aydan fazla süren, ülkede kargaşa ve huzursuzluğun yaşandığı ve iddiasına göre cezası ateş olan olayların perdesini kapattı.

Öyle görünüyor ki es-Sadr’ın aldığı bu pozisyon, iç ve dış baskı ve tehditlerin bir sonucudur. Dış baskıların başında da İran ve işgalci ABD geliyor. Önce Kazım El-Hairi, dini otoritesinden çekildi, ardından küstah milis olarak adlandırdığı grup ile takipçileri arasındaki çatışmalar sona erdi. Ancak dikkat çekici olan, medyanın gerçekleri çarpıtması, mağlup olanı galip ve kahraman haline getirmesidir. Sadr Hareketi liderinin bu duyurusu (mağlup kaybedenin duyurusu), iç ve dış tüm siyasi tarafların takdirini kazandı ve övgü dolu sözler sarf etmelerine neden oldu. Yapılan açıklamalarda herkes cesaret göstermeye ve ülke çıkarlarına öncelik vermeye çağrıldı.

Apaçık gerçek şu ki Mukteda es-Sadr, sebatkâr biri değildir. Çünkü tıpkı başkaları gibi kişisel çıkarların güdümündedir. Her seferinde çekildiğini veya seçimleri ve siyasi süreci boykot ettiğini açıklamasının ardından yapılan anlaşmalar ve verilen garantilerden sonra tükürdüklerini geri yalamasıyla meşhurdur. Yolsuzluğun ortadan kaldırılması, yozlaşmışlarla diyalogun reddedilmesi ve değiştirilmelerinin kaçınılmazlığı sloganları, hiçbir iz bırakmadan toz olup gitmiştir!

Ey Müslümanlar! Irak’ta yaşananlar ve yaşanmakta olanlar, suçluların makam, çıkar ve hırsızlık mücadelesidir. Çıkarları ve ajanlıkları karşılığında ülkeyi ateşe atmaya hazırlar. O yüzden bunlar aracılığıyla kurtuluş aramak, bir serabın peşinden koşmak gibidir. Hepsi, bu çürük demokratik sistem düşkünüdür. Demokrasinin hakem kılınması ve korunması taraftarıdır. Mukteda es-Sadr, 03 Ağustos 2022 tarihinde yaptığı konuşmada, “İnsanların çoğunun tüm yönetici sınıftan bıktığından eminim. Yolsuzluğu sona erdirmek için varlığımdan yararlandılar. Önce barışçıl bir devrimci demokratik süreçle, ardından erken bir demokratik seçim süreciyle artık eski yüzler olmayacak.” ifadeleriyle buna açıkça vurgu yapmıştır. Bu açıklamayla yozlaşmışlar, yüzleri değiştirmekle meşgul olasınız ve kurtuluş yolundan sapasınız diye sizi hastalığın kaynağından ve nedeninden uzaklaştırmak istiyorlar.

Gaflet uykusundan uyanmanızın, gözlerinizdeki perdeyi kaldırmanızın ve Rabbinize dönmekten başka kurtuluşunuzun olmadığını ve “bu ümmetin başı ne ile düzelmişse, sonu da ancak onunla düzeleceğini” anlamanızın zamanı gelmiştir. Bu, Allah’ın dinine ve Yüce Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin Sünnetinden türetilen Şeriatına bağlı kalmakla gerçekleşir. İzzet ve şeref ancak dininizle mümkündür. Nitekim Müminlerin Emiri Raşit Halife Ömer İbnu’l-Hattab, ^{(Allah ondan razı olsun)} şu ünlü sözlerinde şöyle demiştir:

إنَّا كنَّا أذلَّ قوم، فأعزَّنا الله بالإسلام، فمهما نطلب العِزَّة بغير ما أعزَّنا الله به أذلَّنا الله “Biz zelil insanlardık, Allah bizi İslam’la şereflendirdi. Allah’ın verdiği şereften başka bir şeref ararsak Allah bizi yeniden zelil kılar.”

Ey Müslümanlar! Sizi dünya ve ahiret izzetine, İslami hayatı yeniden başlatmaya ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin gölgesinde Rabbinizin Şeriatını hakem kılmaya davet ediyoruz.