2003’teki Irak işgalinden bu yana mezhepçilik konusunu kaşıyan işgalci Amerika, ülkeyi parçalamak için etnik mezhepçiliğe dayalı bir sistem geliştirmiştir. Sünnileri Araplar ve Kürtler diye ikiye böldükten sonra Şiilerin çoğunluğu oluşturması dolayısıyla hükümet ve başbakanlığın Şiilerin hakkı olduğuna karar vermiştir. Ajanlarını Irak halkını başına getiren ABD, bu hain planı uygulaması için aparatı İran rejiminin elini serbest bırakmış, ilk önce İran rejimine mutlak bağlılıklarını bildiği siyasetçileri iktidara getirmiştir. Gözetimi ve himayesinde silahlı gruplar yaratmış, onlara devletin gücü üzerinde bir güç ve otorite vermiştir. Bu silahlı gruplar, Irak ve Suriye’de Amerikan planlarının hayata geçirilmesinde büyük hizmetler sunmuşlardır. Medyada ABD ile İran rejimi ve yandaşları arasında yaşanan tartışmalar, Irak halkının gözünü boyamaktan başka bir şey değildir.

İşgalci Amerika ve kuklası İran ve silahlı gruplar, ülkeyi parçaladılar, halkına ağır bir bedel ödettiler, karanlığa ve çatışmanın ateşi içerisine ittiler, kanlarını akıttılar, yerlerinden ettiler ve zindanlarda çürüttüler. İran, Irak’ı kendisi için stratejik bir derinlik haline getirdi. Defalarca Irak’ın İran’ın kontrolünde olduğu dile getirildi. İranlı bazı yetkililer, Bağdat’ın Tahran yönetiminin güdümünde olduğunu ifade ettiler. Gerçeklik de bunu doğruluyor. İran’ın bazı siyasi ve askeri şahsiyetlerinin Irak trafiği ve ardışık hükümetlerin kurulmasında yapılan kapalı toplantılar herkesçe malum.

İşgalci Amerika, direnişin neler yaptığını henüz unutmuş değil. Direniş ABD’yi küçük düşürmüş ve burnunu sürtmüştür. Dahası ABD’nin imdadına İran yetişmemiş olsaydı ve direniş mezhepçilik çatışmasına evirilmeseydi, Amerika’yı yok edecekti. Ajanlar, işgalci kafir ve ajanları ve kuklalarına karşı tek el olmak yerine ülke halkını iç savaş ve kardeş kanı akıtmakla meşgul etmek için fitneyi beslediler.

Bu yenik insanlar, ne zaman kendi yaralarını sarmaya ve gafletlerinden uyanmaya çalışsalar, toksinlerini kusan ve yaralarını kanatan kötü niyetli bir mezhepçilik belirmiştir. Nitekim geçtiğimiz günlerde Dava Partisi’nin lideri ve eski Başbakan Nuri el-Maliki Gadir Bayramı kutlamalarında yaptığı açıklamada “Sahabenin 70 yıl boyunca bayramlarda Ali RadıyAllahu Anh’a lanet okuduklarını söyledi. Bununla da yetinmeyip Amr ibn El As’ı art niyetli, Ebu Musa El Eş’ari’yi hain olarak nitelendirdi. Bu açıklamalar, bu yıl sonunda yapılacak il genel meclisi seçimleri nedeniyle gaflet içindeki Şiiler arasında popülerliğini artırmaya ve hükümetin kurulması sırasında siyasi pozisyonlar ve kotalar nedeniyle Sadr hareketinin takipçileri arasında meydana gelen uçurumu kapatmaya yönelik açıklamalardır.

Ancak lafla peynir gemisi yürümüyor. Zira bugün 16 Temmuz 2023 Pazar günü Sadr hareketinin destekçileri Dava Partisi’nin Irak’ın orta ve güney bölgelerindeki genel merkezini kapattılar. Dava Partisi’nin Ayetullah Muhammed Muhammed Sadık El Sadr’a yönelttiği hakareti protesto ettiler. Şafak News’ın aktardığına göre El Maliki “İslami Dava Partisinin bu zor aşamada körü körüne fitne konusunda uyardığını” söyledi. El Maliki “Çatışmalar ve anlaşmazlıklardan bitkin düşen halkımızın büyük bir heyecan ve umutla ülkede güvenlik ve istikrarın sağlanmasını beklediğini belirtti. Aynı arenadaki insanları birbirine düşürmenin, toplumdaki tüm aktif ve hayırsever güçleri bitirmek için fırsat kollayan düşmanların amacı olduğunu kaydetti.” Açıklamada ayrıca Temsilciler Meclisi’ne, şehitler ve diriler de dahil olmak üzere dini mercilere hakareti suç sayan bir yasanın anayasaya uygun şekilde yasalaştırılması çağrısında bulunuldu. Mecliste tüm blokların bu yasaya destek vereceği ümidi dile getirildi.

Ey Irak Müslümanları! Artık işler dayanılmaz bir hal almıştır. Çığlık atmak ve ağlamak fayda etmiyor artık. Zelil ve rezalet içinde yaşıyor, sömürülüyor, ihmal ediliyor, öldürülüyor, yerinden ediliyor, yolsuzluk ve hırsızlığa maruz kalıyor, kötü hizmetler alıyorsunuz. Birçok bölge ve şehirde demografik değişim oluyor. Aklınızı başınıza almadıkça, Rabbinizin Şeriatını hakem kılmak için çalışmadıkça ve Rabbinizin emrine uymadıkça tekerlek dönmeye devam edecektir. Tüm bunları omuzlarınızdan atmanın, tek bir adam gibi durmanızın zamanı gelmiştir. Ağızlarından dökülen kin belli olmuştur, yüreklerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Allah’a yemin ederim ki, bu ümmetin durumu ancak İslam ile düzelecektir.

Ey Müslümanlar! Dünya ve ahiret izzeti için, sizi İslami hayatı yeniden başlatmaya ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmaya çağırıyoruz.

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اسْتَجِيبُواْ لِلّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُم لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ “Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Rasûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.” ^{[Enfal 24]}