Nüfuzunu pekiştirmek veya bir dayanak oluşturmak amacıyla ABD tarafından bazı İslam dünyasında kullanılan yöntemlerden biri, sözde sivil toplum kuruluşları kurmak ve desteklemektir. Hükümetler tarafından finanse edilen bu kuruluşlar, sözde insan hakları ve dini inançları savunurlar... Bu da halkın hükümetlere karşı öfkesine yol açmaktadır. ABD de hükümetler üzerinde baskı uygulamak ve kendi gündemini dayatmak için bu öfkeden faydalanmaktadır. Böylece ABD, devlete karşı fiziksel eylemlere kalkışan grupların ortaya çıkması için ortam yaratıyor. Bu grupları da bir baskı aracı olarak kullanmak ve ülkede kaos yaratmak için emrine amade kılıyor...

Kırgızistan’da olanlar gözler önündedir. Amerika, kontrolü altındaki kuruluşlar aracılığıyla Kırgızistan’da şirret eylemlerine kalkıştı. Bu bağlamda imansız bir “İman” fonu oluşturdu. İlim adamlarına önemsiz bir maaş veren bu fon aracılıyla da Ulusal Güvenlik Devlet Komitesi Subayları, İçişleri Bakanlığı ve hatta ordu mensupları arasında propaganda yürütüyor. ABD’nin Kırgızistan’daki hedef ve eylemleri, İslam dünyasının diğer bölgelerindeki hedefler ve eylemleri ile benzerlik arz etmektedir. Hükümet, İslami hareketlere düşmanca baskı uygulamaya başladı. Bunun üzerine sivil toplum kuruluşları da hükümetin “dini hakları ihlal ettiğini” açıkladılar. Böylelikle bu kuruluşlar, kendilerini Müslümanların koruyucusu olarak lanse ettiler...

Kırgızistan’da aktif bu sivil toplum kuruluşlarının gerçekliğine daha yakından bakıldığında, hepsinin ABD yanlısı olduğu görülür. Bu nedenle ülkemizdeki durum, ABD’nin müdahil olduğu diğer ülkelerdeki durumdan pek farklı olmayacaktır.

Mesele apaçık ortadadır, ancak yine de elit kesim, politikacılar ve dini liderler, bu konuya duyarsız kalıyorlar. Kâfir devletlerin faydaları geçici projelerinden medet umuyorlar. Kâfirlerin çıkarları için silahlı kuvvetler ve ordumuza giriş kapıları ardına kadar aralandı. Âlimlerimiz de sıradan insanların ideolojisini kontrol altına almak için kâfirlerin formüle ettiği “ılımlı İslam’a”teşvik ediyorlar.

Bu eylemler durdurulmazsa, Amerikan planının korkunç sonuçları bir kaç yıl içinde kendini gösterecektir. Tabii ki hükümetin konumu ortadadır. Hükümet, meselenin farkında olsa da kendisini uluslararası toplum olarak addeden büyük güçlere karşı pek bir şey yapamıyor.

Biz Müslümanlar, kâfirlerin teşvik ettiği “aşırılık, terörizm ve ılımlılık”gibi kavramları kabul etmemeliyiz. Aksine bilinçlenmeliyiz ve kâfir ülkelerin, Müslümanlara nüfuz etmek için planladığı projeleri, camileri bombalamak ve Müslümanlar arasına nifak tohumları saçmak için bazı Müslümanları suçlamak gibi mücrim eylemlerini reddetmeliyiz. Eğer biz Müslümanlar, hatalarımızı düzeltmeksek, gerçeği yalandan ayıramazsak, kâfirlere karşı tek vücut olarak birbirimizle yardımlaşmazsak, kaybımız büyük olacak ve Allah korusun, kâfirler planlarını ve tuzaklarını başarıyla uygulayacaklardır.