Bugün öğleden sonra başkent Beyrut’ta büyük bir patlama meydana geldi. Daha sonra patlamanın Beyrut limanında 12 numaralı bir depoda meydana geldiği belirtildi...

İnsanlar yayınlanan videolarda patlamanın boyutunu ve büyüklüğüne seyrettiler, çok şiddetli bir patlama dalgası yaşandı. Patlama başkent Beyrut’un her yerinden, en az 40 kilometre etrafından hissedildi, hatta Kıbrıs gibi komşu ülkelerde bile duyuldu... Birçok Beyrutlu başkentte bir deprem yaşandığını sandı. Bu yüzden birçok insan, hayatlarının son anlarını yaşadıklarını düşündü!

Bu basın açıklamasının yazıldığı ana kadar sağlık bakanının yaptığı açıklamaya göre 73 kişi hayatını kaybetti, 4.000 kişi de yaralandı. Sayı artabilir. Yüksek Savunma Konseyi Beyrut’u afet bölgesi ilan etti.

Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti olarak biz, Lübnan halkının güvenliği ve selameti için Allah’a dua ediyoruz. Allah’tan yaralılara acil şifalar diliyoruz. Mesele o kadar vahim ki, geniş alandaki tarif edilemez yıkım manzaraları birçok gazeteci ve izleyiciyi ağlattı...

Bu depolardaki yüksek patlayıcı maddelerin varlığı, şu ana kadar sabit ve kesin olan husustur! İster patlama Yahudi jetlerinin hedef aldığı İran partisine ait silahlar nedeniyle meydana gelmiş olsun, isterse limanda bulunan büyük miktarlarda ve boş yere saklanan patlayıcı maddeler nedeniyle olsun, her iki durumda da anahtar soru şudur; silah olup olmadıklarına bakılmaksızın yüksek miktarda patlayıcı maddelerin şehirdeki bir limanda depolanmasına nasıl izin verilebilir? Liman, ülkenin atardamarıdır ve yerleşim yerlerinin tam göbeğindedir. Ey yozlaşmışlar nasıl?

Bu patlama, devlet aygıtındaki yozlaşmanın derinliğini ortaya çıkardı. İster patlama silahlar nedeniyle olsun isterse yüksek miktardaki patlayıcı madde nedeniyle olsun yozlaşma başkenti patlayan bir yanardağa dönüştürmüştür. Hiçbir hesap verilebilirlik ve kontrol yok.

İnsanların ülkedeki siyasi istikrarı sonra da sağlık güvenliğini kaybetmesi yetmiyormuş gibi şimdi de kendi hayatları, çocukları ve ailelerinin hayatları risk altında, güvenlikleri tehlikededir. Bu hükümet ve önceki hükümetler, insanların güvenliğini sağlayacak ya da başta liman olmak üzere ülke tesislerini yozlaşmışlık yuvası haline getiren bu iktidardaki her bozguncuyu hesaba çekecek pratik hiçbir şey yapmamıştır. Yozlaşma, evlerinde oturan insanların hayatına bile uzanmıştır... Bu gibi yozlaşmış insanlar, hala iktidarda ve yönetişimde kalabiliyorlar... Ne zamana kadar?

Lübnan’daki yozlaşmış siyasi sınıf yetkilileri saatlerce hiçbir açıklama yapmadılar! Oysa açıklama ve ziyafet krallarıdırlar. Bu sınıfa, destekleyicilerine, güç verenlerine ya da ondan güç alanlara Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şu buyruğuna hatırlatıyoruz:

اللَّهُمَّ مَنْ وَلِيَ مِنْ أَمْرِ أُمَّتي شَيْئاً فَشَقَّ عَلَيْهِمْ فاشْقُقْ عَلَيْهِ، وَمَنْ وَلِيَ مِنْ أَمْرِ أُمَّتِي شَيْئاً فَرَفَقَ بِهِمْ فَارْفُقْ بِهِ “Allahım! Kim ümmetimin herhangi bir işini üstlenir de onlara zorluk çıkarırsa, sen de ona zorluk çıkar. Her kim de ümmetimin herhangi bir işini üstlenir de onlara yumuşak davranırsa, sen de ona yumuşak davran”^[Müslim]

Acı gerçek şu ki, her Müslüman ülke gibi Lübnan da siyasi, ekonomik ve sosyal istikrardan yoksundur. Belki de tarihte benzeri görülmemiştir... Bu nedenle bugün insanları özellikle de güçlü ve kuvvet ehlini bu hükümetleri ve rejimleri sona erdirmeye çağırıyoruz. Yürekler gırtlaklara ulaşmıştır. Bu tür mikropların kökünü kazımaktan başka çare yoktur. Aksi takdirde bir felaketten sonsuz diğer felakete sürükleneceğiz. Bu yozlaşmış insanların elinden ne tür bir felaketin ortaya çıkacağı bilinmiyor.