Genel olarak Müslümanlara, özel olarak Şam ve Lübnan halkına, Şam zorbası, Baas Partisi, Esed ailesi, zebanileri, muhaberatı ve yandaşlarının çöküşü dolayısıyla tebriklerimizi sunuyoruz. Bu zalimler, Lübnan ve Suriye’de Müslümanlara katliam, işkence, öldürme, tutuklama ve zorla göç gibi tarifsiz acılar yaşatmışlardır...

8 Aralık 2024’te Beşşar Esed, halkın devriminden kaçarak yıllardır süren zulüm yönetimini sona erdirdi. Şimdi, suçluların adalet önüne çıkarılmasının zamanıdır. Müslümanlar büyük bir sevinci hak etti ancak bu sevinç, yalnızca Allah’ın şeriatının uygulanması ve Müslüman toprakların birleştirilmesiyle tamamlanacaktır.

Ey Lübnan halkı! Sizler Şam topraklarının ve daha geniş İslam coğrafyasının bir parçasısınız. Şam rejiminin işbirlikçileri tarafından yıllardır sistematik bir şekilde zulme maruz kaldınız ve tıpkı Filistinli mülteciler gibi aşağılandınız. Artık bu zillet tozundan silkinmenin, Yahudi varlığından, bekçisi yöneticilere ve Batıdaki efendilerine kadar başınıza bir şey gelmesini bekleyen düşmanlarınıza karşı birleşmenin zamanı gelmiştir.

Biz, Hizb-ut Tahrir / Lübnan Vilayeti olarak, sizi Allah’ın, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurarak İslami hayatı yeniden başlatma vaadini gerçekleştirmek üzere bizimle birlikte çalışmaya çağırıyoruz. Hilafet, İslam’la hükmedecek ve İslam’ı tüm dünyaya taşıyacaktır. O gün müminler, Allah’ın zaferiyle sevineceklerdir. Ümmetin yeniden devletine kavuşması, sadece Müslümanlar için değil, diğer milletler için de bir kurtuluş ve derman olacaktır. Geçmişte herkes, Hilafet altında yüz yıllar boyunca güvenlik, huzur, mülkiyetin korunması, eğitim, sağlık ve bakım gibi temel haklardan yararlandığı gibi sizler de Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinin gölgesinde aynı nimetlerden yararlanacaksınız.

Lübnan yönetimi, Rumiye Hapishanesi ve diğer hapishanelerde, hiçbir istisna olmaksızın Şam Devrimi’ni destekledikleri gerekçesiyle haksız ve keyfi bir şekilde tutuklanan tüm İslamcı mahkumları serbest bırakmalıdır ki Lübnanlı Müslümanlar tam anlamıyla eksiksiz bir şekilde sevinebilsinler.

وَنُرِيدُأَنْنَمُنَّعَلَىالَّذِينَاسْتُضْعِفُوافِيالْأَرْضِوَنَجْعَلَهُمْأَئِمَّةًوَنَجْعَلَهُمُالْوَارِثِينَ“Biz ise, o yerde güçsüz düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve onları (mukaddes topraklara) vâris kılmak istiyorduk.” ^{[Kasas 5]}