Pazar, 20 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır
Medya Bürosu

No: EGu2013BAu20132012u2013MB-TRu20130013 H. 27 Cumâde’l Ûlâ 1433
M. Perşembe, 19 Nisan 2012

-Basın Açıklaması- Haya Etmiyorsan, Dilediğini Yap

Şeyh Ali Cuma, 18.04'de Ürdün Kralı'nın Diyanet İşlerinden sorumlu Özel Temsilcisi ve Danışmanı Prens Gazi Bin Muhammed eşliğinde Mescid-il Aksa'yı ziyaret etmiştir. Kudüs Vakıflar Müdürü Şeyh Azzam el-Hatîb ziyaretin, "el-Aksa ile Kudüs şehri sakinlerini desteklemek için" olduğunu söylemiştir. Ürdün Vakıflar Bakanlığı ise açıklamasında, ziyaretin "Mübarek Mescid-il Aksa'ya gitmeye muktedir olan Müslümanları, Müslümanların kıblesi ve İslam'daki üç kutsal yerden biriyle iletişim kurmaya teşvik etmek için gerçekleştiğini" ilan etmiştir.

Bu ayın başlarında Kıptilerden yüzlercesi, Kıpti Kilisesi bu tür ziyaretleri yasaklamasına rağmen "Paskalya Bayramı" münasebetiyle mukaddes toprakları ziyaret etmişlerdir. Kilise, Papa Shenouda'nın uzun zaman önce yayınlamış olduğu bu karara hala bağlanılması gerektiği hususunda ısrarcı olmasına rağmen neden bu günlerde onlara izin verilmiş ve bu izni onlara kim vermiştir?

Hizb-ut Tahrir / Mısır Vilayeti olarak bizler deriz ki:

1-Müftünün bu eylemi, toprakları gasbeden ve ırzları çiğneyen Yahudi devletinin tanınmasını ve onanmasını içermektedir. Aksi taktirde Şeyh, işgal altındaki topraklara girme izninin nasıl meydana geldiğini bize bildirsin? İddia edildiği gibi eğer Ürdün mührü varsa vizesinin şekline bakılmaksızın mı yoksa nasıl? Yani Yahudilerin izni ve rızasıyla girmemiş midir? Peki bu, onlarla iletişime geçilmesinin ve ziyaret ve yöntemi sırasında onlarla koordinasyona girilmesinin ardından olmamış mıdır? Yoksa Şeyh bizi, onlara karşı zorla girdiğine inandırmak mı istiyor?! Peki bu iletişim, izin ve koordinasyon, gasıpçıların varlığının tanınması ve mukaddes topraklardaki egemenliklerinin onanması demek değil midir?!

2- Allahuteala, şöyle buyurmuştur:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لاَ تَخُونُوا اللَّهَ وَالرَّسُولَ وَتَخُونُوا أَمَانَاتِكُمْ وَأَنْتُمْ تَعْلَمُونَ "Ey iman edenler! Allah'a ve rasule hainlik etmeyin; (sonra) bile bile kendi emanetlerinize hainlik etmiş olursunuz." [el-Enfâl 27]

Yahudilerle olan bu iletişim, Allah'a ve Resulüne hıyanet değil midir ey faziletli Müftü? Bunun yanı sıra taşımış olduğunuz ilim emanetine de hıyanet değil midir?! Ayrıca da tüm Müslümanlara ve özellikle de Filistin halkına ihanet değil midir?!

3- Ziyaretin, Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in Mescid-il Aksa'yı ziyaret etmeye dönük davetine icabet etmek için gerçekleştiğini söylemek, kasıtlı bir saptırma ve hak ile batılı birbirine karıştırmaktır. Zaten öncelikle Müslümanlar, ilk önce Beyt-il Makdis'i fethederek Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]'in bu hadisini uygulamışlar, burada İslam ile hükmetmişler ve sonra da onun mescidini ziyaret etmişlerdir. Bu yüzden şerî olarak talep edilen, bu gasıpçılarla savaşmak için hazırlık yapılması ve mübarek toprakların geri alınmasıdır. Nitekim Allahuteala, Müslümanlara kendilerine saldıranlarla, topraklarını işgal edenlerle ve kendilerini yurtlarından çıkaranlarla nasıl muamele edileceğini açıklamıştır.

وَاقْتُلُوهُمْ حَيْثُ ثَقِفْتُمُوهُمْ وَأَخْرِجُوهُم مِّنْ حَيْثُ أَخْرَجُوكُمْ "Onları yakaladığınız yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın." [el-Bakara 191]

İşte talep edilen budur. Yoksa talep edilen, gasıpçıların elinden esir olan Mescid-il Aksa'yı ziyaret etmek değildir!

4- Bu ziyaret, iman edenlere düşmanlıkta insanların en şiddetlisi olanları dost edinmek değil midir?! Zira Allahuteala, şöyle buyurmuştur:

إِنَّمَا يَنْهَاكُمُ اللَّهُ عَنِ الَّذِينَ قَاتَلُوكُمْ فِي الدِّينِ وَأَخْرَجُوكُمْ مِنْ دِيَارِكُمْ وَظَاهَرُوا عَلَى إِخْرَاجِكُمْ أَنْ تَوَلَّوْهُمْ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ فَأُولَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ "Allah, yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için onlara yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar. Artık her kim onları dost edinirse, şüphesiz onlar zalimlerin ta kendileridir." [el-Mumtehine 9]

5- Şeyh Ali Cuma'ya bir son sorumuz daha olacak; Mısır'da bir ayaklanmanın olduğunu biliyor musunuz? Neden aynı şekilde siz, devrik Mübarek döneminde bölgedeki Yahudilerin simsarını ziyaret ettiniz? Gerçekten böyle bir zamanda nasıl bunu yapmaya cüret edebildiniz?! Yoksa siz de mi bizler Mübarek'in yolunda yürüyor, sizinle normalizasyonu muhafaza ediyor ve sizinle barış içerisinde ilerliyoruz şeklinde Yahudi devletini mutmain etmek isteyenlerle birlikte yarışıyorsunuz?! Ancak ya Şeyh, siz ve meşum ziyaretinizde sizinle birlikte olanlar, ümmetin ayaklanmaya başladığını ve bunu hiç kimsenin durduramayacağını unuttunuz galiba. Zira bu ayaklanma, Allah'ın izniyle alemlerin Rabbini razı eden bir nizamla sonuçlanacaktır. Dikkat edin! Bu nizam, tüm bu pislikleri silip süpürerek sadece insanların faydasına olanları bırakacak olan Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafet Nizamı'dır.

وَاتَّقُوا يَوْمًا تُرْجَعُونَ فِيهِ إِلَى اللَّهِ ثُمَّ تُوَفَّى كُلُّ نَفْسٍ مَا كَسَبَتْ وَهُمْ لا يُظْلَمُونَ "Allah'a döndürüleceğiniz, sonra da herkese hak ettiğinin eksiksiz verileceği ve kimsenin haksızlığa uğratılmayacağı bir günden sakının." [el-Bakara 281]

 

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Mısır
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
31 el-Cela’ Caddesi, Kahire / Mısır
Telefon: Tel: +(20) 2 27738076 – 5119857010
www.hizb.net/
E-Mail: hizb.ut.tahrir.eg@gmail.com

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER