Sözde” halk bütçesi “ ekonomik sefaletimize son vermeyecek, çünkü yöneticiler, işgal altındaki Keşmir’i Modi’ye peşkeşe çekme ve Afganistan’dan aşağılayıcı bir şekilde çekilmesinin ardından ABD etkisinin güvenliğini sağlama karşılığında IMF’den sadece taviz koparmaya yoğunlaşıyorlar. Sözde “halk bütçesi”, toplanan vergilerin yarısından fazlasını faiz giderlerine tahsis ederken, savunma bütçesinde fiili olarak indirime gidiyor. Acımasızca dolaylı vergi oranları artırıldı, yoksullardan, zekât alabilecek borçlulardan bile vergi alınacak. Dahası “halk bütçesi”, IMF’nin dolar hegemonyasını korumak için Rupiyi zayıflatma politikası nedeniyle enflasyon ile halkın cebindeki paralara göz dikmiş durumda.

Sözde “genişlemeci bütçe”, kısır döngünün bir parçasıdır. Onlarca yıldır bu kısır döngü, sürüyor. Dolar cari açığı, IMF ve Paris Kulübünden daha fazla kredi alarak ve hazine bonosu ihraç edilerek giderilecek. Bu program kapsamında dolar rezervini korumak için ithalatta büyük indirim yapılacak, para biriminin değerinin düşürülmesiyle ithalat daha pahalı hale gelecek, ülkede enflasyon fırtınası esecek. Enflasyonu kontrol altına almak için faiz oranları yükseltilecek. Kredi alacaklıların geliri artırılacak, böylece ekonomimiz daha da gerilecek. Sözde “halk bütçesi”, kasıtlı talep daralmasıyla ekonomiyi çökerttikten sonra talebi iyileştirmeye çalışıyor. Ancak, bu tür bütçeler cari açığı sadece artırırlar. Dolayısıyla bu kısır döngü devam edecek. Her hükümet, Pakistan’ı daha fazla kredi borcuna boğmadan önce bir önceki hükümeti suçluyor.

Pakistan’ın muazzam kaynaklarına rağmen sömürgeci IMF politikaları, güçlü bağımsız bir ekonomi oluşturmamıza asla izin vermez. Bağımsız ekonomi, hem bizi sıkıntıdan kurtarabilir hem de işgal altındaki Müslüman ülkelerin kurtuluşunu finanse edebilir. Sadece faiz ödememek bile Pakistan’ın kalkınma bütçesini üçe katlayacak, savunma bütçesini iki katına çıkaracaktır! Kredilere bağımlılık döngüsünü kırmak, kredi ihtiyacını sona erdirecek, ayrıca para biriminin sürekli devalüasyona uğramasını ortadan kaldıracaktır. Dahası altın ve gümüşe dayalı para birimi, Pakistan’ın dolara olan yıkıcı bağımlılığını sona erdirecek ve fiyatları dengeleyecektir. Dolaylı vergilerin kaldırılması ve enerji sektörünün hükümetin gözetimi altına girmesi yoksulluğu önemli ölçüde azaltacak, hane halkı üzerindeki büyük bir yükü kaldıracaktır. Kaldı ki, devrimci ölçekte sanayileşme olmadan hiçbir ideolojik devlet dış bağımlılığı ortadan kaldıramaz. Nükleer ve füze programını devrimci bir şekilde tamamladığı gibi devlete ait işletmeler, Pakistan’ın ağır sanayisini işletecek, davet ve cihat endeksli olacaktır. Gıda güvenliğini sağlamasının yanı sıra İslam’ın tarım politikaları, tarımdan elde edilen kazançlarda artış sağlayacak, ekimi mülkiyet ile ilişkilendirecektir. İslam’ın ekonomik servet dağılımı sistemi, servetin birkaç zenginin elinde toplanmasını önleyecek, ekonomik faydalarından herkesin istifade etmesini sağlayacaktır. Ancak bizi IMF’ye köle yapan yöneticilerimiz varken bu asla olamaz. İslami ekonomik sistem aracılığıyla sadece Nübüvvet metodu üzere Hilafet, Pakistan’ı lider bir ekonomi haline getirecektir. Ancak o zaman Keşmir ve Filistin’in kurtuluşu gerçekleşecek, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in onurunu korumak, artık ekonomik şantaja bağlı olmayacaktır.

وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى  “Her kim de benim zikrimden yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim vardır; Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.” ^{[Taha 124]}

#KhilafahEndsSlaveryToIMF