Pakistan yöneticileri borazanlarının demokrasiye saygısızlık olarak kabul ettikleri birkaç günlük kargaşanın ardından bütçe oturumu sırasında hükümet ve muhalefet, bir dizi konuşma yaptı. Ulusal Meclis’te ister kargaşa isterse uzlaşı olsun mevcut bütçe, önceki tüm bütçeler gibi, sömürgeci IMF bütçesinden başka bir şey değildir. Bütçe, Pakistan’ın federal vergi gelirlerinin yarısından fazlasını IMF’nin, geri kalanını da gaspçı mafyanın inisiyatifine bırakıyor. Bütçe, genel benzin satış vergisine ek olarak Petrol Geliştirme Vergisi adıyla halktan 650 milyar rupi toplayacak, 650 milyar rupi de Mal ve Hizmet vergisi alacak. Halkın reel geliri enflasyonla sürekli erirken, elektrik ve gaz fiyatları sürekli artıyor, halk zamlar altında eziliyor. Fikir birliği ya da anlaşmazlık olsun hükümet ve muhalefet, yüce dinimize aykırılığına rağmen sömürgeci bütçeyi onayladı.

Bütçenin neden işgal altındaki Keşmir, Mescid-i Aksa ve Mübarek Toprak Filistin’in kurtuluşu için yeterli fon ayırmadığı konusunda mecliste bir anlaşmazlık söz konusu mu? IMF bütçesinin neden devrimci sanayileşmenin temellerini atmadığı, ağır makine ve araçların neden tamamen ithal edildiği konusunda mecliste bir anlaşmazlık yaşandı mı? Kapitalist bütçenin neden Pakistan Müslümanlarının temel ihtiyaçlarının karşılamadığı konusunda bir anlaşmazlık yaşandı mı? Doların hegemonyasını sona erdirmek için İslam’ın öngördüğü gibi neden para birimimizin altın ve gümüşe dayalı olmadığı konusunda bir anlaşmazlık oldu mu? Dış ve iç borçlara faiz ödenmemesi konusunda bir anlaşmazlık yaşandı mı? İslam’ın ekonomik sistemini uygulama talebi konusunda mecliste bir anlaşmazlık yaşandı mı? Sömürgecilere köleliğin devamı konusunda neden mutabakat söz konusu? Muhalefet iktidardayken tıpkı şu anki yöneticiler gibi sömürgeci kölesi değil miydi? Peki demokrasi işlerimizi güdebilir mi? Hala bir umut var mı?

Hükümet ve muhalefet her zaman birlikte baskıcı yasalar çıkardılar. FATF, Ulusal Eylem Planı, “terörle mücadele”, devlet ve kamu mallarının özelleştirilmesi gibi sömürgeci çıkarları ulusal çıkarlar olarak gördüler. Pakistan devletinin şu anki kurumları, yüce dinimizin emir ve yasaklarıyla bağdaşmayan sömürgeci yapılardır. Raşidi Hilafet, asil Kur’an ve mübarek Sünnetten türetilen yasaları uygulayacak, Allah’a ibadetin gereği olarak Müslümanlar bu yasalara itaat edecektir. Hilafetin uyguladığı İslam’ın ekonomik sistemi, Pakistan’ın uzun süredir devam eden ekonomik sorunlarını pratik olarak çözecektir. Hilafet, Müslüman ülkelerin muazzam ve çeşitli kaynaklarını birleştirecek, dokunulmaz kutsallıklarımızı korumak için Müslüman ordularına yeterli kaynak sağlayacak, işgal altındaki Müslüman toprakları kurtaracak ve sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in onurunu savunacaktır. O halde Nübüvvet metodu üzere Hilafeti yeniden kurmak için hep birlikte çalışmanın zamanı gelmedi mi? Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَلَوْ أَنَّهُمْ أَقَامُوا التَّوْرَاةَ وَالْإِنْجِيلَ وَمَا أُنْزِلَ إِلَيْهِمْ مِنْ رَبِّهِمْ لَأَكَلُوا مِنْ فَوْقِهِمْ وَمِنْ تَحْتِ أَرْجُلِهِمْ“Eğer onlar Tevrat’ı, İncil’i ve Rablerinden onlara indirileni (Kur’an’ı) doğru dürüst uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından yerlerdi.”^{[Maide 66]}