حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Pakistan Vilâyeti
Medya Bürosu
| No: PK-BA-2025-MB-TR-38 |
H. 10 Cumâde’s Sânî 1447 M. Pazartesi, 01 Aralık 2025 |
Pakistan Ordusu, Allah’ın Düşmanları Trump ve Netanyahu’nun Hayallerini Gerçekleştirmek İçin Değil, Mübarek Toprak Filistin’i Kurtarmak İçin Gönderilmelidir!
7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de devam eden soykırım operasyonu karşısında Gazzelilere destek olmak ve Yahudilerle savaşmak için Pakistan askerî güçlerinin Gazze’ye gönderilmesi meselesi, “Gazze’nin uzak olduğu ve ona yardım etme şer’î yükümlülüğünün en yakınlara düştüğü” gerekçesiyle daha önce hiç gündeme gelmemişti. Ancak ne zaman ki Pakistan rejiminin efendisi ve Allah düşmanı Trump, rejime Gazze’deki hayallerini gerçekleştirmek üzere asker göndermesini emretti; bir anda Pakistan Gazze’ye komşu bir ülke oluverdi ve Pakistan askeri güçleri, Pakistan’ın ulusal sınırları dışında askeri operasyonlar yürütmek üzere hazır hale getirildi. Böylece rejimin, Gazze’deki halkımıza yardım etmek için askeri güç gönderemeyeceğine dair yalanı ifşa olmuş oldu. Gazzelilere yönelik ihaneti de kesinleşmiş oldu. Bu rejimin, özellikle Amerika başta olmak üzere sömürgeci kâfirin sadağındaki bir ok olduğu da böylece bir kez daha perçinleşmiş oldu. Amerika uzun zamandır bu rejimi, ülkenin imkânlarını ve askerî gücünü bölgede kendi çıkarlarını gerçekleştirmek ve kendisine hizmet ettirmek için kullanmaktadır. Pakistan rejiminin bizi düşürdüğü bu durum ne büyük bir utanç ve zillettir!
Bu bağlamda, Pakistan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı İshak Dar’ın 29 Kasım 2025 Cumartesi günü düzenlediği basın toplantısı birçok mugalata aldatmaca içermektedir. Dar, düzenlenen basın toplantısında Amerika’nın hayati çıkarlarına hizmet etmek için talep edilen her şeyi yapmaya hazır olduğunu belirtti. Mübarek Toprak Filistin gaspçısı Yahudi varlığını korumak, Amerika’nın en önemli çıkarlarından biridir. Bu mugalatalardan bazıları şunlardır:
Birincisi: İshak Dar’ın, Hamas’ın silahsızlandırılmasına ilişkin şu sözleri bir saptırma ve aldatmacadır. “Biz buna hazır değiliz. Bu bizim işimiz değil... Benim edindiğim bilgiye göre, bu, Hamas’ın silahsızlandırılmasını da kapsayacak olursa, Endonezyalı mevkidaşım bile gayri resmî olarak çekincesini dile getirmiştir” Zira Gazze’deki Haçlı seferinin lideri Trump’ın önerdiği ‘barış’ güçleri, ismiyle müsemma olmayan güçlerdir. Çünkü bu güçler, Amerika’nın Gazze yakınlarında yönettiği bir savaş merkezinin idaresine, denetimine ve komutasına bağlı güçler olacaklardır. Bu merkez, Şahbaz Şerif ve rejiminin yalancı şahitlik yaptığı Şarm el-Şeyh anlaşmasından sonra bile halen Gazze’deki katliam ve yıkım operasyonlarını koordine etmektedir. Öyleyse, Amerika ve Yahudilerin liderlik edeceği güçlerin; Amerika ve Yahudi varlığının şu an yaptığı kirli işleri yürüten paralı askerler değil de barış gücü olacağına kim inanır?! Eğer bu güçler gerçekten barış gücü ise, kimin barışını koruyacaklar?! Bu projenin ve önerinin sahibi bizzat Trump’ın Amerika’sı değil mi?! Peki Yahudilerin sözde barış anlaşmasına yönelik ihlalleri karşısında Amerika ne yaptı?! Yahudi varlığını, Gazze halkını katletmeye ve onlara işkence etmeye devam etmekten alıkoydu mu (zorladı mı) veya en azından bunu kınadı mı? Yoksa Yahudi varlığının bir numaralı hamisi, destekçisi ve finansörü sıfatıyla katliam operasyonlarını koordine edip, bizzat katıldı mı ve hatta yönetti mi?!
İkincisi: Direnişin silahsızlandırılmasına ve Bakan’ın; “Biz buna hazır değiliz. Bu bizim işimiz değil, Filistin kolluk kuvvetlerinin işidir. Bizim görevimiz barışı korumaktır, barışı zorla dayatmak (infaz etmek) değildir. Biz kesinlikle güce katkıda bulunmaya hazırız; Başbakan, Mareşal ile istişare ettikten sonra prensipte katkıda bulunacağımızı zaten açıkladı” şeklindeki sözüne gelince; bu da bir başka mugalatadır. Eğer bu güçler gerçekten barış koruma güçleri ise; Yahudiler Gazze halkına veya direnişe karşı herhangi bir askeri eylemde bulunduklarında onlara karşılık verecekler mi onlarla savaşacaklar mı?! Yoksa uluslararası ve Amerikan talepleri doğrultusunda ve metinlerde belirtildiği gibi, Gazze halkının işgalci Yahudilere direnmesini engelleyen güçler mi olacaklar?! Hem sonra, Bakan hangi direniş silahından bahsediyor?! Yahudilerin, Gazze’deki direnişçilerin çoğunu şehit edip tasfiye ettiğini; hem kendisinin hem de Trump’ın ‘gözde mareşalinin’ bu katliamları sadece izlediğini ve iki yıldan fazla bir süredir parmaklarını bile kıpırdatmadığını bilmiyor mu?! Kaldı ki, Yahudilerin güvenlik kolu (maşası) olarak hareket eden Filistin Yönetimi güçlerini desteklemek; Yahudi varlığını desteklemek, onlarla birlikte savaşmak, Gazze halkına ve geriye kalan direnişçilere karşı Yahudilerle aynı safta yer almak değil midir?! Bu güçlerin rolü, Amerika ve Yahudilerin başladığı kirli işleri tamamlamaktan ve Mahmud Abbas’ın ‘Oslo Otoritesi’ ajanlarıyla omuz omuza vererek Gazze’de kalan direnişi yok etmekten başka bir şey olmayacaktır.
Üçüncüsü: Dar’ın, Endonezya’nın 20.000 asker teklif ettiğine dair açıklamasına ve Başbakan Şahbaz Şerif’in de ‘prensip’ olarak Pakistan’ın bu güce katılımına olumlu bakacağına dair sözlerine gelince, bu söz de onun Mübarek Toprak ve Mübarek Mescid-i Aksa’yı işgal eden Yahudi varlığının gerçekliğinden habersiz olduğunu göstermektedir. Zira Yahudi varlığını yeryüzünden silip atmak ve varlığını tamamen ortadan kaldırmak için Endonezyalı veya Pakistanlı 20.000 savaşçıdan fazlasına gerek yoktur. Bunun delili, söz konusu varlığın; Amerika’dan ve aralarında başta komşu ülkeler Ürdün, Mısır, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve diğerleri olmak üzere bölge ülkelerinin çoğunun da bulunduğu Küresel Haçlı Koalisyonu’ndan aldığı sınırsız desteğe rağmen silahsız Gazze halkının ve hafif silahlar taşıyan birkaç bin direnişçinin iradesini kıramamış olmasıdır. Ey Dar! Yahudi varlığının, Pakistan veya Endonezya’nın seçkin birliklerinden oluşan 20.000 savaşa hazır mücahit kuvvet karşısında ayakta kalabileceğini mi sanıyorsun?!”
Siyasi ve askeri kanadıyla rejim, bu kirli operasyonda kendisine yüklenen hain rolü çok iyi bilmektedir. Bu yüzden, durumu kurtarmak (zevahiri kurtarmak) için kaçamak yollara, yalana ve saptırmaya başvurmaktadır. Tabii kurtarılacak bir durum kalmışsa! Geçen ay Savunma Bakanı Hwaca Asıf’ın; Hükümet Sözcüsü Danyal Çudri’nin ‘gücün yetkisinin Hamas’ın silahsızlandırılmasını da kapsayacağı’ yönündeki tartışmalı açıklamalarını ‘şiddetle kınadığına’ dair basında yer alan haberler işte bu bağlamda anlaşılmalıdır. Bu öfkeli şahsa sorumuz şudur: Eğer bu güçler direnişi silahsızlandırmak için değilse, o halde bu güçler direnişin Yahudilere karşı eylem yapmasına izin verecekler mi? Cihad şerefini yerine getirmesi için direnişe silah ve asker destek sağlayacaklar mı? Yoksa Trump anlaşmasında belirtildiği gibi ve bu güçlerin kirli rolünün doğası gereği onu engelleyip ona karşı savaşacaklar mı?! Hwaca’nın, Amerika ve Yahudilerin komutası altında çalışacak paralı asker güçleri göndermeye katılmaya istekli olduklarını yalanlamaması ve sadece detaylara ilişkin çekinceler koyması; onun görevi Trump ve Yahudilerin arzuladığı ve razı olduğu şekilde yerine getireceğinin teyididir. Onun sözde öfkesi ise, gerçekte göz boyamaktan, rejimin ihanet içeren tutumunu yumuşatmaktan ve bu ihaneti daha rahat kabul ettirmek için ortamı hazırlamaktan başka bir şey değildir. Böylece bu karanlık sürecin bir parçası olmaları daha kolay hâle gelecektir.
Ey Pakistan ordusunun şerefli subayları! Eğer Mübarek Toprak Filistin’e ille asker gönderecekseniz; gelin o zaman Filistin’in tamamını kurtarmak, Beyt’ül Makdis’i ve etrafını Yahudi pisliğinden temizlemek için gönderin. Vallahi, İslam’a ve Müslümanlara komplo kuran Birleşmiş Milletler sancağı altında değil de Tevhid sancağını dalgalandıran ihlaslı bir liderliğin altında olsaydınız, birkaç saat içinde Yahudileri yeryüzünden silip atabilirdiniz. O halde hadi Trump’ın bir işaretiyle hareket eden liderliğinize engel olun, onları devirin ve yerlerine aranızdan; Pakistan’da Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmak için Hizb-ut Tahrir’e nusret vererek İslam’a ve Müslümanlara yardım edecek olan muhlis komutanlar getirin. Hilafet, orduları seferber edecek, onları Filistin’i Amerika ve Yahudi pisliğinden kurtarmak için Mübarek Toprağa gönderecek, son iki yılda hayatını kaybeden yetmiş binden fazla şehidin intikamını alacaktır.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا مَا لَكُمْ إِذَا قِيلَ لَكُمُ انْفِرُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ اثَّاقَلْتُمْ إِلَى الْأَرْضِ أَرَضِيتُمْ بِالْحَيَاةِ الدُّنْيَا مِنَ الْآخِرَةِ فَمَا مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا فِي الْآخِرَةِ إِلَّا قَلِيلٌ * إِلَّا تَنْفِرُوا يُعَذِّبْكُمْ عَذَاباً أَلِيماً وَيَسْتَبْدِلْ قَوْماً غَيْرَكُمْ وَلَا تَضُرُّوهُ شَيْئاً وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ“Ey iman edenler! Ne oldunuz ki, size “Allah yolunda sefere çıkın” denilince, yere çakılıp kaldınız. Yoksa ahiretten vazgeçip dünya hayatını mı seçtiniz? Oysa ahirete göre dünya hayatının yararı, pek az bir şeydir. Eğer Allah, yolunda sefere çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir toplum getirir. Siz ise O’na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” [Tevbe 38-39]
| حزب التحرير Hizb-ut Tahrir Pakistan Vilâyeti Medya Bürosu |
Adres Bilgileri ve Web Sitesi P.O. Box 1924, Lahore / Pakistan Telefon: +(92) 345–428–7323 / +(92) 333–561–3813 https://bit.ly/3hNz70q |
Fax: +(92) 21–520–6479 E-Mail: spokesman@hizb-ut-tahrir.com.pk |



