Rahil-Navaz rejiminin Enformasyon Bakanı, 3 Mayıs’ta Karaçi’de Pakistan Edebiyat Akademisi tarafından düzenlenen ulusal bir konferansta yaptığı konuşmada, seminerleri “bilgisizlik ve cehaletin merkezi”olarak nitelendirdi. İslami seminerleri ideolojik nefret ve topluma muhafazakârlığı yaymakla suçladı. O günden sonra da onun bu sözleri, Pakistan’da İslam’ı seven insanlar arasında büyük tepkilere yol açtı. Gerçekte ise Rahil-Navaz rejimi, İslami seminerlere saldırı kisvesi altında Batı’ya benzer bir şekilde İslam’a ve Müslümanlara saldırıyor. Batı da “İfade Özgürlüğü” maskesi altında İslam’a, İslami emirlere ve Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’ekin kusuyor. Seminerlere yapılan bu saldırı,Amerika’nın İslam’a karşı savaşının bir parçası olan Ulusal Eylem Planı ile tamamen örtüşüyor.Bu saldırı üzerinden İslam’ınuygulanması, Hilafetin kurulması ve işgalci kâfir güçlere karşı cihat edilmesi çağrısında bulunan âlimlerebu sevdalarından vazgeçmeleri için baskı uygulanıyor. Rejim, Pakistan’ın bugün karşı karşıya kaldığı tüm sefaletinsorumlusu İslami seminerlerdir diye bir izlenim bırakmak için uğraşıyor. Oysa Pakistan kurulduktan sonra, İslami fikre sahip insanlar asla iktidara gelmedi.Aksine İslam’ı küçümseyen siyasi ve askeri elit arasındaki bir avuç hain grup,Pakistan’ı yönetti.Bugünkü irtihalden sorumlu olanlar onlardır.Pakistan, bugün ciddi sorunlarla boğuşuyor.Bunun nedeni, 1973 laik anayasasıdır. İslam ya da İslam’ı seven insanlar değil. İslam ya da İslam’ın uygulanmasını isteyen insanlar mı Sind bölgesinde haksız kırsal-kentsel bölünmeyi yarattı?İslami öğretiler mi Kuzey ile Güney Pencap arasında etnik gerginliği oluşturdu? İslami seminerler mi Hazara ve KPK eyaletinin Pakhtun kuşağı arasındaki ayrımı meydana getirdi? İslami seminerlerin öğrencileri mi Belucistan’da Pakhtun ile Baloch topluluklar arasındaki çekişmeyi kaşıdı? Bugün nüfusun büyük çoğunluğu yoksulluk sınırının altında yaşıyorsa, bunun nedeni, küfür kapitalist ekonomik sistemin uygulanmasına izin veren 1973 anayasasıdır. İslam ya da İslami seminerler yüzünden değildir! Mezhepçilik konusuna gelince,bu baş belasından da yöneticiler sorumludur. Çünkü onlar, mezhepçi grupların faaliyetlerine izin verdiler ve ümmeti mezhepçiliğe böldüler.Aynı şekilde ümmeti etnik ve dilsel ırkçılığa bölmesi için laik partilere kapı araladılar.Bu yüzden bu yöneticilerin, Hizb-ut Tahrir ve onun gençlerine işkence etmeleri, anti-terör Yasası ve Pakistan’ı Koruma Yasası altında onları tutuklamaları garip değildir. Çünkü Hizb, Müslümanlardan etnik, dilsel ve mezhep farklılıkları bir kenara bırakmalarınıve kendilerini sadece Müslümanlar olarak tanımlamalarını istedi. Çünkü bu ismi, Allah Subhânehu ve Teâlâ onlara verdi.

Hizb-ut Tahrir, Rahil-Navaz rejimine de şunu der ki insanlar, Amerika’nın Afganistan’da Sovyet Rusya’sını yok etmek istediğinde, yöneticilerin ne İslami seminerleri kınadıklarını ne de Rusya’ya karşı cihat eden Müslümanlara zulüm yaptıklarını açıkça gördüler. Bugün bizzat Amerika kendisi saldırgan olunca, Amerika’nın emriyle hain yöneticiler, seminer ve Afganistan’da Amerika’ya karşı cihat yapan Müslümanlara yönelik bir kampanya başlattılar.İlgili bakanın ölüm konusunda yaptığı alaycı açıklamaya gelince,sana sadece şunu deriz:Ölüm kesinlikle bir realitedir. Allah Subhânehu ve Teâlâ kıyamet günü olacak sarsıntıyı Kitabında şöyle tasvir ediyor:

يَوْمَ يَكُونُ ٱلنَّاسُ كَٱلْفَرَاشِ ٱلْمَبْثُوثِ وَتَكُونُ ٱلْجِبَالُ كَٱلْعِهْنِ ٱلْمَنفُوشِ“O süreçte insanlar, yayılmış (ateşe koşan) pervaneler gibi olur. Dağlar, dağılmış renkli yün gibi olur!” ^{[Karia 4-5]}