Pakistan Müslümanları, Hizb-ut Tahrir ve metodolojisi hakkında güçlü bir bilince sahiptir. Onun için Hizb-ut Tahrir’e karşı yalan ve iftira atmakta ısrar eden rejim, adeta kendi kuyusunu kazmakla meşguldür. 2 Mart 2017 günü günlük Peşaver “Aaj” gazetesi kamu kuruluşları hakkında tipik bir rapor yayımladı. Raporda bildiri dağıtırken dört Hizb-ut Tahrir aktivistinin tutuklandığı iddia ediliyor. Dahası, gençlerin üzerinde silah ele geçirildiği belirtiliyor. Bu tür yalanlar sadece rejime zarar verir. Zira Pakistan Müslümanları, Müslümanların işlerini güden İslam Devletinin yeniden hayata dönüş yürüyüşünde Hizb-ut Tahrir’in Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in metoduna sıkıca bağlı olduğunu biliyorlar. Hizb-ut Tahrir, siyasi ve entelektüel faaliyetlerde bulunan bir partidir. İslam’ı otorite ve devlete taşımak için Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in silah kullanma yasağına sımsıkı bağlıdır.

Hayal kırıklığı ve umutsuzluk nedeniyle Hizbin metodolojisini değiştirdiğine dair rejimin iftiralarına gelince, Hizb-ut Tahrir’in tüm tutumlarında İslam’a sımsıkı bağlı olduğu çok iyi bilinmektedir Gençleri İslam dünyası çapında yıllarca ağır işkencelere maruz kalmış, hatta şehit olanlar bile olmuştur. Ancak yine de Allah ve Rasûlü’ne itaatsizlik söz konusu olmamıştır. Hayal kırıklığı ve çaresizlik söylemine gelince, daha çok Pakistan yöneticilerinin durumuna intibak etmektedir. İftira söylemine başvuran yöneticilerin bu iftiraları, Hizb-ut Tahrir çok az meşhurken ve çok az saygınlığı varken bile bu tür iftiralar başarılı olamamıştır. Aslında bu hayal kırıklığı ve çaresizlik, yaklaşan Hilafeti engelleyemememin bir hüsranıdır. Bu hüsran, rejimin mantık yeteneğini felç etmiştir. Çünkü rejimin bu iftiraları, kuvvet ehli gözünde sadece kendi çirkefliğini ifşa etmektedir.

Evet, beklendiği gibi Allah ve Rasûlü’ne asi bu şeytani rejim, Hilafet projesi ve savunucularına iftira atmaktan asla geri durmayacaktır. Ancak tuhaf olan şudur ki bazı medya unsurları günahta rejim ile işbirliği yapmaktadır. Geri kalan medya ise haktan sapan o bazı medya unsurlarını muhasebe etmemektedir. Gerçekten bu çok üzücüdür. Esasen bu unsurlar, muhasebe yetisini kaybetmiştir. Dolayısıyla Hilafet projesinin iyiliğinden bahsedemiyorlarsa, en azından sussunlar. Zira Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْرًا أَوْ لِيَصْمُتْ  “Kim Allah’a ve ahiret gününe iman ediyorsa, ya hayır konuşsun ya da sussun.” ^{[Müslim ve Buhari]} Kötü hükümetin, Hizb ut Tahrir’e yönelik iftiralarını doğrulama konusunda ısrarcı olmak her zaman iyidir. Çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ جَاءَكُمْ فَاسِقٌ بِنَبَإٍ فَتَبَيَّنُوا أَنْ تُصِيبُوا قَوْمًا بِجَهَالَةٍ فَتُصْبِحُوا عَلَى مَا فَعَلْتُمْ نَادِمِينَ   “Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.”^{[Hucurat 6]} Kendilerini muhasebe etmesi gereken bu unsurlar, hemen tövbe etmelidir. Bu basın açıklamasını yayınlayarak da günahları için kefaret yollarını aramalıdırlar. Bu andan itibaren de rejimin İslam’a ve Müslümanlara yönelik suçlarını ifşa ederek Hizb-ut Tahrir’e yardımcı olmalıdırlar.