Pazartesi, 21 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/23
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu

No: SD-BA-2023-RS-TR-05 H. 19 Cumâde’s Sânî 1444
M. Cuma, 13 Ocak 2023

“Heştek Hilafeti... Hizb-ut Tahrir ve Sudan’da Devletsizlik” Makalesi Yazarının Saçmalıklarına Reddiye

Yazar Ahmed El Müslümani,11 Ocak 2023 Çarşamba günü “Asas Media” sitesinde istihbaratçılar tarzında “Heştek Hilafeti... Hizb-ut Tahrir ve Sudanda Devletsizlik başlıklı bir makale kaleme almıştır. O yüzden makale yalanlar, uydurmalar, olumsuz imalar ve yanıltıcı referanslarla doludur. İnsanları hak ve hakikatten haberdar etmek için yazıda geçen bazı iftiralara projektör tutup gerçekleri dile getireceğiz. O yüzden diyoruz ki:

Birincisi: Yazar, Hizb-ut Tahrir / Sudan’ın ülkenin jeopolitiğini tanımadığını, Resmi Sözcüsünün, “Sudan’a değil, İslam’a mensup olduklarını.” belirtti. Yazara soruyoruz, bu jeopolitiği kim belirledi? Yüce Rabbimiz mi ya da Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem mi? Bu jeopolitiğin, 1916 yılında Fransa ve İngiltere dışişleri bakanları Sykes-Picot tarafından belirlendiği yüce aliniz dâhil herkes biliyor. Bu hayali sınırlar, Sykes-Picot ürünüdür. İslam’a aidiyetimize gelince, köklü ve asıldır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:

هُوَ سَمَّاكُمُ الْمُسْلِمِينَO, size Müslümanlaradını verdi.[Hacc 78]

İkincisi: Makalenin yazarı, Hizb-ut Tahrir olarak bizim Cumhurbaşkanı Ömer El Beşir’i tekfir ettiğimizi ve gidişinden sonra mottomuzun “Hilafetle kâfirlerin etkisini kökünden söküp atarız” olduğunu iddia etti. Bu yalanı nereden uydurduğunu bilmiyoruz. Çünkü biz, Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed’in Allah’ın Rasulü’dür kelimeyi şehadeti getiren hiçbir kimseyi tekfir etmeyiz ve bir yöneticiyi tekfir ettiğimiz de varit olmuş değildir. Zira biz, fikirleri ve eylemleri yargılarız, bireyleri değil. Bir kişinin tekfir edilmesi, şeri bir mahkemeyi gerektirir. Hizb-ut Tahrir ise bir mahkeme değildir, Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurarak İslami hayatı yeniden başlatmak için çalışan siyasi bir partidir. İslam ülkeleri de dâhil olmak üzere bugün dünyadaki rejimlere gelince, İslami olmayan rejimlerdir. Bu demektir ki, o rejimler küfür rejimleridir. Samimi ve aklı başında hiçbir Müslüman bu konuda tartışmaya girmez. Hilafetle kâfirlerin etkisini kökünden söküp atarızmottosunu gelince, gerçek bir şiardır. Çünkü başta Sudan olmak üzere Müslüman ülkeleri bugün sömürgeci kâfirler tarafından yönetilmektedir. Sudan’da ilkokul öğrencisi bile bunu bilir. Ümmeti başındaki Ruveybida yöneticiler, kâfirlerin etkisini kökünden söküp atamazlar, çünkü sömürgeci kâfir ajanlarıdır, ülkemizde sömürgeci kâfirin siyasi, ekonomik, askeri ve diğer diktalarını uygulamaktadırlar. Sadece Müslümanların devleti Hilafet, kâfirlerin etkisini ülkemizden söküp atabilir. Aslında bu, ayıplamak ve Hizbe hakaret etmek yerine Müslümansa, Allah’a, Rasûl’üne ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in getirdiği hayat sistemlerine inanıyorsa yazarı memnun etmelidir. İslam’a ve Müslümanlara düşkün her Müslüman, bugün sömürgeci kâfirlerin nüfuzunu kökünden söküp atmak ister.

Üçüncüsü: Yazar dedi ki, “Hizb-ut Tahrir, birçoklarına göre Sudan’ı çöküşten kurtarmanın “son umudu” olan “Çerçeve Anlaşmasına” saldırdı.” Eğer yazar bilmiyorsa, “son umut” olup olmadığını öğrenmek için Sudan halkına bi sorsun. Ama eğer “birçoklarının görüşüne göre” sözünden kasıt, sömürge kâfir Amerika, İngiltere, yerel ve bölgesel uyduları ise, evet bunlar öyle düşünüyor ve yalancıdırlar. Çünkü bu çerçeve anlaşma paslı bir bıçaktır, ayağa kalkmasın diye Sudan’ı boğazlamayı amaçlıyor. Sudan’dan geriye kalanını federalizmle parçalamayı bünyesinde taşıyan çerçeve anlaşması, Sudan’ı çöküşten kurtarmanın nasıl umudu olabilir? Öncesinde Sudan, İslami kimliğinden arındırılıp, dini hayattan ayıran mutant laik bir ülkeye dönüştürülüyor. Yazar ve onun gibiler bilsinler ki, Sudan’ı çöküşten ancak Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet alıkoyabilir.

Dördüncüsü: Yazar, yazısında Hizb-ut Tahrir bayrağı ile El Kaide bayrağının aynı olduğunu, siyah bayrak üzerinde beyaz harflerle tevhit ibaresinin yazılı olduğunu, hayali otorite için rekabete girmeden ve aralarındaki çatışmayı tırmandırmadan önce küresel bir İslami Hilafetin kurulması için çağrıda bulunduklarını söyledi. Ey hevesli yazar! Sözünü ettiğin bayrak, Hizb-ut Tahrir ve El Kaide örgütünün bayrağı değildir, sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bayrağıdır. O, Ukab bayrağıdır ve siyahtır, üzerinde beyaz hat ile “Allah’tan başka ilah yoktur ve Muhammed Allah’ın Rasulü’dür” yazılıdır. Biliyorsun ki Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem Hayber’de ordunun komutanı idi. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

لَأُعْطِيَنَّ الرَّايَةَ غَداً رَجُلاً يُحِبُّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ، وَيُحِبُّهُ اللَّهُ وَرَسُولُهُYarın sancağı Allah’ı ve Rasûl’ünü seven, Allah’ın ve Rasûl’ünün de kendisini sevdiği bir kişiye vereceğim.Sancağı Ali’ye vermiştir.

Hilafet çağrısına gelince, dünya siyasetinin, dinin muhafazasının ve âlemlere hidayet ve nur Risalet’i olarak taşınmasının ancak Hilafetle olacağını vurgulayan Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in hadislerine inanan her Müslüman için bir onurdur. Hilafet Allah’ın vaadidir.

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْناًAllah, içinizden, iman edip de Salih ameller işleyenlere, kendilerinden öncekileri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur.[Nur 55] Sevgili Peygamberimiz SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesidir:

ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ“Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.”

Hilafet, hayali bir otorite değildir, realitedir, geçmişte on üç asrı aşkın bir süre Doğu ve Batının korktuğu bir güç olmuştur. Yine eskisi gibi geri dönecektir, işte kâfirler ve yandaşlarını korkutan şey budur. O yüzden Hilafetin kurulmasını engellemek veya geciktirmek için canhıraş çalışmaktadırlar. Aşağıda Batı’nın Hilafetin dönüşü beklentisine ve bu konudaki kaygısına ilişkin bazı raporlar, makaleler ve analizler yer almaktadır:

- Rusya Devlet Başkanı Putin, Aralık 2002’de şöyle dedi: Devletlerarası terör, Rusyanın bir parçasını koparmayı ve İslâmî Hilâfeti kurmayı hedefleyen bir savaşı Rusyaya karşı ilan etmiştir.Putin, Rus vatandaşlarından gelen milyonlarca telefon sorusundan seçilen elli tanesini cevaplandırdığı televizyon programında söylüyordu bunları.

- 6 Kasım 2004 tarihinde Henry Kissinger Hindistan’da, Hindistan Times’ın ikinci konferansına liderlik ettiği konuşmasında şöyle dedi: Tehditler terörizmden gelmemektedir. Biz buna 11 Eylülde de şahit olduk. Ancak tehditler, ılımlı İslâmı zayıflatmak için çalışan ve İslâmî Hilâfet meselesinde bunlarla tenakuz halinde bulunan aşırı köktenci İslâmcılardan gelmektedir.

- Yine Kissinger Newyork Times dergisinin 2004 Kasım ayına ait sekizinci sayısında şöyle demiştir: Başlıca düşman, bir anda ılımlı İslâmî toplumları ve Hilafetin önünde bir engel olarak gördüğü bütün toplumları devirmek isteyen İslâm için çalışan köktendinci dilimdir.

- El-Hayat gazetesi 15 Ocak 2005 tarihli sayısında Washington kaynaklı Reuters’in bir raporunu yayınladı. Bu rapor dünyanın beş kıtasından bin uzmanın görüşlerine dayanılarak 2020 yılına kadar olan beklentileri içermektedir. Raporda dikkat çekilen, uyarı sinyali verilen üçüncü senaryo rapordaki ifadeyle “yeni Hilafettir.”

- İngiltere’nin eski Başbakanı Tony Blair 16 Temmuz 2005 tarihinde İşçi Partisi’nin yıllık kongresi önünde yaptığı konuşmada şöyle dedi: Biz, İsraildevletini izale etmek, batıyı İslâm dünyasından çıkarmak ve bütün İslâm ümmeti için Hilafetin kurulması yoluyla İslâm dünyasında şeriatın hâkim olacağı tek İslâm devletini kurmaya çalışan bir hareketle karşı karşıyayız.Ve yine 2005 Eylülü’nde şu açıklamayı yaptı: Şu anda Iraktan çıkmamız, Ortadoğuda Hilafetin ortaya çıkmasına yol açacaktır.

- Eski Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy 24 Ağustos 2007’de şöyle söyledi: Boş dille konuşmaya gerek yok. Çünkü bu yüzleşme, -onun iddiasına göre- açılımın, modernitenin ve çeşitliliğin her şeklini reddederek Endonezyadan Nijeryaya uzanan bir Hilafeti kurmayı hayal eden ‘radikallerin’ istediği bir yüzleşmedir.Ayrıca o zaman şöyle demiştir: İslam ile Batı arasında bir yüzleşme olması olasılığı hafife alınmamalıdır.

- 20 Haziran 2005 tarihinde Bush, Ortadoğu’daki Amerika ve batı nüfuzunu sona erdirmeyi hedefleyen bir stratejiye Müslümanların sahip olduğuna işaret eden konuşmasında şunları söylemektedir: Tek bir devlet üzerinde egemen olduklarında Müslüman toplulukları birleştirecekler ve bölgedeki tüm yönetimleri yok etme ve İspanyadan Endonezyaya kadar İslâmî köktendinci imparatorluk kurma imkânına sahip olacaklardır.

- İngiliz İçişleri bakanı Charles Clarke, 06 Ekim 2005 tarihinde Heritage Enstitü’de yaptığı konuşmada şöyle dedi: “Hilâfet Devletinin geri dönmesini pazarlık konusu yapmak mümkün olmadığı gibi İslâm Şeriatının tatbiki çerçevesinde tartışmalara da yer yoktur.

- George Bush 08 Ekim 2005 tarihinde Amerikan halkına yaptığı konuşmada şunları söyledi: Silahlı direnişçiler, bir ülkeyi işgal etmeleri suretiyle İslâm ümmetine liderlik edebileceklerine, bölgedeki ılımlı hükümetlerin tümünü ortadan kaldırıp İspanyadan Endonezyaya kadar uzanan bir coğrafyada aşırı İslâm imparatorluğunu kurmalarının mümkün olduğuna inanmaktadırlar.Ne yazık ki, kokuşmuş Batı kültürüyle yoğrulmuş Müslümanların bazı çocukları bu konuda kâfirler ile el ele vermişlerdir.

Beşincisi: Yazarın makalesinde şöyle geçmiştir: “Hizb-ut Tahrir el-İslami ve küresel Hilafetkonusundaki destekçisi dış güçlerin öne sürdükleri, aslında ulusal devletin yıkılmasını, ulusal orduların yok edilmesini ve dolayısıyla kaosu ve tek kelimeyle Devletsizliği amaçlamaktadır.Evet, biz, sömürgeci kâfirin bölgedeki hâkimiyetini ve nüfuzunu korumak, sistemlerini Müslümanlara uygulamak ve ümmetin zenginliklerini kâfirlere yem etmek için kurduğu fonksiyonel ulusal devletçikleri yıkmaya çalışıyoruz. Evet, biz o devletçikleri yazarın iddia ettiği gibi kaos yaratmak için değil, sömürgeci kafirin yarattığı, ümmet hakkında ahit ve zimmet gözetmeyen bekçilerin bekçiliğini yaptığı kaosu durdurmak ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti kurmak için yıkmak istiyoruz.

Ordulara gelince, subayları ve askerleri Müslüman çocuklarıdır. Hilafeti kurmak ve Müslüman ülkeleri birleştirmek için Hizb-ut Tahrir onlardan nusret istemektedir. Buna göre Müslüman orduları, İslam’ın özünü korumak, İslam’ı sapık dünyaya hidayet ve nur Risâlet’i olarak taşımak için birleşeceklerdir. Öyleyse ordunun gücünü biz mi yok ediyoruz? Biz sadece sadakatlerini İslam’a yönlendireceğiz. Bu göz açıp kapamaktan bile kolaydır. Sömürgeci kâfiri ve uşaklarını korkutan şey işte budur. Yazar, ümmetin samimi evlatları ve dinamik gücü dışında Hilafeti kurmamızda bize destek olacak hiçbir dış gücün olmadığını adı gibi biliyor. Rejimlerini devirmek ve tahtlarını yıkmak için çalıştığımız kimseler nasıl bize destek olsun? Tabii bununla Müslüman ülkelerdeki zararlı devletçiklerden herhangi birini kastediyorsan? Yok, eğer Batı dünyasını kastediyorsan, o zaman bu mantıksız bir söz olur ve kimse buna inanmaz. Çünkü dünyanın liderliğini almak istediğimiz kimseler, nasıl bize destek olabilirler?

Sonuç olarak yazara diyoruz ki, Allah’tan kork ve aklını başını topla ve bil ki Hilafet projesi, ümmetin projesidir, sen de bu ümmetin bir evladısın. Sömürgeci kâfir Batı projelerine değil, aslında bu projeye yardımcı olmak için kalem oynatmalısın! Sen ve senin gibi ümmetin Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet projesinden şüphe duyan herkese diyoruz ki, Amerika, Avrupa, Rusya ve diğer tüm kâfir ülkeler hoşlanmasa da Hilafet mutlaka kurulacaktır.

وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ * بِنَصْرِ اللَّهِ يَنْصُرُ مَنْ يَشَاءُ وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ “O gün Allahın zafer vermesiyle müminler sevinecektir. Allah, dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.” [Rum 4-6]

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ“Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah ve Rasûl’üne icabet edin.” [Enfal 24]

İbrâhîm Usmân [Ebu Halîl]
حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilayeti Resmi Sözcüsü

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Sudan Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
21 October Street, Imarat al-Vaqf, Ground Floor, East Khartum / Sudan
Telefon: +(249) 0912 24 01 43 – 0912 37 77 07
http://www.hizb-sudan.org/
E-Mail: spokman_sd@dbzmail.com

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER