Perşembe akşamı Sana’daki Yemen Petrol Şirketi, Yemen’in kuzeyi ve batısındaki Husilerin kontrolündeki bölgelerde benzin fiyatlarına yüzde 42,9 oranında zam yaptı. Reuters’e konuşan devlet petrol şirketinden bir yetkili, Cuma günü yürürlüğe giren karar uyarınca, özel sektöre ait benzin istasyonlarında 20 litrelik bir galon benzinin fiyatının 4.200 riyal (7 dolar) artışla 11.200 riyalden (12 dolar) 16.000 riyale (yaklaşık 26,5 dolar) yükseldiğini söyledi. Sana ve ülkenin kuzey ve batısındaki valilikler, iki ayı aşkın süredir boğucu bir akaryakıt krizine tanıklık ediyor. Krizle beraber karaborsada akaryakıt fiyatları rekor seviyede arttı. Karaborsada 20 litrelik bir galon benzinin fiyatı 45 bin riyale (75 dolar) dayandı. Buna göre dünyanın en pahalı benzini Yemen’de. Geçen ayın sonlarında Aden’deki devlet petrol şirketi, küresel akaryakıt fiyatlarındaki keskin artışa paralel olarak 20 litrelik bir galon benzinin fiyatını 600 riyal (yaklaşık 50 sent) artışla 19.800 riyalden (yaklaşık 16,5 dolar) 20.400 riyale (yaklaşık 17 dolar) yükseltmişti. Ukrayna krizinin etkisiyle ve yerel para birimindeki düşüş nedeniyle yüzde 2,2’lik bir artışla bir ton benzinin fiyatı 920,6 dolara ulaştı.

Benzin istasyonlarda akaryakıt fiyatlarına yapılan zamlar, yaşamsal krizler ışığında insanların sıkıntılarını daha da katmerleştiriyor. Yemen’de ekonomik ve yaşam koşulları giderek kötüleşiyor, para birimi sürekli değer kaybediyor, kâfirlere hizmet etmek için uzun zamandır süren saçma bir savaş nedeniyle hizmetler yeterince sunulamıyor. Suud, Al Nahyan ve İran yöneticilerinin liderliğinde yerel ve bölgesel ajanlar uzun süredir savaş yürütüyor. Benzin fiyatlarındaki artış, temel gıda ve lüks maddelerinin fiyatlarında da artışa yol açtı. Rusya-Ukrayna savaşının patlak vermesinden bu yana fiyatlar zaten yaklaşık yüzde 30 arttı. Mayıs 2015’te Husiler, petrol ürünlerinin fiyatlarını serbest bıraktılar, petrol fiyatlarını uluslararası borsaya endekslediler.

Kuyulardan çıkarılan petrol, kamu malıdır. Çünkü tükenmez su hükmündedir. Sular, zengin ve fakir tüm Müslümanların malıdır. Körfez’de, Afrika’da ya da Asya’da yaşayanlar arasında hiçbir fark yoktur. Diğer ülkeler lükse milyonlar harcarken, Müslüman bir ülkenin fakirlik çekmesi caiz değil. Ali’den, Muhacirli birinden, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in ashabından rivayet edildiğine göre,

غَزَوْتُ مَعَ النَّبِيِّ ﷺ ثَلَاثاً أَسْمَعُهُ يَقُولُ: «الْمُسْلِمُونَ شُرَكَاءُ فِي ثَلَاثٍ فِي الْكَلَإِ وَالْمَاءِ وَالنَّارِ“Ben Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte üç savaşa katıldım. Rasûlullah’ı bu savaşlarda şöyle derken işitirdim: “Müslümanlar üç şeyde ortaktırlar: Mera, su ve ateş”Ayrıca, Allah’ın hükmüne göre petrol kamu malıdır. Sadece hüküm vermek yetmez aynı zamanda bu hüküm uygulanmalıdır da. Bu hükmü pratikte insanların hayatında ancak Hilafet var edebilir ve uygulama sahasına koyabilir. İslam ülkelerindeki tüm Müslümanlara ait Hilafet Devleti, bu mülkiyetin rafinerisini, üretimini, satışını ve gelirinin dağılımını kontrol edecektir. Farzın tamamlandığı şey de farzdır kaidesi gereği, Hilafeti kurmak için çalışmak farzdır. Çünkü Hilafet, bu hükmün uygulanmasının dayanağıdır. Batı ve bir avuç yönetici, petrolden faydalanmak için İslam ümmetini uluslara böldüler. Ümmetin şuan ki parçalanmışlığı kâfir Batının ürünüdür. Müslümanları haklarından mahrum eden Batı, bundan başkasını kabul etmeyecek, dolayısıyla durumu sadece Hilafet Devleti düzeltecektir. Çünkü İslam, bireyin, devletin ve toplumun ihtiyacı arasında denge kuran bir ekonomik sisteme sahiptir. İslam’ın ekonomik sistemi, her bireyin ihtiyaçlarını karşılar, devletin görevlerini yerine getirmesine olanak sağlar. Toplumun güvenliğini, istikrarını ve her alanda ilerlemesini teminat altına alır.

Tebaasına yumuşak davranmayan ve onlara dayanamayacakları bir yük yükleyen bu yöneticiler, tebaanın cinsinden değildir. İşlerini siyaset etmeye layık değiller. Şeriata göre yönetici güçlü ve takvalı olmalı, tebaaya nazik ve iyi davranmalıdır. Aişe’den rivayet edildiğine göre

سمعت رسول الله ﷺ يقول في بيتي هذا: اللَّهُمَّ مَنْ وَلِيَ مِنْ أَمْرِ أُمَّتِي شَيْئاً فَشَقَّ عَلَيْهِمْ فَاشْقُقْ عَلَيْهِ، وَمَنْ وَلِيَ مِنْ أَمْرِ أُمَّتِي شَيْئاً فَرَفَقَ بِهِمْ فَارْفُقْ بِهِ “Ben, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem bu evimde şöyle buyururken işittim: “Allahım! Kim ümmetimin işinden bir şey üstlenir, sonra da onlara sıkıntı verirse, sen de ona sıkıntı ver. Kim de ümmetimin işinden bir şey üstlenir, sonra da onlara nazik ve iyi davranırsa, sen de ona iyi davran.”İbn Ömer’den de rivayet edildiğine göre

سمعت رسول الله ﷺ يقول: كُلُّكُمْ رَاعٍ وَكُلُّكُمْ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ؛ الْإِمَامُ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ “Ben, Rasûlullah şöyle buyururken işittim: “Hepiniz çobansınız, hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz. İmam da bir çobandır ve güttüklerinden sorumludur.”

Allah’tan, ilimleri amelleriyle kemale ermesi için Müslüman âlimleri Hilafeti kurma çalışmasına yönlendirmesini niyaz ediyoruz. Yöneticilerin istekleri doğrultusunda nasları eğip bükmekten ziyade onları devirmek kendilerine fayda verecektir.