Pazar, 20 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü


حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu

No: RD–BA–2018–MB–TR–13 H. 28 Raceb 1439
M. Pazar, 15 Nisan 2018

Ümmet İçin Hilafeti Ölüm Kalım Meselesi Edinmesinin ve Nübüvvet Metodu Üzere Raşidi Hilafetin Kurulmasını Önleyen Zorlukları Aşmasının Zamanı Gelmiştir

Müslümanlar, Nebevi hicretin yıldönümünü kutluyor. İslam dünyasındaki rejimlere bağlı medya organları da anlamsız, manasız ve bilinçsiz dini seminerler ve hutbeler vererek kutlamalara katılıyor. Kutlamalar, gerçek anlamdan yoksundur. Zira hicret, İslam ümmetinin tarihindeki en büyük dönüm noktasıdır. Öyle ki Medine’de kurulan ilk İslam Devleti, 28 Receb 1342 / 3 Mart 1924 yılında yıkılışına kadar dünyayı rahmet, adalet ve izzetle asırlarca yönetti. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 1922 yılında Lozan Konferansı’nda Hilafetin ilgası ve laik devletin kurulması ile ilgili kâfir devletlerin özellikle İngilizlerin şartını yerine getirmek için 3 Mart 1924’teki oturumunda çıkardığı kanunla Hilafeti ilga etti. O zamandan beri 97 yıldır Müslümanlar, Hilafet ve Halifesiz yaşıyorlar. Elliden fazla cılız varlığa bölündüler ve milletlerin kuyruğunda geziyorlar. Ülkeleri uluslararası çatışma ve sömürgeci rekabetin savaş alanı, halkları da bu savaşların yakıtı haline geldi. Katliama maruz kaldılar, boğazlandılar, sürgün edildiler. Oysa milletlerin en güçlüsü, efendisi ve devletlerarası konumda söz sahibiydiler.

Bu nedenle Hizb-ut Tahrir, yas tutmak ve üzülmekten daha ziyade 97 yıldır hayatta olmadığını hatırlatmak adına her yıl Receb ayında Hilafet Devletinin yıkılış yıldönümünü kutlamaktadır. 97 yıldır hayatta olmayan Hilafet, daveti ve rahmeti âleme taşıyan bir devletti. İslam ümmeti, Nebevi hicret ve Medine’deki kuruluşundan bu yana o tarihe kadar hiçbir zaman Hilafetsiz kalmadı. Hizb-ut Tahrir, Nübüvvet metodu üzere ikinci Raşidi Hilafet Devletinin kurulması için siyasi mücadele ve entelektüel çatışmanın derin bir samimiyeti ve dava adamının muazzam bir fedakârlığını gerektirdiğinin farkındadır...

Gerçekten de ümmet için Hilafetin yıkılış yıldönümünü ölüm kalım meselesi edinmesinin zamanı gelmiştir. Hilafetin kurulması, hayat memat meselesidir. Ümmetimiz, uluslararası çatışmalar nedeniyle milyonlarca kayıp verdi. Bu kaybın nedeni, ülkemizi işgal etmek, kontrol altına almak ve ümmetin kalkınma projesine ulaşmasını önlemek isteyen uluslararası çatışmalardır. Ümmetin yöneticileri, daha önce gizli ve aldatma yoluyla cesaret ettikleri ihanete ve kötü muameleye artık alenen cesaret eder oldular. Utanmadan ve küstahça Müslümanların yerine sömürgeci kâfirleri dost edindiler. Çünkü artan zulüm ve zorbalık karşısında ümmetin sessiz kalacağından emindiler. Ümmetin zorbalara karşı kalkışmasını umutsuzluğa dönüştürdüler. Kısa bir aradan sonra hem de daha keskin bir şekilde yeniden azı dişlerini gösterdiler. Öncekinden çok daha feci zulümler yapmaya başladılar. Uşak rejimlerden ziyade Nübüvvet metodu üzere gerçek İslam Devletinin kurulma tehlikesinden korkan Amerikalı, Avrupalı, Rus efendileri ve ümmetin tüm düşmanları, doğrudan Müslüman ülkeleri işgal edip katliam işlediler, halklarını sürgün ettiler. Çünkü bunlar, Hilafetin kurulmasının yenilgilerinin ve sonsuza dek bölgeden kovulmalarının başlangıcı olacağını biliyor.

Hilafet Devleti, İslami hükümlerin uygulayıcısı bir varlıktır. Hilafet Devletinde egemenlik, halka veya yöneticiye değil Şeriata aittir. Herkes, Şeriat karşısında sorumludur. Yönetici de sorumludur, muhasebe edilir. Bugünün yöneticilerinde olduğu için kesinlikle dokunulmazlıkları yoktur. Muhasebe, yönetim organındaki muavinleri, valileri ve idarecileri kapsar...

Hilafet Devleti, tebaasının işlerini güden gerçek bir devlettir. Hilafet, gütme işini pratik olarak gerçekleştiren Raşidi Halifeler gibi, insanların durumlarını takip etmek için gecesini gündüzüne katar. Durumlarını yakından izler, ama onlara karşı casusluk yapmaz. Aralarında ayrım yapmadan tüm tebaanın yiyecek, giyecek, konut, eğitim, sağlık ve güvenlik gibi temel ihtiyaçlarını karşılar. Ve elinden geldiğince de lüks ihtiyaçlarını karşılamaya çalışır. Doğal olarak Hilafetin varlığı, rüşvet, hırsızlık, casusluk, yalan ve dolandırıcılık gibi yolsuzluk nedenleri ve bahanelerinin hemen önüne geçecektir...

Hilafet Devletinde çıkarların idare politikası, basitlik, hızlılık ve yeterlilik esasına dayalıdır. Yeterlilik temel kriter olunca, aracı, nepotizm ve rüşvet gibi gerekçelere yer kalmaz. Basitlik ve hızlılık, insanlara görevlerini yerine getirme olanağı sunar. Özellikle de temel ihtiyaçlarını güvence altına almak için idari işlemlerini tamamlama konusunda onları meşgul etmez...

Ümmet ile birlikte kurmak için çalıştığımız Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinin kurulması sessiz, kademeli ve yönetim ilkeleri çürük, bozuk ve yozlaşmaya dayalı yönetim sistemlerinde yer alarak olmayacaktır. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyen mevcut yozlaşmış fikir, kural ve sistemlere yağcılık, yama ve yardakçılık yaparak da olmayacaktır...

Aksine Hilafetin kuruluşu, açık olacak, deprem yaratacak, ses getirecek, devrimci ve kapsamlı olacaktır. Yeryüzünün sütunları sarsılacak ve tıpkı Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem döneminde Medine’de kurulan ilk İslam Devletinde olduğu gibi tüm devletler ve milletler Hilafetin kuruluşunun artçı şoklarını hissedecektir. Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devleti eşsiz bir yönetim sistemidir. Adalet, güç ve insanlık bakımından milletler bir benzerini daha görmemiştir. İslam Devleti, kuruluşundan 15 yıl sonra o dönem yeryüzünde bozgunculuk çıkaran en büyük iki gücü Rum ve Persleri yerle yeksan etti. Dünyanın efendisi oldu ve yüz yıldan az bir zaman içinde dünyanın her köşesine ulaştı. Bin üç yüz yıldan uzun bir süre devletlerarası konumda en etkili devlet oldu. O devletin sınırları Orta Avrupa’dan Afrika’nın derinliklerine kadar, doğudaki okyanustan batıdaki okyanusa kadar uzandı.

Evet, ümmet ile kurmayı hayal ettiğimiz ve kurulması için çalıştığımız devlet işte budur. Bizler Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve sahabenin üzerinde yürüdüğü metodu izlediğimizde, Rabbimizin bize zafer vereceğinden eminiz. Hilafet, uğrunda pahalı ve değerli her şeyi feda etmeyi gerektirir. Çünkü Hilafet olmadan İslam ümmeti için yaşam, izzet ve onurdan bahsetmek olanaksızdır. Başta Amerika, Avrupa ve Rusya olmak üzere İslam ve Müslümanların düşmanı sömürgeci kâfirler ve İslam dünyasındaki uşak yöneticileri, Hilafetin varlığı ile kendi varlıklarının yok olacağını biliyor. Hilafetin kurulması, onların sonu demektir. Hilafetin kurulması demek, Müslüman ülkelerden köklerinin kazınması, ajanlarının, uşaklarının ve yandaşlarının ortadan kaldırılması, sosyal, ekonomik ve entelektüel yozlaşmış değerlerinin izole edilmesi demektir. Ümmeti ve dünya halklarını yağmalamalarına ve sömürmelerine son vermek demektir...

Kâfir Batı, Raşidi Hilafetin kurulmasının ne anlama geldiğini çok iyi biliyor. Onun için 28 Receb 1342 yılında Hilafeti yıkmak için canla başla çalıştı. O günden günümüze kadar da kurulmasını geciktirmek için tüm şer güçleri seferber etti. Kurulmasını önlemek için önüne engeller ve barikatlar koydu. Ya doğrudan askerleri ve uçakları ile ülkemizi işgal edip milyonlarca insanı katletti ya da Müslüman ülkelerdeki iktidar rejimlerini bu hedef için kullandı. Eğer bu tiran ve zorba yöneticilerin yanı sıra yandaş avaneleri, güvenlik güçleri, şerli yazarlar ve saray mollaları olmamış olsaydı, kâfir Batı bu suçların hiçbirisini işleyemezdi...

Batı, bunun farkında olduğunu göre Müslümanlar, Hilafetin azameti ve gücünün haydi haydi farkında olmalıdır. Hilafet vaadi, mutlaka gerçekleşecektir. Nitekim bunun bilincinde olan Hilafet düşmanları, Hilafetin kuruluşunu geciktirmek için çalıştı ve hâlâ da çalışıyor. Çünkü kuruluşunu engelleyemeyeceğini biliyor. Zira Hilafet, Allah’ın bir vaadi ve Peygamberin bir müjdesidir...

Ey Müslümanlar!

Hilafetin yıkılışının yıldönümünü anmak, çalışma ve gayretlerinizi bilemek içindir. Hilafet, farzların tacıdır, hadlerin ve iptal edilen hükümlerin uygulanmasının metodudur. Hilafet, ümmet için zafer, izzet ve egemenliği gerçekleştirmenin, haysiyetimizi yeniden kazanmanın, ülkemizi ve kutsallarımızı kurtarmanın yoludur. Hilafet, servetinizi ve hayatınızı korur. Onun için çalışmak herhangi bir farz için çalışmak gibi değildir. Çünkü Hilafetin kurulması, ölüm kalım meselesidir... İşte Hilafete ilişkin tavrınız böyle olmalıdır. Hilafeti kurmak, kurulmasına destek olmak, yeniden Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafetin kurulması önünde duran engelleri ortadan kaldırmak için sizi bizimle birlikte çalışmaya davet ediyoruz.

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Ürdün Vilâyeti
Medya Bürosu
Adres Bilgileri ve Web Sitesi
Telefon: 
http://www.hizb-jordan.org/
E-Mail: info@hizb-jordan.org

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER