Sömürgeci kâfir, İslam ülkelerinde İslam’ın hüküm ve inançlarını hayat sistemlerinden dışlayan ajan rejimler ve laik düzenler kurduktan sonra yetenek ve kararları üzerinde söz sahibi olduğu Müslüman ülkelerinden ayrıldı. Bu kâfir düzenlerden biri de sözde demokratik sistemdir. Demokraside egemenlik Allah yerine halka aittir.

إنِ الْحُكْمُ إِلَّا لِلَّهِ “Hüküm ancak Allah’a aittir.” ^{[Yusuf 40]} Görünüşte halk, temsili parlamentolar aracılığıyla egemenliğini yürütür. Metamorfoz çarpık seçim sistemleri, gayrimeşru rejimin cinsinden temsilciler üretir. Sömürgeci kâfir, hizmet etmesi, çirkin işlerini süslemesi, yapılan küçük düşürücü ve hain anlaşmaları, geçersiz anayasa değişikliklerini onaylaması için insanlara gayrimeşru sistem dayattı. Aslında anayasa değişiklikleri bile ülkemizde olduğu gibi rejimin iktidarda kalmasıyla orantılıdır.

Dün mecliste sözde partiler ve seçim anayasası değişikliklerinin görüşüldüğü oturumda, sözde milletvekilleri arasında tartışma ve kavga çıktı. Sözlü sataşmalar ve hakaretler havada uçuştu. Bu, kesinkes insan yapımı yasaların akametini, bozukluğunu, aykırılığını, ayrıca ister meclis başkanı isterse komisyon başkanlarının seçimleri gibi konularda olsun rejimin hükümetin istediği projeleri hayata geçirmek için kırk takla attığını ve bin bir türlü manevralar yaptığını göstermektedir.

Ey İnsanlar! Ey Ürdün halkı! Ülkede olup bitenlerin, işlerinizin güdümüyle hiçbir ilgisi yoktur. Allah’a hamd olsun hepiniz, rejimin, hükümetin, meclisin ve milletvekillerinin Yahudi devletinin ve arkasındaki sömürgeci kâfir Amerika ve İngiltere’nin çıkarlarını gerçekleştirmek için yaptıkları düzenbazlıklarının farkındasınız. Ürdün’ün dış politikası, ABD’nin Filistin sorununun tasfiyesiyle ilgili çözümü etrafında dönüyor. İki gün önce Ürdün, Mısır ve Filistin dışişleri bakanları ve istihbarat başkanlarının üçlü toplantısı bu bağlamda değerlendirilmelidir.

İç politikaya ve sözde radikal anayasal değişikliklerle ilgili siyasi çalışmalara gelince, rejimin koltuğunu koruma kaygısıdır, sömürgeci talimatlara ve sömürge karşıtı eylemlere uymasıdır. İşlerinizin güdülmesine gelince, yoksulluk, borçluluk, işsizlik kol gezmektedir. Toplumsal cinsiyet, kadın hakları, İbrahimi ve laik düzen gibi değerlerinize aykırı kavramlar her gün medya platformlarında arzı endam etmektedir.

Ey Müslümanlar! Değişim arzusundaki milletvekilleri, politikacılar ve bilim adamları da dâhil olmak üzere çoğunuz farkındasınız ki, mevcut duruma seyirci kalmak ya da hastalığı teşhis edip çaresini bilmemek veya rejimin siyasi reform oyunlarına katılarak değişimin gerçekleşeceğine inanmak ya da pozitif anayasadaki değişiklikler faydasız. Farkındalık yaratan, ümmete onurunu ve haysiyetini iade eden, düzgün bir yaşam sağlayan, Yahudi varlığını ortadan kaldıran ve sömürgeci kâfir Batıyı dışlayan gerçek değişim, içeride ve dışarıda İslam’ı uygulamak için ciddi ve samimi çalışma yapmakla, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın vaadi ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in müjdesi olan Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletini kurmak için çalışanların yanında yer almakla mümkündür.

وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْناً “Allah, içinizden, iman edip de Salih ameller işleyenlere, kendilerinden öncekileri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaatte bulunmuştur.”^{[Nur 55]}