Pazar, 20 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Demokratik Küfür Sisteminin Seçimlerine Katılmak, Şer'an Haramdır ve Sömürgeci Kâfirlerin Şerir Planlarına Ortak Olmaktır

12 Haziran 2011 Pazar günü, Türkiye'de milletvekillerini belirlemek üzere genel seçimler düzenleniyor. Hayatın her alanında Allah'ın razı olduğu şekilde yani İslâmî hükme uygun hareket etmek her Müslüman için kaçınılmaz bir vazife olduğundan, Allah'tan hakkıyla korkan, Ahiret Günü'nün hesabından çekinen takvalı Müslümanların bu meseleye karşı takınması gereken tutumun açıklanması elzemdir.

Meselenin şer'î hükmüne değinmeden evvel, siyasi ve sosyal yönlerine bakmak gerekirse özetle aşağıdaki hususlar görülür:

1.    Seçimler, demokratik sistemin işleyişi ve vakıası gereği kaçınılmaz bir şekilde ortaya çıkan krizlerinin ârızî çözüm üsluplarından biridir. Demokratik sistemlerde çözüm, sorunun giderilmesi değil, tarafların uzlaştırılmasıdır ve seçimler işte bu çözümsüzlüğün aracıdır.

2.    İddia edilenin aksine demokrasi seçimlerden ibaret değildir. Kokuşmuş bu küfür sistemini, Müslüman ümmete süslü göstermek için kasıtlı ve devamlı olarak "demokrasi seçimdir", "oy kullanarak demokratik hakkımızı kullanıyoruz", "oyunuzu kullanın, yönetime ortak olun" propagandası yapılmaktadır ki bu apaçık bir saptırmaca, katıksız bir yalandır.

3.    Partilerin seçim yarışı; çılgın vaatlere, desteksiz projelere, duyguları okşayan demagojilere, halka şirin gözükmeye dönük toplum mühendisliğine, image-maker mahsulü göz boyayıcı taktiklere, birbirlerini aşağılayan seviyesiz atışmalara ve hatta provokatif şiddet olaylarına dayalıdır.

4.    12 Haziran seçimlerinin kritik önemi, sonrasındaki yeni sivil anayasa çalışması ve mevcut sisteme dönük birtakım reform adımlarından dolayıdır. 12 Eylül 1980 askeri anayasası artık miadını doldurmuştur. Rejimin sahipleri ve onların küresel efendileri, Soğuk Savaş sonrası konjonktüre paralel yeni bir anayasayı kaçınılmaz görmektedir ve önde gelen partilerin hepsi de bunun farkındadır. O nedenle hepsi de seçimden ve sonrasındaki anayasa ve reform sürecinden pay kapma ve masa başında yerini alma telaşındadır. Yine o nedenle Amerikan ve İngiliz gazeteleri, Türkiye'deki seçimlere geniş yer vermekte, hatta bazı partilerin desteklenmesi ve denge sağlayacak bir ayar niteliğinde bazı partilere oy verilmesi yönünde yayın yaparak, ülkenin iç işlerine fiilen müdahale edebilmektedir.

Sonuçta 13 Haziran sabahı yeni bir Türkiye doğmayacaktır. Arap ülkelerinde, bilhassa Suriye'de süregelen halk hareketlerinin, küresel ekonomik krizin, yeni anayasa tartışmalarında ve Kürt meselesinin çözümünde çıkacak gerilimlerin ve yeni bir Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmasının gölgesinde yeni bir dönem başlayacaktır.

Ey Müslümanlar!

İnsanların işlerini yürütecek ve sorunlarını çözecek en mükemmel hükümler ve çözümler, insanın, hayatın ve kâinatın yaratıcısı olan Allah Subhânehu'nun dîni olan İslâm'dadır. Mevcut sistemlerin hiçbiri İslâmî yönetim olmadığı gibi mevcut yöneticilerin ve liderlerin hiçbiri de İslâmî Şeriat'ı esas almamaktadır. Tam aksine Allah'ın dîninden yüz çevirdikleri için  hakkı, adaleti ve doğruluğu değil de taraflar arasındaki güç dengesini sağlamaya dönük uzlaşmacı ara çözümlere sarılan kapitalist Batılı kâfirlerin sistemi olan demokratik sisteme ve onun uzlaşmacı çözümlerine tutunmaktadırlar.

Halbuki bizler Müslümanız ve âlemlerin Rabbinden gelmiş İslâm'ın sahih, ideolojik, köklü ve merhametli hükümlerine ve çözümlerine sahibiz. İslâm'ın sahih çözüm göstermediği hiçbir alan, hiçbir mesele, hiçbir iş olmadığına göre, İslâm sapasağlam ve eksiksiz bir ideoloji olduğuna göre, nasıl olur da yegâne hak olan İslâm'ı bir kenara bırakıp bâtıl-Batılı demokratik küfür sistemine rıza gösteririz, bu tâğûtî küfür sistemini kabul ederiz, bu cahiliyye rejiminin seçimlerine katılırız, düzenbaz partilerine destek veririz, çürük anayasasını kabul ederiz, süslü sözlerine aldanırız? Kaldı ki Allah Subhânehu ve Te'alâ bizleri şiddetle uyarmaktadır: أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنَ اللَّهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ  "Yoksa onlar câhiliyye hükmünü (yönetimini) mi arıyorlar? Halbuki akleden bir toplum için hükmü (yönetimi) Allah'tan daha güzel olan kim vardır?" [el-Mâ'ide 50]

Ey Faziletli Kardeşler ve Bacılar!

Hizb-ut Tahrir / Türkiye Vilâyeti olarak sizlere sesleniyoruz!

Amerikan-İngiliz destekli bu partilerin hiçbirine oy vermeyin! Seçim sandıklarına gitmeyin! Mitinglerine katılmayın! Faaliyetlerine yardımcı olmayın! Süslü sözlerine inanmayın! Yalan vaatlerine kanmayın! Yönetimlerine, liderliklerine ve sahte anayasalarına sempatiyle bakmayın! Onlardan rahatlık, ferahlık, çözüm ve hayır ummayın! Daha güzel bir geleceğe, daha müreffeh bir ülkeye, daha bilinçli nesillerin yetişmesine ortak olayım derken, sömürgeci kâfir Amerika'nın ve İngiltere'nin çıkarlarına hizmet edecek daha karanlık bir geleceğe, küfür sisteminin bekasına, daha da yozlaşmış, inançlarından, değerlerinden, gerçek hayat gayelerinden daha da uzaklaşmış nesillerin yetişmesine ortak olmayın! Hayırlı bir iş yapayım derken şerli bir iş yapmış, Allah'ı hoşnut edeyim derken gazabına uğramış olmayın! Hele hele Rabbimiz Subhânehu'nun şu âyetinin muhatabı hiç olmayın: وَزَيَّنَ لَهُمُ الشَّيْطَانُ أَعْمَالَهُمْ فَصَدَّهُمْ عَنِ السَّبِيلِ فَهُمْ لَا يَهْتَدُونَ "Şeytan, kendilerine yaptıklarını süslü göstermiş de onları doğru yoldan alıkoymuş. Bunun için doğru yolu bulamıyorlar." [en-Neml 24]

Bu devlet de, bu rejim de, bu anayasa da, bu kurumlar da, bu partiler de, bu partilerin maşaları olan medya araçları da biz Müslümanların değildir. Müslümanlar olan bizim devletimiz İslâmî devlettir, anayasamız İslâmî anayasadır, partilerimiz İslâmî partilerdir, medyamız hakkı konuşan İslâmî medyadır. Bu devlette ve sistemde biz Müslümanlara ait hiçbir şey yoktur, İslâmî ümmete ait olan her şey yalnızca İslâmî ideolojik sistemin sarsılmaz uygulayıcısı, küfrün ve sömürgeci kâfirlerin korkusuz düşmanı, işgâl altındaki İslâmî toprakların yegâne kurtarıcısı, katledilen, hapsedilen, işkence edilen, kirletilen her masumun yılmaz savunucusu olan Nübüvvet Minhâcı (Peygamberlik Metodu) üzere Râşidî Hilâfet Devleti'nde vardır. Devletimiz işte budur! Kurmamız, korumamız, desteklememiz ve güç vermemiz gereken çağrı işte budur! Allah Subhânehu'nun razı olacağı, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in gurur duyacağı, tüm Müslümanların etrafında kenetleneceği, Müslüman olsun, gayri-Müslim olsun her mazlumun imdada çağıracağı siyasi liderlik işte budur!

أَلَمْ تَرَ أَنَّهُمْ فِي كُلِّ وَادٍ يَهِيمُونَ، وَأَنَّهُمْ يَقُولُونَ مَا لاَ يَفْعَلُونَ، إِلاَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَذَكَرُوا اللَّهَ كَثِيراً وَانتَصَرُوا مِن بَعْدِ مَا ظُلِمُوا وَسَيَعْلَمُ الَّذِينَ ظَلَمُوا أَيَّ مُنقَلَبٍ يَنقَلِبُونَ "Görmüyor musun, onlar her vâdide şaşkın şaşkın dolaşırlar ve yapamayacakları şeyleri söylerler. Ancak îman edip sâlih amel işleyenler, Allah'ı çokça zikredip zulme uğratıldıktan sonra zafere ulaşmaya çalışanlar başkadır! Zaten zulmedenler, nasıl bir yıkılış ile yıkıldıklarını çok yakında bileceklerdir." [eş-Şu'arâ 224-227]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Türkiye Vilâyeti


H. 6 Raceb 1432
M.  Çarşamba, 08 Haziran 2011

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER