Pazar, 20 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/22
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü

بسم الله الرحمن الرحيم

Dersim İçin Özür Dileyen Başbakan, Acaba Şeyh Said, Atıf Hoca ve Katledilen Diğer Müslümanlar, Cezalandırılan Diğer Şehirler İçin de Özür Dileyecek Mi?

22 Kasım Çarşamba günü Partisinin Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında konuşan ve 1930'lı yılların sonunda Dersim'de meydana gelen katliamlardan bahseden Başbakan Erdoğan, yanında getirdiği belgeleri okuyarak yıllardır varlığı bilinen, ancak bir türlü kabul edilemeyen Dersim katliamını belgelemiş ve Laik-Kemalist Cumhuriyetçilerin kendileri için tehlike gördükleri Dersimliler'i katlettiklerini kabul etmiştir. Erdoğan'ın okuduğu ve Başbakanlık arşivlerinde bulunan belgelere göre; havadan ve karadan yapılan bombalamanın ardından dağlara kaçarak hayatta kalanlar tek tek yakalanarak katledilmişlerdir. Hunharca yapılan bu katliamların neticesinde Murat Nehri kıpkırmızı akmış ve resmî rakamlara göre; toplamda 13.806 kişi hayatını kaybetmiştir. Daha sonra Sason'da yapılan operasyonlarda ise 384 kişi katledilmiştir.

Dönemin tüm yetkililerinin izni dâhilinde yapılan bu katliamları kabullenen Başbakan Erdoğan, daha önce hiçbir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının yapamadığı bir şeyi yapmış ve Dersim'de yaşanan olaylardan ötürü, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak yani Devlet adına Dersimlilerden özür dilemiştir. Başbakan Erdoğan'ın yaptığı bu uygulamalar, adeta Cumhuriyet tarihi boyunca oluşturulmuş olan tabuları bir bir yıkmak gibi olduğundan, halk tarafından beğenilmektedir. Ancak her nedense yapılan tüm uygulamalarda bir çifte standart söz konusu olmakta, maalesef bu husus da gözlerden kaçmaktadır.

Başbakan Erdoğan'ın dilediği bu özür, iç siyasette CHP liderini köşeye sıkıştırmak ve aynı zamanda bir Dersimli olan Kılıçdaroğlu'nu çıkmaza sokmak istemesindendir. Çünkü Erdoğan bu meselenin, CHP içerisinde zaten oturmamış olan kadroları iyice ayrıştıracağını bilmekte ve bunun için siyasî bir hamle yapmaktadır. Ancak mademki Erdoğan, Laik-Kemalist Cumhuriyetçilerin yaptığı zulümlerden dolayı özür dilemeyi bir onur saymakta, o zaman şu hususlardan ötürü de özür dilemesi gerekmez mi?

1-   Şeyh Said (Rahmetullahi Aleyh) ve onunla birlikte hareket ettiği için asılarak katledilen Müslümanlar,

2-   Sırf şapka takmadıkları için İskilipli Atîf Hoca gibi inançlarına bağlı kaldıkları ve çağdaşlık adına kendilerine dayatılan Batı hadaratını kabul etmedikleri gerekçesiyle idam edilen ve mahkeme zabıtlarına "sanığın idam edilmesine yargılamanın ise devam etmesine" yazılan Müslüman âlimler,

3-   Şer'an küfür olan Cumhuriyeti ve uygulamaları haram olan Atatürk İlke ve İnkılâplarını, dinlerine aykırı gördükleri için kabul etmeyen ve darağaçlarını mesken tutan "Ulu Canlar",

4-   Tahrir-i Sukûn Kanunlarıyla ve İstiklal Mahkemeleri'nde idama mahkûm edilen Mü'minler,

5-   Dersim gibi "Hükümet-i Cumhuriye İçin Çıban" sayılan bütün bölgelerde öldürülenler insanlar,

6-   1960'lı, 70'li, 80'li, 90'lı yıllar... Kısaca Cumhuriyet tarihinin tüm cürümleri ve katliamları...

Ayrıca bu özürlerin gerçek ve samimi olduğunun anlaşılması için de, Dersimliler'den özür dilediği gibi bu katliamların başkumandanı olan Mustafa Kemal'in resminin altında, O'nun kurmuş olduğu Cumhuriyet'in yılmaz bir bekçisi görünümünde ve başka hiçbir siyasî hesabı olmadan yapmalıdır. Hükmen de olsa, ölü de olsa, diri de olsa tüm bu cürümlerin ve katliamların failleri mahkûm edilmeli, suçlu oldukları tüm dünyaya ilan edilmelidir. İşte o zaman dilenen özür, kuru bir sözden ileri geçip samimiyetle yapılmış bir özür sayılacaktır.

قُل لاَّ تَعْتَذِرُواْ لَن نُّؤْمِنَ لَكُمْ قَدْ نَبَّأَنَا اللّهُ مِنْ أَخْبَارِكُمْ وَسَيَرَى اللّهُ عَمَلَكُمْ وَرَسُولُهُ ثُمَّ تُرَدُّونَ إِلَى عَالِمِ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ

"De ki: Boşuna özür dilemeyin! Size asla inanmayız. Çünkü Allah bize sizin (hallerinizden/hakikatlerinizden) haber vermiştir. Allah ve Rasulü (bundan sonraki) amellerinizi de muhakkak görecektir. Sonra bilinmeyeni ve bilineni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de o size yapmakta olduklarınızı haber verecektir." [et-Tevbe 94]

حزب التحرير
Hizb-ut Tahrir
Türkiye Vilâyeti


H. 29 Zilhicce 1432
M.  Cuma, 25 Kasım 2011

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER