Haber - Yorum

Paradigması Ayrıştırma Olan Devlet Birleştirici Olabilir mi?

Haber:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sel afetinin yaşandığı Kastamonu'nun Bozkurt ilçesinde cuma namazı sonrası açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Türkiye olarak, biz hedeflerimize yaklaştıkça maruz kaldığımız saldırıların çapı da büyüyor. Ülkemizin kutlu yürüyüşünü baskıyla, terörle, tuzakla, kumpasla engelleyemeyenler, son günlerde kin ve nefret siyasetiyle bizi birbirimize düşürmeye çalışıyorlar. Bugüne kadar nice oyunları bozmuş millet olarak inşallah bu kirli senaryoyu da çöpe atacağız, çöpe.’’ dedi. (AA 13.08.2021)

Yorum:

Yaşanan acı ve felaketler üzerinden halka birlik, beraberlik mesajları vermek yöneticilerin başarısızlıklarını gizlemeye çalıştıkları en kestirme yoldur. Huzur, güven, refah, izzetli duruş, kafire korku salan, zalime dünyayı dar eden, İslam’ın hayata kaynak edilmesi gibi Müslümanların kendisiyle sevinç duyup birlikteliğini pekiştirecek anlayıştan, inançtan uzak olan yöneticilerin sevinçten ziyade acılar üzerinden mesajlar vermeleri hiç de şaşırtıcı değil. Halbuki yöneticilerin esas işi tebayı seviçlerle, müjdelerle, fetihlerle bir arada tutmaktadır. Rantçı, sorumsuz ve beceriksiz yöneticilerin uyguladıkları siyaset, yaşanan birtakım olayları afete, felakete dönüştürüp sonra da birlikten bahsedilmesi ne kötü! Marifet yıkılanın yerine yenisini yapmak, yananın yerine daha fazlasını dikmek değildir. Yönetmek, halkın canını, malını birtakım menfaatlere, rantlara kurban etmeden yerleşim yerlerini en doğru yere, zemine en sağlam bir şekilde yapılmasını temin etmektir. Kamuya ait zenginlik ve kaynakları aslına uygun bir şekilde koruyup muhafaza etmektir. Muhtemel olumsuzluklara karşı ise en güçlü şekilde hazırlıklı olmaktır.

Tabii tüm bunların ötesinde ise akıllı yönetici, sahip olduğu mülkünü, dininin hizmetine verir ki tebaa ve yöneticiler bununla güçlü bir bütünlük oluştursun. Akılsız yönetici ise dini mülküne hizmetkar eder ki bu, bela ve musibet kapılarını açarak fitne ve fesada sebep olur. Yaşanan bu afetlerin ilahi bir ikaz olduğunu hatırımızdan çıkarmamak gerekiyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem birlik beraberlikten bahsediyor, hem de ayrıştırmanın, fitne ve fasadın kaynağı olan milliyetçi, ırkçı devletin başında olduğunu görmezden geliyor. Temeli bozuk olan bir düzenin, tebasını acı ve sevince ortak etmesi imkansızdır. Her olayı dış güçlere bağlama kurnazlığı, yönetimdeki beceriksizliği algılarla tersyüz etme arsızlığı, politikacıların adeta amentüsü olmuş.  Dert gerçekten birlik beraberlik olsaydı, ülkede yaşayan muhacirler, menfaat siyasetine yani Avrupa’ya karşı şantaj argümanı olarak kullanılmazdı.  Farklı zamanlarda muhacirlere karşı halkı kışkırtmaya çalışan siyasetçi, sözde prof ünvanlı hukukçu, eğitimci, gazeteci, sanatçı kılıklı zevatlara gerekli işlemler yapılsaydı Ankara Altındağ’da Suriyeli Müslümanlara yapılan ırkçı lincin önüne belki de geçilmiş olurdu. Geliyorum diyen bu saldırılara karşı gerekli önlemleri almayan yöneticilerin, hala birlik beraberliğimizi bozmaya çalışanlar başaramayacaklar, cümlelerini kurmaları düşündürücü. Bu yaşanan toplumsal lincin esas sorumluluğu yöneticilerde iken hangi harici güçlerden bahsediliyor? Kusura bakmayın! Sizler, ileri demokrasi, büyük ekonomi, güçlü Türkiye hamasetleri yerine İslam’ın hakimiyeti, Müslümanların kardeşliğini dert edinseydiniz sözlerinizin tesiri olur güçlü bir birlikteliğe yakini bir şekilde şahitlik ederdiniz. Yine takip ve taklit etmekten yorulmadığınız küffara karşı da çok büyük bir güç olurdunuz. Lakin izzeti onların yönetimi olan demokraside, gelişmeyi hadaratlarında, adaleti onların yasa ve kanunlarında aradığınız sürece bu topraklara hep yabancı kalacaksınız.  Rabbimizden duamız odur ki; başımızdaki beyinsizler yüzünden bizleri helak etmemesi. Bizlere vaad ettiği Hilafet’i bir an önce ikram etmesidir.

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan

Ahmet SAPA