Pazartesi, 21 Cumade’s Sânî 1446 | 2024/12/23
Saat: (Medine Saati İle)
Menu
ana menü
ana menü
Kays Said’in İstisnai Tedbirleri ve Tunus İkileminin Çözümü

بسم الله الرحمن الرحيم

Haber-Yorum

Kays Said’in İstisnai Tedbirleri ve Tunus İkileminin Çözümü

Haber:

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said 22/09/2021 tarihinde, istisnai kararlarla ilgili bir başkanlık emri yayınladı. Bu emre göre değişiklik taslakları hazırlanacak olup bu tedbirlerin içeriği şöyledir: “Meclisin tüm yetkileri askıya alınacak, tüm üyelerinin milletvekillikleri kaldırılmaya devam edilecek, Meclis Başkanı ve üyelerine verilen her türlü izin ve imtiyazlara, yasama organının kullanılmasıyla ilgili tedbirler ile yürütme organının kullanılmasıyla ilgili tedbirlere son verilecek, anayasanın birinci ve ikinci bölümleri ve bu istisnai tedbirlere aykırı olmayan tüm anayasal hükümlerle çalışmaya devam edilecek, kanunların anayasaya uygunluğunu denetleme yetkisinin geçici olarak kaldırılmasına ek olarak Cumhurbaşkanlığı emriyle oluşturulan bir komisyon yardımıyla siyasi reformlarla ilgili değişiklik taslaklarının hazırlanması Cumhurbaşkanının yetkisinde olacaktır.” Ve şunları da açıkladı: “Cumhurbaşkanının Bakanlar Kuruluna başkanlık etme yetkileri artırılacak, kendisine başkanlık etmesi için başbakana yetki verebilecek, Cumhurbaşkanı yasaların uygulanmasını sağlayabilecek ve düzenleyici yetkileri kullanabilecek ve bu yetkinin tamamını veya bir kısmını başbakana devredebilecektir. Cumhurbaşkanı özellikle şu görevleri yerine getirecektir: Silahlı Kuvvetler Yüksek Komutanlığı, Bakanlar Kurulu ile görüşülmesinin ardından savaş ilanı ve barışın imzalanması, bakanlıklar, devlet sekreterleri, kamu kurumları ve idari dairelerin oluşturulması, değiştirilmesi, kaldırılması ve yetki ve görevlerinin kontrol edilmesi, bir veya daha fazla hükümet üyesinin görevden alınması veya istifasına karar verilmesi, yurtdışındaki diplomatlarının devlete akreditasyonu ve yabancı ülke temsilcilerinin akreditasyonunun kabulü, tüm üst düzey görevlere atamalar ve görevden almalar, anlaşmaların onaylanması ve genel affın çıkarılması, Cumhurbaşkanının herhangi bir kararname taslağını referanduma sunabilmesi, referandum tasarının onaylanmasını gerektiriyorsa Cumhurbaşkanının referandum sonuçlarının açıklandığı tarihten itibaren 15 günü geçmeyen bir süre içinde tasarıyı yayınlaması.”

Yorum:

Birçok kişi bu tedbirlerin ve uygulamaların Tunus‘un 2014 anayasasına aykırı olduğunu söylüyorlar. Ancak bu anayasayı incelediğimizde, tartışmanın yörüngesi olan yürütme organı konusunda bir belirsizliğin olduğunu görürüz. Zira 71. madde “yürütme organının Cumhurbaşkanı ve Başbakanın başkanlığındaki bir hükümet tarafından kullanıldığını” söylemektedir. O zaman yürütme organının başında iki başkan bulunmaktadır! Bu da Said’in 25/07/2021 darbesinden önce olduğu gibi bu darbeden sonra da yürütme organının bir kısmı ile yasama organı olan parlamento üzerinde bir çatışmaya yol açacaktır. Böylece tüm otoritelere saldırdığında, bu belirsizlik nedeniyle aldığı tedbirlerin anayasaya uygun olduğunu söyleyecektir. 77. Maddede ise, feshetme hakkı parlamentoya verilmektedir! Dolayısıyla yürütme organının kullanılması ve yetkilere müdahale edilmesindeki belirsizlik, yetkiler kullanılırken bir çelişki ve yetersizlik ortaya çıkacaktır. 

Bu da ne kadar dahi olurlarsa olsunlar insanların aciz olduklarını ve çelişkinin ve eksikliğin ortaya çıkacağını kanıtlamaktadır. Nitekim Tunus anayasasında ortaya çıkmıştır. Zira bu anayasa, aciz olan insanlar tarafından konulmuş olup Tunus halkının dini olan İslam’dan kaynaklanan mefhumların, ölçülerin ve kanaatlerin tamamını temsil eden halkın inanmış olduğu şeri temellere dayanmamaktadır. Bilakis bu anayasa, sömürgeci kafir devletlerin gözetimi altında hazırlanmış, onların bilgisiyle çıkarılmış ve onların lütfuyla yayınlanmıştır. Dolayısıyla bunun, 2014 yılında konulmasının ardından Raşid Gannuşi’nin iftira attığı gibi, Allah’ın Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in Medine-i Münevvere’de koymuş olduğu anayasasından sonraki en iyi anayasa olduğu asla söylenemez! Rasul Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in, insan grupları arasındaki ilişkileri ve onlarla nasıl muamele edileceğini belirleyen bir metin yazdığı bilinmelidir. Nitekim Muhacirleri, Ensarları ve onlara tabi olan müminleri diğer insanlar dışında bir ümmet kılmıştır. Yahudilere ve diğer kâfirlere gelince; onlar, Allah ve Rasulü’nün (emriyle) muhakeme olmuşlar, Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in izni olmadıkça Medine’den çıkamamışlar ve hiçbir yabancı güçle iş birliği yapamamışlardır.  

Tunus anayasasına gelince; Allah’ın Kitabı ve Rasulü’nün sünnetinden tamamen uzaktır. Zira cumhuriyetçi ve demokratik Batı sistemini, halkın egemen ve otoritenin kaynağı olduğunu, yani yasamanın insanlara ait olduğunu onaylamakla birlikte dini temeli olmayan, yani dini devletten ayıran bir devlet anlamına gelen sivil devleti de onaylamaktadır.     

Bir anayasa profesörü olan Kays Said gelip bu anayasanın beşeri ve insandan kaynaklı olduğu gerçeğini bildiği için, istisnai tedbirler adı altında ona muhalefet etmesi kolay olmuştur! Muhalefeti temellere inmemiş olsa da ancak İslam’a dayalı olmayan anayasanın temelini onaylamıştır. Ancak o, ülke siyasetinde etkili olabilmek ve yurtiçi ve yurt dışında Fransız çıkarlarına hizmet edebilmek amacıyla yetkilerini güçlendirmek için hükümet sistemine maruz bırakılmıştır. Nitekim Fransa ile bağlantısı olduğu, Tunus’un sömürgeleştirilmesini savunduğu ve bunu sömürgecilik olarak kabul etmediği açığa çıkmıştır. Ayrıca Tunus’un, fikri, siyasi ve ekonomik olarak hala Batılı ülkelerin ve onların tahakküm ettikleri kurumların sömürgesi olduğu da bilinmelidir.   

Bu nedenle Kays Bin Said’in gözünde anayasanın hiçbir değeri yoktur. Çünkü o, anayasayı kendisi gibi bir insanın koyduğunu ve kendisinin anayasaya muhalefet ettiğini eleştirenlerin gözünde de onun bir değeri olmadığı bilmektedir. Çünkü onlar bunun, manipüle edilebilir insan yapısı bir anayasa olduğunun farkındadırlar. Bu yüzden konumlarını ve çıkarlarını korumak için ona sımsıkı tutunmak istemektedirler. Bu nedenle ne Bin Said hak üzeredir ne de onu eleştirenler hak üzeredir. Dolayısıyla her ikisi de “hevaya uyma noktasında aynıdır!”  فَإِن لَّمْ يَسْتَجِيبُوا لَكَ فَاعْلَمْ أَنَّمَا يَتَّبِعُونَ أَهْوَاءهُمْ وَمَنْ أَضَلُّ مِمَّنِ اتَّبَعَ هَوَاهُ بِغَيْرِ هُدًى مِّنَ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَEğer sana cevap veremezlerse, bil ki onlar, sırf heveslerine uymaktadırlar. Allah’tan bir yol gösterici olmaksızın kendi hevesine uyandan daha sapık kim olabilir! Elbette Allah zalim kavmi doğru yola iletmez.” [Kasas-50]     

Onların yapması gereken, günahlarından ve sapkınlıklarından geri dönmeleri ve Hizb-ut Tahrir’in sunduğu ve esbabı mücibesini açıkladığı Allah’ın Kitabı’ndan ve Rasulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in sünnetinden istinbat edilmiş İslami anayasaya bağlanmalarıdır. Zira o, çok net ve açık olup onun içerisinde belirsizlik, otoritelerin müdahalesi, çelişki ve anlaşmazlık yoktur. Zira otoritelerin sahibi Halife olup Tevfiz Muavinleri de ona bu hususta yardımcı olurlar. Dolayısıyla herkes, ona ve uygulamasına bağlı kalır. Zira o, Allah Subhanehu ve Teala’dan gelen emir ve yasaklardır. فَمَن كَانَ يَرْجُو لِقَاء رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحاً وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَداًArtık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.” [Kehf-110]

Hizb-ut Tahrir Merkezi Medya Ofisi İçin Yazan
Esad Mansur

Yorum Ekle

Gerekli olan (*) işaretli alanlara gerekli bilgileri girdiğinizden emin olun. HTML kod izni yoktur.

yukarı çık

SİTE BÖLÜMLERİ

BAĞLANTILAR

BATI

İSLAMİ BELDELER

İSLAMİ BELDELER